Benim gibi çocukluğunu 2000’lerde geçirmiş olanlar için anılarla dolu bir dizi Sihirli Annem. Hayalimde kendime bir Betüş Kafe kurgular, saatlerce oynardım… En başa sardığınızda bu işin unutulmazlar arasına girebileceğini öngörmüş müydünüz?
Evet, elbette… Ben bu projeye en başından itibaren tüm kalbimle inandım. Betüş karakterini canlandırmak benim için sadece bir oyunculuk deneyimi değil, aynı zamanda bambaşka bir yolculuktu. Ama itiraf etmeliyim ki, aradan neredeyse 22 yıl geçmesine rağmen hâlâ bu kadar sevilmek, farklı jenerasyonlara ulaşmak, çocukların kalbinde yer edinmek… Bu kadarını hayal bile edemezdim.
Bugün hâlâ “Çocukluğumuzsunuz, hep sizin gibi bir annem olsun istedim”, “Bir nesli siz büyüttünüz” gibi mesajlar alıyor olmak tarifsiz bir mutluluk. “Bize sevgiyi, aileyi, dostluğu öğrettiniz” diyen o güzel yorumlar… Bunlar bir oyuncu için en büyük ödül. Bir çocuğun kalbine dokunabilmiş olmak, bir aileye neşe katmak, bir dönemin parçası olabilmek… Gerçekten çok gurur verici. Sihirli Annem, sadece bir dizi değil, hep birlikte kurduğumuz bir masaldı. Ve bu masalın hâlâ yaşaması, bunca yıl sonra bile hatırlanması… Bu da sihrin ta kendisi.
Başarısının sırrı neydi size göre?
Bence başarısının en büyük sırrı samimiyetti. Hem hikâyede hem de kamera arkasında gerçek bir sevgi, saygı ve uyum vardı. Ekip olarak hepimiz işimize gönülden bağlıydık; yaptığımız işe inancımız büyüktü. Bu enerji de izleyiciye geçti. Samimiyetin, sevginin ve ekip ruhunun birleşimi…

Kadro da pek değişmedi sanırım.
Kadro büyük ölçüde aynı kaldı; bu da projeye çok güçlü bir devamlılık ve uyum sağladı. Elbette birkaç eksiğimiz var… Başta senaristimiz Gamze Özer olmak üzere, Defne Joy Foster, Mümtaz Sevinç, Oğuz Oktay, Lale Oraloğlu, Ayla Arslancan ve Metin Serezli gibi çok kıymetli isimleri kaybettik. Her biri yeri doldurulamaz sanatçılar… Onlarla çalışmak büyük bir ayrıcalıktı. Bugün hâlâ onların emeğini ve katkısını saygı ve sevgiyle anıyoruz.
Nevra Serezli ile tanışıklığınız Sihirli Annem’den öncesine dayanıyor ama diğer ekip arkadaşlarınızla da bağınız yıllar geçse de kopmadı…
Evet, Nevra Serezli ile tanışıklığımız Sihirli Annem’den önceye dayanıyor. Nevra ve Metin Serezli ile -tabii sevgili Gencay Gürün vesilesiyle- tanışmak ve birlikte çalışmaya başlamak, oyunculuk kariyerimde bir dönüm noktası oldu. 1999-2000 sezonunda sahnelediğimiz Sylvia adlı oyun hayatımı tamamen değiştirdi. O oyunla birlikte Ankara Devlet Tiyatrosu’ndan istifa edip İstanbul’a geldim… Ve bir daha da ayrılmadık.
Sihirli Annem’deki diğer oyuncu arkadaşlarımla da bu 22 yıl boyunca hep iletişim hâlinde olduk. Özellikle çocuk oyuncularımızla bağımız hiç kopmadı. O zamanlar küçücüklerdi, şimdi hepsi birbirinden harika, yetişkin bireyler oldular. Hâlâ özel günlerde beni ararlar, bayramlarımızı, doğum günlerimizi kutlarız. Hatta bu kış Zeynep ve Gizem (Çilek ve Ceren) Londra’ya geldiler, birlikte vakit geçirip hasret giderdik. Böyle güçlü bağlara sahip olmak, bir projeden çok daha fazlası demek.

