JOHN MCENROE:
Nadal gibisini görmedim
John McEnroe, Fransa Açık öncesinde erkekler ve kadınlar klasmanındaki favorileri, toprak kortun evrimini ve Novak Djokovic’in geleceğini değerlendirdi: “Rafa gibi bir toprak oyuncusu bir daha gelmez. Onun yaptığını tekrar etmek neredeyse imkansız.”
Jannik Sinner, Alcaraz’a toprakta nasıl yetişebilir? Roland Garros’ta finalde karşılaşırlarsa, son dört maçını kaybetmiş olmasının psikolojik etkisi olur mu?
Jannik üç ay kortlardan uzaktı ama buna rağmen finale kadar geldi. Roma’da ilk seti kazanmalıydı, geçen yıl Fransa Açık’ta iki sete bir öndeydi. Çin’deki maçları da çok yakındı. Bu yüzden aralarındaki fark aslında çok küçük. Şu anda erkek tenisinde bu ikili arasındaki rekabet en üst seviyede. Bence Jannik’in oyununda temel bir değişiklik yapması gerekmiyor. Fiziksel olarak hazır olması yeterli.
Musetti sizce Roland Garros’ta iddialı olabilir mi?
Açıkçası Alcaraz ve Sinner açık ara önde. Djokovic faktörü de var. Ama eğer Alcaraz gibi bir oyuncu turnuvadan çekilirse, Musetti gibi isimler için büyük fırsat doğar. Eskiden sadece toprakta başarılıydı ama artık genel olarak daha komple bir oyuncu. Kazanması zor ama çeyrek veya yarı finale çıkarsa şaşırmam.
Djokovic’in yakın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
38 yaşında olmak, bu seviyede rekabet etmek için gerçekten büyük bir yük. Eğer Carlos ve Jannik en iyi oyunlarını sergilerse, Novak için bu isimleri geçmek çok zor olacak. Bana göre çim kort onun için en büyük fırsat. Artık sadece Grand Slam’lere odaklandığını düşünüyorum. Günlük turnuvalar artık onun için sadece hazırlık. Ama bu yıl pek kazanamadı, bu da ister istemez motivasyonu etkiler.
Kadınlar tarafında favoriniz kim?
Hâlâ Świątek. Evet, geçen yıldan bu yana kupa kaldırmadı ama toprak kortta hâlâ en tehlikeli oyuncu. Sabalenka ve Gauff gibi isimler elbette güçlü. Ama Iga, rakiplerinin zihninde korku yaratıyor. Ostapenko’ya karşı kötü bir geçmişi var ama genel olarak hâlâ en büyük tehdit.
Toprak kort, kariyerinizde sizin için nasıl bir zemindi?
Gençken en iyi sonuçlarımı toprakta alırdım. Ama sonra sert kortlar baskın hale geldi, ben de oyunumu oraya uyarladım. Kaygan zemin bana göre değildi. Agresif oyun stilimle çok uyuşmuyordu. Nadal ise hem savunmayı hem hücumu birlikte oynayabilen eşsiz bir oyuncu. Onun gibisini görmedim.
Nadal sonrası dönemde yeni bir “toprak kralı” çıkar mı?
Zor. Alcaraz ve Sinner çok iyi, ama Rafa gibi bir dominasyon bir daha yaşanmaz gibi geliyor bana. Borg sadece iki maç kaybetmişti Roland Garros’ta, en iyinin o olduğunu düşünüyorduk. Sonra Rafa geldi ve imkânsızı başardı. Alcaraz ve Sinner harika ama Rafa’nın yaptığını tekrar etmek neredeyse imkânsız.
Iga Świątek’in form düşüşünü neye bağlıyorsunuz?
Koç değişikliği, daha agresif oynama isteği, belki küçük sakatlıklar... Tüm bunlar etkili olabilir. Zihinsel olarak yüzde 98 hazır olmak bazen yeterli değil. Avustralya’da maç puanı kaçırdı. Şanssızdı da biraz. Ama bence hâlâ doğru yolda.
Sosyal medya 80’lerde olsaydı, kariyerinizi nasıl etkilerdi?
Açıkçası muhtemelen tutuklanırdım. Düşünmeden konuşan biriydim. O dönem sosyal medya olsaydı başım büyük belada olurdu. Şimdi ise bu mecralardan uzak durmak bana daha iyi geliyor. Eskisi kadar fevri değilim gerçi, bağırıp çağırmadan önce nefes alıp içimden saymayı öğrendim, bu da bir şeydir yani.
Andy Murray koçluk yapmalı mı sizce?
Bu Andy’ye bağlı. Tenis zekası tartışılmaz. Koç olarak çok faydalı olur ama sürekli seyahat eder mi bilemem. Dört çocuğu var, küçükler. Bu yüzden tam zamanlı koçluk zor olur. İstediği her şeyi yapabilecek biri. Djokovic ile çalışması garipti, rakip sonuçta. Benim Connors’ı çalıştırmam gibi bir şey olurdu bu. Ama izlemesi keyifliydi.
Roland Garros için ‘sürpriz’ adayınız kim?
Casper Ruud iki kez final oynadı ama favori sayılır; bilmiyorum. Draper ya da Tommy Paul için her şey yolunda giderse belki. Ama favoriler dışında birinin kazanacağına çok inanmıyorum. Yine de bu sporda her şey mümkün.

BORIS BECKER:
Bu Geçiş Dönemi Çok Değerli
Fransa Açık öncesi konuştuğumuz Boris Becker ile Alcaraz’ın yükselişi, Djokovic’in koç değişikliği, Świątek’in baskı altındaki oyunu ve genç jenerasyonun ruh sağlığını değerlendirdik: “Teniste başarı artık sadece fiziksel değil, zihinsel dirençle de ilgili.”
