Paris’te devam eden Haute Couture Haftası, bu sezon Dior gibi devlerin defile takvimine katılmaması nedeniyle biraz daha sade bir atmosferle başladı. Ancak bu durum, gösterilen koleksiyonların gücünü ve etkisini azaltmadı. Aksine, bu sezonun en dikkat çeken başlıkları arasında, Demna’nın Balenciaga’ya veda etmesi ve bayrağı Galliano’dan devralan Glenn Martens’in Maison Margiela’nın couture hattındaki ilk koleksiyonunu sunması yer aldı.
Couture dünyasında köklü değişimlerin yaşandığı bir döneme girilirken, bu sezon defileleri, haute couture’un günümüzdeki anlamının yeniden tanımlanmasına öncülük edecek gibi görünüyor. Chanel, yeni kreatif direktör Matthieu Blazy’nin ekim ayında göreve başlamasından önce ev içi tasarım ekibinin imzasını taşıyan son koleksiyonu sergiledi. Giambattista Valli, Zuhair Murad ve Stéphane Rolland gibi sadık isimler de takvimdeki yerlerini korudu. Iris Van Herpen, Robert Wun, Adeline André ve ArdAzAei gibi markalar ise bir süre sonra tekrar takvime dönüş yaptı.
Ancak takvimde iki önemli eksik var: Dior ve Jean Paul Gaultier. Dior, Maria Grazia Chiuri’nin Roma’daki Cruise 2026 defilesiyle markaya veda etmesinin ardından, kreatif direktörlük koltuğuna Jonathan Anderson’ın gelmesiyle bu sezonu pas geçiyor. Jean Paul Gaultier cephesinde ise, Duran Lantink’in kalıcı kreatif direktör olarak atanmasının ardından bir hazırlık süreci yaşanıyor. Bu geçişler, Paris Couture Haftası'nın yalnızca podyumda değil, sahne arkasında da yepyeni bir döneme tanıklık ettiğini gösteriyor.
Chanel’in geçici tasarım stüdyosu imzalı “veda koleksiyonu”, Schiaparelli’nin fütüristik sahne kurgusu ve Armani Privé’in zamansız siyah yorumu, Paris couture ruhunun hâlâ sapasağlam ayakta olduğunu ortaya koydu. Demna’nın Balenciaga’daki vedası ise karışık hisler yarattı. Tasarımcı giderayak popüler kültürle olan ‘yakın’ ilişkisini, podyuma Kim Kardashian’ı çıkararak gösterdi.
Geleceğe yolculuk
SCHIAPARELLI
Daniel Roseberry, Schiaparelli markasının yaratıcı evrenini her sezon biraz daha büyütmeyi başarıyor. 2019’dan beri kreatif direktörlük koltuğunda oturan Amerikalı tasarımcı, bu sezon "Geleceğe Dönüş" başlığı altında hem markanın tarihine hem de moda tarihinde dönüm noktası olan yıllara göndermelerle dolu bir koleksiyon hazırladı. Ana çıkış noktası olarak Elsa Schiaparelli’nin 1940 yılında Paris’ten New York’a taşınması seçildi. Roseberry, bu dramatik değişimi yaratıcı üretimin geçmiş, şimdi ve gelecek arasında nasıl salındığına dair bir sorgulama olarak ele aldı.
Koleksiyonun genel havası siyah üzerine kurulu olsa da, bu karanlık tonun altında sürrealist detaylar gizliydi. Göz motifleri, optik illüzyonlar, heykelsi omuz formları, hatta zaman zaman zırhı andıran elbise yapıları Schiaparelli’nin alışılmış teatral ruhunu taşıyordu. Göz şeklinde mücevherlerle kaplı “Eyes Wide Open” elbise, leopar desenini simgeleyen payetli kadife takımlar, matador ve biker ceketlerinden esinle tasarlanmış sert ama zarif üst parçalar izleyiciden tam not aldı.
Defilede Dua Lipa, Cardi B ve Hunter Schafer gibi yıldızların bulunması, Schiaparelli’nin kültürel etki alanını genişlettiğini bir kez daha kanıtladı. Roseberry’nin couture’u, yalnızca zanaat değil; bir duruş, bir manifesto niteliğinde. Marka artık couture başarısını hazır giyim ve aksesuar segmentlerine taşıma aşamasında. Özellikle Asya pazarına yönelik büyüme planlarıyla Schiaparelli, yalnızca bir yaratıcı ev değil, aynı zamanda ciddi bir iş stratejisi yürüten modern bir güç merkezi haline geliyor.
Doğaya övgü
CHANEL
Chanel’in geçici tasarım ekibi tarafından hazırlanan bu koleksiyon, Matthieu Blazy’nin Ekim ayında gerçekleştireceği ilk prêt-à-porter çıkışına kadar markanın couture sahnesindeki son sunumuydu. Grand Palais’nin Salon d’Honneur salonunda gerçekleşen defile, önceki yıllara kıyasla daha samimi ama bir o kadar zarifti. Gracie Abrams, Laufey ve Lorde gibi isimlerin ön sırada oturduğu davette, Chanel’in doğaya ve sadeliğe duyduğu hayranlık öne çıktı.
