2000’lerin başında İngiltere’den gelen bir grup, melankoliyi yeniden tanımladı. Starsailor, Britpop’un gölgesinden çıkıp duygusal yoğunluğu ve samimiyetiyle bambaşka bir yol açtı. Love Is Here ve Silence Is Easy albümleri, Coldplay’den Elbow’a uzanan bir duygusal pusula gibiydi. Alcoholic ve Good Souls şarkıları bir kuşağın değil, her dönemin içsel sığınak şarkıları oldu.
Grup, geçen hafta Zorlu PSM’de 25. yıl özel konseriyle İstanbul seyircisiyle buluştu. Where The Wild Things Grow albümünden yeni parçalarla geçmişin kırılgan ruhunu bugünün anlatımıyla harmanlayan Starsailor, o gece sahnede yine duyguların sözcüsüydü. Grubun solisti James Walsh, yıllara yayılan bu yolculuğu anlattı.
2001’de yayımladığınız Love Is Here albümüyle müzik dünyasına çok güçlü bir giriş yaptınız. O dönemin Starsailor’ı ile bugünün Starsailor’ı arasındaki fark nedir?
Sesim epey değişti! Şarkı sözlerimizin temaları olgunlaştı ve müzikal olarak çok şey öğrendik. Artık daha düşünülmüş, daha olgun bir yaklaşımımız var. Eskisi kadar heyecanla değil, daha bilinçli hareket ediyoruz.
Uzun bir aradan sonra gelen yeni albümünüz Where The Wild Things Grow’u hayata geçirirken sizi en çok zorlayan şey neydi?
En zorlayıcı sanırım albümle aynı adı taşıyan Where The Wild Things Grow oldu. Şarkının sert bölümü parçayı tamamen dönüştürdü ama oraya ulaşmamız biraz zaman aldı, birkaç denememiz boşa gitti diyebilirim.

2000’lerin başında İngiltere’de alternatif sahnesi oldukça güçlüydü. O dönemde sahneye adım atmanın avantajları ve zorlukları nelerdi?
Çoğunlukla avantajlıydı. Elbow, Doves ve Turin Brakes gibi harika müzisyenlerle aynı dönemde sahne almak büyük bir şanstı. Britpop sonrası yeni bir dalganın oluştuğu bir zamana denk geldik. Üstelik o dönemde insanlar müzik satın alıyordu, stream yoktu.
Love Is Here çıktığında dünya çok farklıydı: CD’ler, MTV, plak şirketleri… Şimdi her şey dijital. Eğer Starsailor 2001’de değil de bugünün koşullarında çıkış yapsaydı?
Güzel soru. Sanırım aynı etkiyi albüm olarak yakalamamız zor olurdu. Muhtemelen bir ya da iki şarkı viral olurdu ama bir albüm etkisini yakalamak kolay olmazdı. Albüm formatının hak ettiği saygıyı görmediğini düşünüyorum ama en azından plakların yeniden yükselişe geçmesi sevindirici.
Yıllar içinde farklı kuşaklardan dinleyiciler kazandınız. Sizce Z kuşağı, sizin müziğinizde ilk dinleyici kitlenizden farklı olarak ne buluyor?
Şarkılarımız o zaman 20’li yaşlarımızdaki bakış açımızla yazılmıştı. Dünya değişmiş olsa da hayal kırıklığı, kimliğini bulma, kendi yolunu çizme gibi temalar hala gençlerle rezonans kuruyor. Ayrıca ebeveynlerin müziğimizi çocuklarına aktarması güzel.
Türkiye’de uzun zamandır beklenen bir konser verdiniz. Dinleyici nasıl bir izlenim bıraktılar?
Türk dinleyiciler her zaman muhteşem. İstanbul’da Liam Gallagher ile verdiğimiz konseri asla unutamam. O atmosfer de hala aklımda.