Novak ve Andy Murray’nin koçluk ilişkisi sona erdi. Siz de Novak’la çalışmıştınız. Durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Açıkçası Roland Garros’tan bir hafta önce ayrılmaları beni gerçekten şaşırttı. Melbourne’deki performanslarını başarılı bulmuştum ve Andy’nin Novak’ın köşesinde olması bana umut vermişti. Özellikle Wimbledon yaklaşırken, Murray gibi turnuvayı bilen biri Novak için büyük avantaj olabilirdi. Neden böyle bir ayrılık yaşandı bilmiyorum ama zamanlaması oldukça tuhaf görünüyor. Umarım bu ayrılık Novak’ın performansını olumsuz etkilemez. Çünkü Novak her zaman zor anlarda ekstra bir şeyler üretmeyi başaran bir şampiyon. Ancak turnuva öncesi böyle bir değişiklik, ister istemez hazırlık sürecini etkileyebilir. Yeni koçuyla olan uyumu Roland Garros’ta test edilecek.
Carlos Alcaraz’ın Roma finalinde Sinner’a karşı aldığı galibiyet sizce ne kadar önemliydi?
Bu galibiyet Carlos için çok kritik bir anda geldi. Sakatlıklar ve Miami’deki hayal kırıklığından sonra böyle bir zaferle moral bulması gerekiyordu. Roma’daki zafer, onun özgüvenini yeniden inşa etmesini sağladı. Roland Garros öncesi böyle bir başarı, onun için psikolojik bir eşik oldu.
Iga Świątek uzun süredir kazanamıyor. Paris’te geri dönüş yapabilir mi?
Iga’nın üzerinde bu yıl ciddi bir baskı var. Şampiyon olarak Paris’e dönüyor ama bu sefer işler pek yolunda gitmedi. Toprak sezonu beklentilerin altında geçti ve bu durum özgüvenini etkiliyor olabilir. Yine de Paris onun evi sayılır; burada yeniden doğması sürpriz olmaz.
Alcaraz, Sinner ya da başka biri Nadal gibi toprak sezonunu domine edebilir mi?
Alcaraz şu ana kadar toprak sezonunda gösterdiği performansla gerçekten göz doldurdu. Monte Carlo’yu kazandı, Roma’da yine zirvedeydi ve Barcelona’da da sakatlanmasa büyük ihtimalle kazanacaktı. Rafa gibi bir efsaneyi birebir taklit etmek mümkün değil ama Alcaraz bu seviyeye en yakın isim. Farklı bir tarzı var ve bu da onu izlemeyi heyecan verici kılıyor.
Kariyerinize ‘yorumculuk’ titrini de eklediniz. Bu, oyuna bakışınız değişti mi?
Evet, artık oyunu farklı bir gözle izliyorum. Koçluk yaparken daha çok bire bir gelişime odaklanırsınız ama yorumculuk daha geniş bir perspektif gerektiriyor. Artık yalnızca teknik değil, psikolojik faktörleri de değerlendiriyorum. Bu rol bana daha fazla objektiflik ve analiz fırsatı tanıyor.
Bu yıl Roland Garros sadece favoriler arasında mı geçecek?
Büyük turnuvalarda her zaman bir sürpriz ihtimali vardır. Ama şu anki form durumlarına bakarsak Alcaraz ve Sabalenka öne çıkıyor. Yine de kura şansı, fiziksel durum ve günün ruh hali sonucu etkileyebilir. Bu nedenle dikkat çeken başka isimler de olabilir.
Uzun yıllar sadece onu izledik. Peki, siz Rafael Nadal’ı sahalarda ne kadar özlüyorsunuz?
Rafa’nın yokluğu teniste hissediliyor. Onun sahadaki varlığı, mücadelesi, enerjisi eşsizdi. Bence emeklilik zamanlamasını doğru yaptı ama yine de eksikliği büyük. Uzun yıllar o seviyede kalmak herkesin harcı değil.
Djokovic’in artık emekli olma zamanı geldi mi sizce?
Novak hâlâ fiziksel olarak güçlü ama yaş ilerliyor ve gerçekçi olmak gerekiyor. Sonsuza kadar sahalarda kalamayacak. Bence ne kadar daha devam edeceğini düşünmeye başlamıştır. Onu tanıyorum; doğru zamanı en iyi kendisi bilir.
Yeni jenerasyon hakkında ne düşünüyorsunuz?
Fonseca, Mensik, Andreyeva gibi genç oyuncular umut veriyor. Onlar henüz baskının ne demek olduğunu bilmiyorlar ve bu da onları tehlikeli kılıyor. Genç yaşta başarı, özgüven getirir ama zor anlar yaşadıklarında nasıl tepki vereceklerini göreceğiz. Bu geçiş dönemi tenis için çok değerli. Henüz kaybedecek bir şeyleri olmadığını düşündükleri için kortta çok cesur davranabiliyorlar. Ancak zamanla yaşanacak zorluklara nasıl adapte olacakları, asıl sınavları olacak.
Zorluklardan bahsetmişken, oyuncuların sıklıkla dile getirdiği zihinsel sorunlar ve stres hakkında ne düşünüyorsunuz?
Psikoloji ve zihinsel dayanıklılık teniste her zaman çok önemliydi. Ama Z kuşağında bu konu artık sadece sportif değil, toplumsal bir mesele haline geldi. 25-28 yaş aralığındaki pek çok genç, tenisçi olsun ya da olmasın, zihinsel sağlıkla mücadele ediyor. Tenis gibi bireysel bir sporda bu durum daha da hassaslaşıyor çünkü zihinsel netlik başarı için temel unsur haline geliyor.