1853 yılında Napoléon III’ün eşi Eugénie adına sipariş edilen, 212 inci ve yaklaşık 2.000 elmasla işlenmiş bu seçkin taç, döneminden bugüne bir şöhret objesiydi. Müstesna zanaat işçiliğiyle ortaya çıkan parça, bir evlilik hediyesi olarak Fransız İmparatorluğu’nun ihtişamını simgeliyordu. Peki, bu tacın yolu nasıl Louvre Müzesi’ne düştü, izini sürelim…
Tacın hikâyesi yalnızca başlangıcından ibaret değildi. 1870’te Napoléon’ın Prusya’ya yenilmesi sonrası Eugénie İngiltere’ye sürgüne gönderildi, taç ise Fransız Devlet Kasası’na geri verildi. 1887’de düzenlenen müzayedede parçalanarak satılan mücevherler arasında yer aldı. Taç, sonraki yıllarda Alman aristokrat ailesi Thurn und Taxis’in mülkiyetine geçti.
Punk Prenses’in gözdesi
Bu nadide parça, uzun bir sessizliğin ardından 1980’de yeniden ortaya çıktı. 11. Thurn und Taxis Prensi Johannes, 20 yaşındaki Alman soylusu Kontes Gloria von Schönburg-Glauchau ile evlendiğinde, Eugénie’nin tacı bir kez daha ışıkların altındaydı. Eşinden 34 yaş küçük olan Gloria, kısa sürede ‘Punk Prenses’ lakabıyla tanındı; abartılı tarzı ve gösterişli yaşamı dönemin sosyetesinde efsane haline geldi. Prensin 60. doğum günü partisinde Marie Antoinette kostümüyle altın bir bulutun üzerinde salona inmesi hâlâ unutulmayan bir sahneydi.
Ancak 1992’de Prens Johannes’in ani ölümüyle her şey değişti. Gloria, eşinden kalan 300 milyon sterlinlik borcu ödemek zorunda kalınca, gösterişli hayatını bırakıp dindar ve disiplinli bir iş kadınına dönüştü. Borçlarını kapatmak için birçok değerli eşyasını sattı; bunlardan biri de Eugénie’nin efsanevi tacıydı. Parça, bu kez Louvre’un dostları tarafından satın alınarak müzeye kazandırıldı -ta ki son soyguna kadar-.
Louvre Müzesi’nden gerçekleştirilen soygun, filmleri aratmayan bir senaryoya dönüştü: Merdiven, kesici aletler ve güvenlik kameralarının devre dışı kaldığı odalar… Taç ve beraberindeki mücevherlerin çözülüp parçalara ayrılması riskiyle Fransız makamları zamana karşı yarışıyor.
