Takvimler 2014 yılının Kasım ayını gösteriyordu. Meslek büyüğüm, rahmetli Hıncal Uluç, o yıllarda Sabah Gazetesi’nin bulunduğu Barbaros Bulvarı’ndaki binanın onuncu katında yer alan ofisinde kendine özgü kahkahasını atarak, “İzmir’in sokakları Cahit Külebi’nin dizelerindeki gibi mi kokuyor?” diye mırıldanmıştı. Ardından sözü kentin sembolü olan ünlü körfeze getirip, “Sevgili Hakan, kokusu Ege’nin incisine yakışıyor mu?” diye sormuştu. Bu sohbetin üstünden uzun yıllar geçti. Hıncal Ağabey’i rahmetle anmak ve körfezin son durumunu yazmak farz oldu.
Ne zaman Kemalpaşa Tüneli’nden çıkıp İzmir’e merhaba desem, çirkin ve yüksek beton yığınlarıyla karşılaşıyorum. O an şiirimizin naif ismi Cemal Süreya aklıma geliyor. Gökyüzüne selam verip, onu saygıyla anıyorum. Ardından, “İzmir’de hayat beklenmez, kovalanmaz da. O zaten sizinle beraberdir.” dizelerini mırıldanıyorum. Rüzgarın mavi estiği kentimin, 1960’lardan itibaren çürük diş gibi bünyesini saran çimento fabrikaları ve taş ocaklarının yanı sıra onu esir alan çarpık, bilinçsiz ve mantıksız kentleşmeye rağmen yine de çok güzel olduğunu düşünüyorum. Ancak, şehir planlamacılığı bilimine 1960’lardan itibaren popülist yaklaşımlarla sırtını dönen dar ufuklu yöneticiler nedeniyle cazibesini yavaş yavaş yitiriyor. Biliyorum ki bu gerçeğin farkında olan biri daha var. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’dan söz ediyorum. İcra makamında olan deneyimli yerel yönetici elbette zamanı geri döndürme gücüne sahip değil.
ÖNCELİKLİ KONU
Yine de geleceğe yönelik olumlu işler yaparak, kendisinden önceki 70 yılın açığını kapatmaya çalışıyor. Örneğin, sadece geçen yıl belki de İzmir tarihinin en büyük yatırımlarından birine imza atıldı. İZSU Genel Müdürlüğü’nün özverili ekipleri tarafından körfezin ihtiyaç duyulan bölgelerinde derinliğin 4 metreye çıkarılması için kollar sıvandı. Maalesef uzun yıllar, Gediz Nehri kaynaklı çamurlar nedeniyle su seviyesi bazı bölgelerde yer yer 20 santimetreye düşmüştü. Göreve geldiğinde körfezi öncelikli hizmet alanı olarak belirleyen Dr. Cemil Tugay’ın bizzat takip ettiği çalışmalar arasında Çiğli Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi ilk sırada geliyor. Günümüzde İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü ekipleri bir yandan kentin kanal altyapısını rahatlatacak, ihtiyaçlara uygun hâle getirecek yağmur suyu hatlarının yapımına devam ediyor, diğer yandan körfezdeki dip tarama çalışmalarını sürdürüyor. Notlarıma göre iki etap hâlinde 2,5 milyon metreküpten fazla dip çamuru temizlenecek. Bunu ve tamamlayıcı diğer çalışmaları önemsiyorum, takdirle karşılıyorum ve dört kuşağı İzmirli bir gazeteci olarak kalemimle destekliyorum. Zira maviliklerin üstünde ve altında çalışmak sanıldığı kadar kolay değildir. Empati kurmanızı öneriyorum... Örneğin, bindiğiniz vapurlar bile an gelir beşik gibi sallanır. Sanırım fazla söze gerek yok! İZSU’nun gerçekleştirdiği bu çalışmanın geçen yılki maliyetini bilmek ister misiniz? Tam 440 milyon TL. Gediz Nehri, doğal güzelliği ve önemi tartışılmaz bir zenginlik. Ancak, söz konusu İzmir Körfezi olunca, taşıdığı çamurun ve kirliliğin neden olduğu durum çok daha radikal önlemler alınması gerektiğini gösteriyor. Cemal Süreya’nın hayatın beklenmediği ve kovalanmadığı şehir olarak tanımladığı Ege’nin incisinde, Çiğli’deki biyolojik arıtmanın 4. etabı için yapılan yatırım yanılmıyorsam 1,5 milyon TL dolayında. Rakamlar enflasyon nedeniyle artış göstermiş olabilir. Söz konusu arıtma çalışmalarında elbette önceki dönemlerde görev yapan Dr. Burhan Özfatura ve Yüksel Çakmur başta olmak üzere tüm büyükşehir belediye başkanlarının katkısı var. Ancak, Dr. Cemil Tugay’ın bunları daha da ileriye taşıdığı ve sürdürülebilir kılmak için büyük çaba harcadığı da bir gerçek.
İzmir Körfezi, İskenderun ve Kocaeli için adeta laboratuvar işlevine sahip. Alınacak olumlu sonuçlar, kirlenen diğer zenginliklerimiz açısından önem taşıyor. Bu nedenle Dr. Cemil Tugay, acil müdahale olarak modifiye kil yöntemini de gündeme getirdi. Çin Bilimler Akademisi Oşinoloji Enstitüsü’nden Dr. Isaac Yongquan Yuan da uygulamanın, balık ölümlerine yol açan alg patlamalarına karşı “yangın söndürücü” gibi hızlı etki gösterebileceğini vurguladı. Bir başka dikkate değer öneri ise Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Mehmet İrfan Ataoğuz’a ait. Ayrıntılarını geçen yazımda paylaşmıştım. Sözün özü, İzmir Körfezi için her türlü bilimsel görüşün analiz edilmesinde yarar olduğunu düşünüyorum. Hâlihazırda çizilen yol haritası, geleceğe yönelik umutları artırıyor.