Brad Pitt, beyazperdeye bu kez direksiyon başında dönüyor. Top Gun: Maverick’in yönetmeni Joseph Kosinski’nin imzasını taşıyan ‘F1’, hem teknik detayları hem de yıldız kadrosuyla yazın en çok konuşulan yapımlarından biri olmaya aday. 27 Haziran’da Avrupa’da vizyona girecek film, Pitt’i emekli bir Formula 1 pilotu olarak izleyiciyle buluşturuyor.
Brad Pitt, sinema kariyerinin belki de en fiziksel rollerinden birinde pistlere iniyor. Joseph Kosinski’nin yönettiği F1, sadece bir yarış filmi değil; hızın, dostluğun, çöküşün ve ikinci şansın öyküsü. Filmin merkezinde ise Pitt’in hayat verdiği emekli pilot Sonny Hayes var.
“Karakterim korkunç bir kaza geçiriyor, bir nevi pisliğe batıyor ve ortadan kayboluyor” diyor Pitt, filmdeki rolünü anlatırken. “Sonra başka serilerde yarışıyor. Javier Bardem tarafından canlandırılan arkadaşım ise bir takım sahibi. O da beni geri çağırıyor.”
Hayes’in dönüş yaptığı takım, Formula 1 sıralamasında sonuncu sırada: puansız, umutsuz ve medya tarafından küçümsenen bir ekip. “Sonuncu olan bir takım, sıralamada 21 ve 22. sıradalar, hiç puan alamamışlar” diyor Pitt: “Damson Idris’in canlandırdığı genç bir yıldızları var. Ve beni bir tür Kutsal Mary olarak oyuna dahil ediyorlar.”
GERÇEK HIZ GERÇEK ARAÇLAR
Filmdeki sahneler yalnızca kurgu değil; gerçek F2 şasileri kullanılarak çekildi. Pitt ve Idris, Grand Prix hafta sonlarında bu araçları kullandılar. Pitt’in heyecanı kelimelere yansıyor: “Bu konuda neyin şaşırtıcı olduğunu söyleyeyim: Aracın her yerine monte edilmiş kameraları göreceksiniz. Hiç hız ve böyle bir G kuvveti görmediniz; bu gerçekten çok heyecan verici.”

Brad Pitt’in bu film için pistlere girişi aslında sıfırdan değil. “Yarış deneyimim yoktu ama son 20 yılımı pistlerde motosiklet kullanarak geçirdim. Bu bana çok yardımcı oldu” diyor. Ardından gülerek ekliyor: “Yani, benimkine hızlı tur diyebilir misiniz bilmiyorum ama ben öyle diyorum. İstemeden de olsa çimlerde birkaç tur attım ama çok keyifliydi.”
HAMILTON’DAN DANIŞMANLIK
Filmin yapımcılığını üstlenen isimlerden biri de Formula 1’in yaşayan efsanesi Lewis Hamilton. Hamilton sadece teknik danışmanlık yapmakla kalmadı, filmin motor sporlarına olan saygısını garanti altına alan isim oldu. Pitt, “Lewis’ten çok şey öğrendim. Kendisi hem yarışçı, hem öğretmen, hem de bu işin ruhunu taşıyan biri” diyerek saygısını dile getiriyor.
Teknik danışmanlık dışında film, görsel olarak da çok güçlü. Claudio Miranda’nın sinematografisi sayesinde izleyici, araçların içindeymiş gibi hissediyor. Hans Zimmer’ın özel olarak bestelediği müzikler de hızın ritmini belirliyor.
BEYAZPERDENİN YENİ ‘TOP GUN’I MI?
Eleştirmenler filmi şimdiden Top Gun: Maverick’in yarış dünyasındaki kuzeni olarak tanımlıyor. Variety, filmi “Son yılların en gerçekçi ve görsel olarak büyüleyici yarış filmi” olarak nitelendirirken, bazı yorumcular ise duygusal hikâyenin klasik spor filmi formülünden çok uzaklaşmadığını söylüyor. Pitt ise bu ikili dengeyi bilerek hedeflediklerini belirtiyor: “Hedefimiz hem sıkı F1 hayranlarına sadık kalmak hem de bu dünyayı hiç bilmeyen izleyiciye çekici kılmaktı. Dürüst olmak gerekirse, bu iki uçta kalmak kolay değildi.”
16 Haziran’da New York’ta gerçekleşen dünya galasında Pitt, sade ama enerjikti. Sıklıkla “gerçek yarışçıları canlandırmanın ne kadar zor ama doyurucu olduğunu” vurguladı. “Bu iş bir daha yaşanmaz” dedi, “Gerçek takımlar, gerçek pistler, gerçek hız. Hayatımın en özel projelerinden biri.” F1, Brad Pitt’in yıldız gücünü, Hamilton’ın teknik bilgisini ve Kosinski’nin aksiyon vizyonunu bir araya getiriyor. Ortaya çıkan sonuç, sadece bir yarış filmi değil; sadakat, hırs, hız ve ikinci şanslar üzerine görkemli bir sinema deneyimi. Pitt’in tabiriyle: “Çimlere uçsanız bile bu yolculuk çok ama çok keyifli.”
