Uluslararası İstanbul Koro Festivali’nin doğuş hikayesi nedir?
Cumhuriyet’in 100. Yılında, 100 yılda 100 etkinlik parolasıyla birtakım etkinlikler planlamıştık. Ana temalarımız özellikle demokrasi, özgürlük ve çok seslilik üzerineydi ve bu sırada Koro Festivali doğdu. İstanbul ve İstanbul dışında nitelikli eserler ortaya çıkaran kişilerin birçok koroda yer aldığını biliyorduk. Hem İstanbul’un korolarını bir araya getirebilecek hem de yurt dışından ve şehir dışından konukları ağırlayabileceğimiz bir festival tasarladık. Çünkü bizim için Cumhuriyet çok seslilik ve onun temsil ettiği tüm ögeleri barındırıyordu. O yüzden Koro Festivali’nin çok önem sarf edeceğini düşünüyorduk. Aynı zamanda İstanbul’da koro kültürünün çok eski ve değerli olduğunun bilincindeydik. Yüzlerce koro var amatör, profesyonel… İstanbul’un koroları İstanbul’un renklerinden biri olarak görüyorduk. Bu festivalin İstanbul’a çok yakışacağını düşündük. İlk gerçekleştirdiğimiz festivali 100. Yıla adayarak yaptık sonrasında da devam ettireceğiz diye konuşmuştuk ve bu güzel festivalimiz üçüncü yılına girdi. Dolayısıyla doğuş hikayemiz 100. Yıla dayanıyor
3.Kez düzenleniyor festival. Ne tür değişiklikler göreceğiz?
Festival bizim demokratik kültür politikamıza çok örtüşen bir yere sahip. Kendi karar veren ve kendi uygulayan modelden ziyade bağımsız kurulların organize ettiği bir festival süreci var burada. Festivalde başvuruları inceleyen karar veren bağımsız bir kurulumuz var. Bu sene biraz daha mekânsal zenginlik katıldı festivale. Yani daha fazla mekânda korolarımızla karşılaşacak insanlar. Onun dışında özellikle atölye ve workshop programlarının çok daha yaygınlaştığını görecekler bu yıl. Festival her yıl daha fazla insana ulaşıyor.

Festivalin İstanbul’daki kültürel yaşama nasıl bir katkı sağladığını düşünüyorsunuz?
Festivallerin kendi içinde birçok amacı var. Bir kere her şeyden önemlisi festivalin bulunduğu sanat dalına katkısı çok önemli. Birincisi İstanbul’daki hareketliliğe kesinlikle katkı sağlıyor. İkincisi festivaller buluşma noktalarıdır hem halkın buluşma noktaları hem de sanatçıların buluşma noktalarıdır. Burada 800’e yakın korist atölyelere katılma ve sahneyi birbirleriyle paylaşma şansı yakalıyorlar. Festival kültür yayılımı açısından da önemli çünkü şarkı söylemek, birlikte şarkı söylemek toplumda birçok duygunun tamir edilmesini de sağlıyor.
İBB İstanbul Çocuk Korosu’ da yer alacak. Çocukların gelişimine nasıl bir katkı sağlıyor olabilir bu festival?
Bu çok özel bir konu çünkü İBB Kültür Daire Başkanlığı’nın en temelde koyduğu politika hedeflerinden birisi sanatsal alt yapı modeli.
Bu, bir etkinliğe katılımın dışında alt yapının gelişimini ve çocukların en ulaşılabilir ve ücretsiz bir şekilde sanat eğitimiyle buluşmasını sağlamak. Çocuk Korosu da aslında çocukların koroya uyumlu bir şekilde şarkı söyleyebilmeleri için aldıkları bir süreç. Bu sürecin sanatsal birçok aktivitede olduğu gibi en önemli noktalarından biri tabii ki sahne. Bu performans seyirciyle buluştuğunda bir motivasyon dönüşü sağlıyor. Bizde çocuklarımızın bir taraftan bu eğitimi almasını, şan eğitimini almasını bir taraftan da sahneye çıkarak özgüven ve sosyal beceriyi kazanmalarını istiyoruz. Bu kadar nitelikli bir festivalin içinde yer almak bu koronun şansı. Çocuk koromuzun ilk kez festivalde yer alacak olması da bizim için simgesel bir anlam taşıyor.

Gelecek yıllar için ne gibi hedefleriniz var?
İstanbul Koro Festivali’nin uluslararası ayağının biraz daha büyümesini hedefliyoruz. Takvimini sabitleyerek değişmeyen bir takvimde yurt dışından da birçok kişinin bu festival için İstanbul’a gelmesini istiyoruz.