Bir dönem ekranlardan uzaklaştınız sessizliğe bürünmüş gibiydiniz. Bu bilinçli bir tercih miydi?
Bilinçli bir tercihti. Hem oğlum Ali’ye daha fazla vakit ayırmak istedim hem de önemli bir hayat değişikliği sürecindeydim. İstanbul’dan oğlumla birlikte Londra’ya taşındık ve orada kuracağımız yeni hayat için yoğun bir şekilde çalıştım. Bu süreçte ekranlara zaman ayıramadım ama bu benim için çok değerli ve özel bir dönemdi.
Yurt dışındaki hayatınızda da oyunculuktan kopamamış olacaksınız ki bir drama okulu kurdunuz, eğitimler veriyorsunuz. Tüm bu süreç nasıl gelişti?
Oyunculuktan hiçbir zaman tam anlamıyla kopamadım. İngiltere’ye taşındıktan sonra ülkede kalabilmek ve geçerli bir oturum alabilmek için hazırladığım iş planının temelinde, çocuklarla yaratıcı drama çalışmak vardı. Özellikle göçmen çocukların İngiliz çocuklara ve yaşadıkları kültüre entegrasyonunu desteklemek adına drama yoluyla eğitim vermek istedim. Her şey böyle başladı. İlk etapta sadece iki öğrenciyle yola çıktık. Elbette süreç oldukça zorluydu. Ama zamanla büyüdük, geliştik. Inci’s Drama Club, Londra’da birçok bölgede şubesi olan bir eğitim kurumu haline geldi. Şimdi ise büyük bir heyecanla, Inci's Drama Club’ın ilk Türkiye şubesini Eylül ayında İstanbul’da açmaya hazırlanıyoruz.
İçerisinde olduğunuz tüm işlere bakınca çocuklar özelinde çalışmayı sevdiğinizi görüyorum. Çocuklar sizin için neden bu kadar önemli?
Bunu ben de fark ediyorum. Çünkü çocuklar çok saf, çok gerçek ve çok etkileyici. Onlara dokunabildiğinizde, sadece bugünü değil, yarını da şekillendirmiş oluyorsunuz. Bir çocuğun kalbine umut, neşe, güven ya da ilham bırakmak… Bence hayattaki en kıymetli şeylerden biri bu.
Onların gelişim süreçlerine yaratıcı yollarla katkı sunmak, hayal güçlerine eşlik etmek, kendilerini ifade etmelerine alan açmak benim için tarifsiz bir mutluluk ve sorumluluk. Belki de bu yüzden, her seferinde gönlüm çocuklara yöneliyor.
Bir söyleşinizde “Benim tek bir yere aidiyet duygum yok” diyorsunuz. Özgür ruhunuz kariyerinizdeki üretkenliğinize neler katmış olabilir?
Doğru. Aidiyet, benim için bir ülkeye, bir gruba ya da belli bir kimliğe bağlı olmaktan çok daha derin bir anlam taşıyor. Farklı yerlerde, farklı insanlarla çalışmak beni besledi, yaratıcı alanlarımı zenginleştirdi. Üretirken sınır tanımamak, kendimi kalıplara sokmamak, farklı kültürlerden ilham alabilmek… Tüm bunlar hem oyunculuğumu hem eğitmenliğimi hem de hayata bakışımı derinleştirdi. Aidiyet duygumu besleyen şey, bana özgürlük tanıyan, beni anlayan insanlar ve alanlar oldu. O yüzden her yeni yolculuk benim için bir başlangıç, her yeni yer de potansiyel bir ev oldu.
Röportajımızı bitirmeden ‘Sihirli Annem: Hepimiz Biriz’ filmine dönmek isterim, Betüş peri ve ailesini bu kez hangi maceralarda izleyeceğiz?
Harika bir film geliyor diyebilirim! ‘Sihirli Annem: Hepimiz Biriz’de izleyiciler yine bol sihirli ama bir o kadar da duygusal bir maceraya tanıklık edecek. Gerçek sihrin aslında sevgi olduğunu, aile olmanın, birlik ve beraberliğin ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatan sahnelerle dolu bir hikâye bekliyor bizleri. Betüş Peri ve ailesi, her yaştan izleyiciye kalpten dokunacak yepyeni bir serüvene çıkıyor.