Gündeme düşen bir bomba: Anna Wintour ve Conde Nast, sonunda tacı kimin takacağına karar verdi. Amerikan Vogue’da yeni dönem başladı; 39 yaşındaki Chloe Malle, ‘Head of Editorial Content’ unvanıyla Vogue’un yeni yayın yönetmeni koltuğuna oturdu. Wintour hâlâ Condé Nast’in global içerik lideri ve Vogue’un uluslararası editoryal direktörü olarak görevde ama Amerika’daki asıl sorumluluk artık Malle’de.
Beklenen bu atama hem moda hem de eğlence sektöründe uzunca süredir devam eden ‘nepo baby’ tartışmalarını alevlendirdi. Çünkü Chloe’nin annesi Candice Bergen, Hollywood’un yıldız oyuncularından, babası Louis Malle ise Oscar ödüllü bir yönetmen. İşin ilginç tarafı, kaderin bir cilvesi olarak Bergen, Sex and the City dizisinde Vogue’un kıdemli editörünü canlandırmıştı. Yani hem gerçek hayatta hem de popüler kültürde Vogue’la bağı olan bir figürün kızı şimdi derginin başına geçmiş durumda. Bu rastlantı, “tesadüf mü, ayrıcalık mı?” sorusunu gündeme getirdi. Eğer ikisi de değilse, ‘manifest’in böylesi!

Peki, bu eleştiriler ne kadar adil. Derginin farklı mecralarında önemli ilklere imza atan Chloe Malle, Vogue’daki 15. yılını kutlamak üzere… 2011’de daha ziyade düğün, parti gibi etkinliklere odaklanan ‘social editor’ olarak görevine başlayan Malle, 2016’da derginin künyesine ‘katkı sağlayanlar’ bölümüyle girdi, 2022’de Vogue’un haftalık moda-podcast’i ‘The Run‑Through with Vogue’un sunuculuğunu üstlendi ve proje büyük ses getirdi. 2023’te Vogue.com’dan sorumluydu. Hayvan dostu projesi ‘Dogue’ ve her ne kadar tartışmalı olsa da çok konuşulan Lauren Sánchez Bezos kapağı gibi önemli işlere imza attı.
Özellikle dijital içerik ve çevrimiçi trafik artışı onun döneminde kayda değer biçimde yükseldi. Bu yönüyle, koltuğu sadece soyadıyla değil, çalışma performansıyla da hak ettiğini savunanlar var.
ENNINFUL’UN HÜSRANI
Malle’in istikrarlı tablosunu yakından incelersek: Artıları, Vogue’un kültürünü iyi tanıması, yıllardır içeride yetişmiş bir isim olması ve dijital stratejilerdeki başarıları. Wintour gibi güçlü bir mentora sahip olması da ona ekstra güç katıyor. Eksileri ise moda dünyasının hâlâ onun ‘ayrıcalıklı’ ailesinden söz etmesi. Bu durum onun ‘tam bağımsız’ bir lider olup olmayacağına dair soru işaretleri yaratıyor. Ayrıca Wintour’un hâlâ güçlü pozisyonu, Malle’in özgün kararlar alıp almayacağını tartışmalı kılıyor. Bu tartışmaya Edward Enninful’un ‘hakkının yendiği’ iddiaları da eklenince ortalık iyice karışıyor. Zira sosyal medyadaki ‘woke’ camia, Anna’nın İngiliz Vogue’unda rüştünü fazlasıyla ispat eden Enninful’un altını oymasıyla ilgili paylaşımlara doyamıyor. Bir dönem Carine Roitfeld’i “koltuğunda gözü olduğu” gerekçesiyle ekarte ettiği söylenen Anna Wintour’un (bkz: Şeytan Marka Giyer filmi) aynı hamleleri Enninful ile olan stratejik savaşında da kullandığı iddialar arasında.
Sözün özü: Chloe Malle, Vogue’un yeni döneminin sembolü: Bir yandan ayrıcalıklı köklerinden ötürü ‘nepo baby’ etiketiyle anılıyor, diğer yandan dijital çağın gereklerine uygun vizyonuyla takdir topluyor. Belki de bu çelişki, Vogue’un bugün bulunduğu yerin özeti. Hem köklü geleneklere sıkı sıkıya bağlı hem de yeniliğe aç bir kurumun başında, hem eleştirileri hem beklentileri sırtlayacak yeni bir figür var. Onu neler bekliyor, birlikte göreceğiz.