Sporla tanışma hikayeniz nasıl başladı?
1986 senesinde İstanbul’da doğdum, İTÜ İnşaat Mühendisliği üzerine İngiltere’de işletme yüksek lisansı yaptıktan sonra 13 sene boyunca çeşitli firmalarla iş geliştirme finans departmanlarında çalıştım. 2023 senesinde kurumsal hayattan ayrılarak eşimle danışmanlık yapmaya başladık. Spor hayatım küçük yaşta Galatasaray Spor Kulübü’nde yüzmeyle başladı ve üniversite sınavına kadar Galatasaray ana takımında yarışarak yoğun bir spor yaşamım oldu.
2004-2018 seneleri arasında üniversite, iş hayatı derken düzenli bir spor hayatım olmadı. Ta ki 2018 senesinde iş hayatını mental olarak dengelemek için triatlon sporuna başlayana kadar. 2018 senesinde ufak ufak başladığım triatlon sporu zamanla tutkum haline geldi ve Ironman 70.3 yarışlarına katılmaya başladım. İlk full Ironman’imi 2022 senesinde yaptım.
Ironman Fransa’ya katılma kararını nasıl aldınız? Sizin için ne ifade ediyor bu yarış?
Ironman yarışları çeşitli ülkelerde yapılıyor. İspanya ve Almanya’da yarıştım. Avrupa zaten Ironman yarışlarında rekabeti yüksek yarışlara ev sahipliği yapıyor. Bu sene Hawaii’de yapılacak Ironman Dünya Şampiyona’ sına katılma hakkı kazanmıştım, ama her sene 2 full Ironman yarışmak istediğim için senenin ilk yarısında da zorluğuyla bilinen teknik iniş ve çıkışları olan Ironman France tecrübesini çok yaşamak istiyordum. Bir nevi Ironman’lerin nirvanası diyebiliriz. Limitlerimi böyle zor bir parkurda görmek istediğim için bu yarışa katılma kararı aldım.
Yarıştan önce nasıl bir antrenman programı uyguladınız?
Türkiye’de olduğumuz dönemlerde hafta sonu bisiklet uzun antrenmanlarını yapabilmek için genelde trafiğin bir nebze az olduğu ve yol kalitesinin iyi olduğu, kendimizi daha güvende hissettiğimiz Kırklareli- Bulgaristan sınırı tarafında ya da Çanakkale Gelibolu’nda antrenman yapıyoruz. Yarıştan bir ay evvel karavanımızla Avrupa’da #tourdegüneys olarak adlandırdığımız dağ tırmanışlarına başladık. Haftada 25 saat antrenman yaptığımız, aynı zamanda karavanımızdan çalıştığımız verimli bir süreç oldu.
En çok zorlandığınız antrenman türü hangisiydi? Yüzme, bisiklet mi yoksa koşu mu?
Ironman yarışlarında genelde en zorlandığım bölüm koşu oluyor. Geçen sene yaşadığım ciddi sakatlık sonrası koşu hep en tedirgin olduğum yerdi.
Bu kış sezonunu kuvvetli bir şekilde geçirerek koşu performansımın iyileşmesini sağladık. Ancak halen en zorlandığım kısım olabilir.
Hava şartları da oldukça zorladı sporcuları sanırım. Öyle mi?
Çok zorladı, zaten yarışın bisiklet etabı zorluğundan dolayı çok meşhur, üstüne bir de hissedilen 39 derece sıcaklık olması koşu etabını çok kırıcı yaptı.
Ironman Fransa yarışını kazanan ilk Türk kadın atlet olmanın da gururunu yaşıyorsunuz. Kadınlar için oldukça ilham verici bir başarı. Neler söylemek istersiniz?
Bu spora başladığımda tanınmayan ve henüz bir dalda başarısı olmayan bir kişiydim. Ama bu yolculukta çok fazla kişiye dokunma ve ilham olma fırsatım oldu. “Kadınlar isterse” diye bir akım başlattık. Aslında ne kadar güçlü olduğumuzu her seferinde kendime ve çevreme gösterdim sanırım. Yalnız olsam da tüm parkurda halkın beni desteklemesi, finishten geçerken beni alkışlamaları ve Türk bayrağımızı dalgalandırabilmek çok gurur vericiydi. Eskiden bu anın hayalini kuramazdım, ancak inandığınız hedef doğrusunda ne olursa olsun emek verdiğinizde onun gerçekleştiğini görebilmek, o hedefe doğru durmadan çalışmak ve sonunda meyvesini alabilmek çok değerli. Bu bakımdan imkânsız diye bir şey yoktur demek istiyorum.
Bundan sonraki hedefleriniz neler?
Geçen sene Ironman Frankfurt Avrupa Şampiyonası’nda yaş kategorimde 1. olarak bu sene Hawaii’de yapılacak Ironman Dünya Şampiyonası’na katılmak hakkı kazanmıştım. Senenin ikinci hedef yarışı 11 Ekim’de Dünya Şampiyonası olacak.