Koleksiyon beyaz ve bej gibi yumuşak tonlarla açıldı. Tüvitin daha uzun formlara evrildiği duster palto tarzı ceketler, ipek elbiselerle kombinlenen bomber montlar, püsküller ve tüy detayları koleksiyona hem hafiflik hem de göz alıcı bir dokunuş kattı. Chanel’in her daim zarafet ve pratikliği bir arada sunma konusundaki becerisi, siyah ve beyaz deri botlarla tamamlanan görünümlerle bir kez daha vurgulandı.
Gabrielle Chanel’in favori sembollerinden biri olan buğday başağı, defile boyunca hem nakışlarda hem oturma düzeninde bir motif olarak karşımıza çıktı. “Daha yeşil bir dünyaya davet” temalı koleksiyon, Chanel’in doğanın sadeliğini lüksle nasıl birleştirdiğini gözler önüne serdi. Blazy’nin yakında bu mirasa nasıl dokunuşlar katacağı ise şimdiden merak konusu.
Siyahın gücü
ARMANI PRIVÉ
Armani Privé, couture sahnesindeki 20. yılını kutladığı bu özel koleksiyonla siyahın asaletini yeniden yorumladı. “Noir Séduisant” adını taşıyan koleksiyon, adından da anlaşılacağı üzere baştan çıkarıcı siyah tonlar üzerine kurulu bir dünya sunuyordu. Giorgio Armani, sağlık nedenleriyle defileye katılamadı. Ancak markanın Paris’teki merkezinde gerçekleşen gösteride onun tasarım dili tüm gücüyle hissedildi.
Koleksiyonda gece mavisi, pudra pembesi ve yeşil tonlarında tüy detaylarıyla zenginleştirilmiş parçalar öne çıktı. Parlak kadife elbiseler, zarif ceket-pantolon takımları ve Armani’ye özgü androjen silüetler, couture’un klasik dilini modern zamana adapte ediyordu. Likit kumaşlar, ince fiyonklar ve ışıltılı yüzeylerle harmanlanan bu görünüm, hem zamansız hem de dramatikti.
91 yaşındaki Armani’nin defileye katılamaması moda dünyasında hüzünle karşılanırken, onun mirasını sürdüren ekibin başarısı da alkış topladı. Bu koleksiyon, ustalığın yaştan bağımsız olduğunu ve couture’un zamansız gücünü bir kez daha hatırlattı.
Beklenen veda
BALENCIAGA
Gürcü tasarımcı Demna, Çarşamba akşamı Paris’te yıldızlarla dolu bir defileyle Balenciaga’daki 10 yıllık görevine veda etti. Defilede podyuma çıkan isimler arasında Kim Kardashian, Isabelle Hubert, Eva Herzigova ve Naomi Campbell da vardı. 44 yaşındaki tasarımcının Balenciaga için hazırladığı son koleksiyon, Gucci’ye geçmeden önceki veda niteliğindeydi. Nicole Kidman’dan Katy Perry’e kadar birçok ünlü isim defileyi ön sıradan izledi.
Sonbahar/Kış 2025 Haute Couture koleksiyonu, alışılageldik biçimde sert ve sade bir görünüme sahipti. Kadın modeller çoğunlukla siyah ve beyaz renklerde, abartılı omuzlara ve yastıklı kalça hatlarına sahip kıyafetlerle yürürken; erkekler yere kadar uzanan geniş pantolonlar ve oversize ceketler giydi. Gürcistan’ın savaşla yıpranmış Abhazya bölgesinden gelen ve sadece “Demna” adıyla tanınan tasarımcı, Balenciaga’nın başında geçirdiği on yıl boyunca çok ses getirdi. 2.000 dolarlık “Ikea çantası” ve 1.800 dolarlık “çöp poşeti” görünümlü tasarımları dünya çapında konuşulmuştu.
2023’te çocuk istismarına atıfta bulunduğu iddia edilen ve yoğun eleştiri alan bir reklam kampanyasının da arkasında yine o vardı. Bu kampanya nedeniyle Kering CEO’su François-Henri Pinault’nun uyarısıyla karşılaşmıştı. Gelin görün ki Pinault, oyuncu eşi Salma Hayek ile birlikte Çarşamba günkü defileyi izleyenler arasındaydı. Zaten Gucci de sahip olduğu Kering grubunun çatısı altında.
Madem bir devrin sonu dedik, yeni rotayla bitirelim: Valentino’dan transfer olan Pierpaolo Piccoli’nin Balenciaga’daki yeni dönemi şimdiden merak konusu. Modacı, köklü modaevini Demna’nın getirdiği ‘önemli olan konuşulmak’ temalı enteresan tasarımlarından arındırıp, eski ihtişamlı dönemine geri taşımayı başarabilecek mi? Bunu zaman gösterecek…
