Toronto Senfoni Orkestrası, Roy Thomson Hall'da Mahler'in Resurrection (Diriliş) Senfonisi için sahnedeki yerini aldı. Dinleyicileri bir sürpriz bekliyordu. Maestro, 78 yaşındaki ComputerTalk Technology'nin başkanı ve CEO'su Mandle Cheung idi. Cheung, çocukluk hayalini gerçekleştirmek için Toronto Senfonisi'ne tam 400 bin Dolar (Yaklaşık 16 milyon TL) ödedi! Cheung nedenini "Orkestranın önünde bir değnekle duran adamın büyüsünü görmüştüm. Kendi kendime, 'Neden ben de yapamayayım ki?' dedim" sözleriyle açıkladı.
Toronto Senfonisi yöneticileri, bazı müzisyenlerin itirazlarına rağmen bu teklifi kabul etti. Orkestra üyeleri, 102 yıllık köklü bir topluluğun podyumunu amatörlere açma fikrine sıcak bakmadı. Ancak dünyanın her yerinde olduğu gibi Toronto Senfonisi de artan maliyetlerle boğuşuyor. Orkestranın 24 milyon dolarlık yıllık bütçesinin yalnızca yüzde 38'i bilet satışlarından karşılanıyor. Geri kalanı bağışlar, hibeler ve diğer kaynaklardan sağlanıyor.
“ASLA RAZI OLMAZDIK”
Orkestranın sanat danışma komitesi başkanı ve kemancı Bridget Hunt, amatör bir şefle çalışmanın yükünün orkestraya kaldığını “Bunu başarmak bize düşüyordu” sözleriyle ifade etti. Çellist Lucia Ticho, “Bu tartışmalara dahil olsaydık, Mahler'e asla razı olmazdık” diyerek tepkilerini dile getirdi. Böyle çok fazla eleştiri gelince, Toronto Senfonisi'nin CEO'su Mark Williams, bu konserin orkestranın gelirlerini çeşitlendirme çabalarının bir parçası olduğunu söyledi. Cheung ise müzisyenlerin endişelerini anladığını söyledi, "Bu müzisyenler hayatları boyunca çok çalıştı. Sonra biri gelip size bir çek yazıyor ve sizi yönetmeye başlıyor." Ama kendini 10 prova yaparak hazırladığını ve kendini kanıtladığını da ekliyor. Cheung "Toronto'da şeflik yaptığıma göre, bu Amerikan orkestralarına, Avrupa orkestralarıyla çalışmak için bir referans olabilir" dedi.
Bu sponsor olmanın ötesinde, sanatın ve finansın kesiştiği noktada ilginç bir tartışma başlatıyor. Bir yanda sanatsal bütünlük ve profesyonellik, diğer yanda ise ayakta kalma mücadelesi veren kurumların arayışları... Peki, sanatın geleceği bu tür "ödemeli" deneyimlerle mi şekillenecek, yoksa profesyonel müzisyenlerin sanatsal değerlere olan bağlılığı ağır mı basacak?