Münih’te düzenlenen IAA Mobility 2025, yalnızca mobilitenin geleceğini değil, aynı zamanda otomotiv endüstrisinin dönüşümünü de sahneye taşıdı. Bu dönüşümün en dikkat çekici temsilcilerinden biri, Hyundai’nin Ioniq alt markası altında tanıttığı ilk kompakt elektrikli araç konsepti, Concept Three. Türkiye’de üretilecek ilk E-GMP platformlu B segmenti elektrikli araç olarak konumlanan model, hem teknik hem stratejik açıdan markanın Avrupa’daki elektrifikasyon hamlesinin mihenk taşı niteliğinde.
Concept Three, Hyundai’nin modüler E-GMP (Electric Global Modular Platform) altyapısını kullanan ilk kompakt sınıf EV’si. Bu platform, yüksek enerji yoğunluklu batarya paketleri, optimize edilmiş ağırlık dağılımı ve entegre termal yönetim sistemleriyle dikkat çekiyor.
800V elektrik mimarisi sayesinde ultra hızlı şarj desteği sunan E-GMP, yalnızca 18 dakikada %10’dan %80’e kadar dolum sağlayabiliyor. Bu mimari, aynı zamanda daha düşük akım kullanımıyla kablo kalınlığını azaltıyor ve sistemin termal verimliliğini artırıyor.
Concept Three’nin boyutları, 4.288 mm uzunluk, 1.968 mm genişlik, 1.465 mm yükseklik ve 2.722 mm dingil mesafesiyle segmentin ihtiyaçlarına göre optimize edilmiş. Bu ölçüler, şehir içi manevra kabiliyeti ile iç mekan ferahlığını dengede tutarken, aerodinamik verimlilik açısından da avantaj sağlıyor. Aero Hatch gövde formu, üç ana yüzeyin akışkanlığıyla hava direncini minimize ediyor. Dikey bagaj kapağı ve keskin tavan çizgisi, hem estetik hem de fonksiyonel bir çözüm sunuyor.

Bu aracı ortaya çıkaran dizayn ekibinin başındaki Simon Loasby, tasarımda kullanılan Art of Steel felsefesinin Hyundai’nin ileri çelik teknolojilerinden ilham aldığını anlatıyordu, sohbetimizde… Çeliğin doğal form kabiliyeti, akışkan hacimler ve keskin çizgilerle birleşerek hem yapısal dayanıklılığı hem de estetik zarafeti bir araya getiriyor. Dış yüzeydeki anodize efektli kaplama, malzemenin kendisini bir tasarım öğesi haline getiriyor. Lemon-tinted camlar ve uyumlu jantlar, dış ve iç mekan arasında görsel bir bütünlük sağlıyor.
Aydınlatma sisteminde kullanılan Parametric Pixel teknolojisi, hem ön hem arka yüzeylerde piksel bazlı ışık animasyonları sunuyor. Bu sistem, yalnızca estetik değil; aynı zamanda iletişim amaçlı da kullanılabiliyor. Örneğin, şarj durumu, selamlaşma animasyonları veya sürüş modları gibi bilgiler, ışık diliyle dışarıya aktarılabiliyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VİZYONUNDA VAR
İç mekanda sürdürülebilirlik ön planda. Geri dönüştürülmüş yün, plastik ve hafif alüminyum köpük gibi malzemeler, çevresel etkiyi azaltırken premium bir dokunsallık sunuyor. Kabin tasarımı, Furnished Space yaklaşımıyla şekillendirilmiş: Yumuşak hacimler, sezgisel yerleşim ve kullanıcı odaklı ergonomi, sakin ve net bir ortam yaratıyor. Moonbeam Yellow tonları, gri dokularla birleşerek hem sıcak hem de teknolojik bir atmosfer oluşturuyor.
Kullanıcı deneyimi, modüler BYOL (Bring Your Own Lifestyle) widget’larıyla kişiselleştirilebiliyor. Bu sistem, sürücünün dijital alışkanlıklarına göre ekran yerleşimi, uygulama tercihleri ve etkileşim modlarını özelleştirme imkanı tanıyor. Kabin içindeki Mr. Pix karakteri ise, interaktif tasarımın eğlenceli bir temsilcisi. Bu sembolik figür, araç içinde gizlenmiş sürprizlerle kullanıcıda merak ve duygusal bağ yaratıyor.
Platformun teknik avantajları yalnızca batarya ve şarj sistemleriyle sınırlı değil. E-GMP, motor ve inverter entegrasyonunda da yüksek verimlilik sunuyor. Arka tekerlekten çekişli temel yapı, opsiyonel olarak dört tekerlekten çekiş sistemine dönüştürülebiliyor. Bu sistem, elektronik diferansiyel kilidiyle desteklenerek zemin tutuşunu optimize ediyor. Ayrıca, batarya paketinin zemine entegre edilmesi sayesinde ağırlık merkezi düşürülüyor; bu da viraj performansını ve sürüş stabilitesini artırıyor.
Hyundai’nin yeni Avrupa CEO’su Xavier Martinet ile yaptığımız söyleşide stratejilerinin Concept Three ile daha da netleştiğini notlarımıza aldık. Avrupa’da satılan Hyundai araçlarının %80’i yerel üretimle sağlanıyor; bu da markanın bölgeyle kurduğu derin bağın bir göstergesi. Türkiye’deki üretim tesisi, hem lojistik avantaj hem de bölgesel adaptasyon açısından stratejik bir rol üstleniyor. Bu tesis, E-GMP platformunun kompakt sınıfa uyarlanmış versiyonunu üretme kapasitesine sahip ilk merkez olacak.
IAA Mobility 2025’te Hyundai’nin Münih şehir merkezinde 58 metre genişliğinde ve 7 metre yüksekliğindeki standı, markanın tasarım ve inovasyon vizyonunu fiziksel olarak da temsil ederken, tüm ayrıntılarda Ioniq 3’ün izlerini taşıyordu. Altı dev cam pikselden oluşan yapı, Parametric Pixel tasarım dilinin mimariye yansımasıydı. Bu standda sergilenen Concept Three, yalnızca bir ürün değil; Hyundai’nin Avrupa’daki elektrifikasyon yolculuğunun sembolü olarak tüm dikkatleri üstüne çekti.

Hyundai’nin EV portföyü, kompakt sınıftan üç sıralı SUV’a kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Kona Electric, Ioniq 5, Ioniq 6 N, Ioniq 9, Inster Cross, Insteroid ve Concept Three gibi modeller, farklı kullanıcı profillerine hitap ederken; elektrifikasyonun yalnızca bir kavram değil, bir deneyim olduğunu doğrudan hissettirebiliyorlar…
Sonuç olarak, Concept Three yalnızca bir otomobil değil; Hyundai’nin mühendislik kabiliyeti, sürdürülebilirlik vizyonu ve Avrupa pazarındaki stratejik konumlanmasının kristalize olmuş hali… Türkiye’de üretilecek ilk E-GMP platformlu B segmenti EV olarak, hem yerli sanayi için bir dönüm noktası hem de Avrupa pazarı için gerçek ismi de Ioniq 3 olarak, tüm model yelpazesi içinde yeni bir referans olacak. Bu çağda mobilite, artık yalnızca bir ulaşım aracı değil; bir sistem, bir deneyim ve bir kimlik. Bu “yerli” ise, bizlerin de gururu olacak…