Geçen haftalarda ‘Yerle Bir’ adlı yeni single’ınız yayımlandı. Duygusal ve müzikal çıkış noktası neydi?
Şarkı bir anlaşmazlığa tek bir pencereden bakmak yerine, farklı perspektifleri de kabul etmeye başladığım bir dönemde ortaya çıktı. O ana kadar sadece kendi hislerimden yola çıkarken, bu kez karşı tarafın varlığını, etkisini ve sorumluluğunu da görmeye başladım. Bu bakış açısının genişlemesi, hem duygusal hem de müzikal olarak şarkının gidişatını belirledi diyebilirim.
Yaratım sürecinde Barış Ergün’le birlikte çalıştık; şarkının duygusal yapısını oluşturmada çok özel bir alan açtı bana. Sonrasında Emre Malikler de sürece dahil oldu ve birlikte parçanın hem yapısal hem atmosferik zeminini daha da derinleştirdik. ‘Yerle Bir’ sadece bir kırılmanın değil, o kırılmanın içindeki içsel dönüşümün şarkısı aslında.
‘Gör Şu Halimi’ bu sene yayımlanan bir diğer tekli. Bu iki işin arasında nasıl bir iç yolculuk var?
‘Gör Şu Halimi’ insanı insandan koparan o derin kalp kırıklığının tam ortasında bir başına durmaya çalışan bir halin şarkısı. Daha çok içe dönük, kendi hüznüyle baş başa kalan bir anlatımı var. ‘Yerle Bir’ ise duygusal olarak daha farklı bir katmanda duruyor. Burada hissedilen hüznün içinde bir uyanış ve kırılmamıza sebep olan dinamiklerin de farkına varılan bir noktadayız. Yıllarca içindeki hüzne kendini teslim etmiş bir insan olarak, Yerle Bir’in durumları geniş bir yerden alış biçimini daha kuvvetli buluyorum. Zihin yapımın, duygularımın değişip dönüştüğü bu noktada da kendimi daha kuvvetli hissediyorum.
Sound olarak geçmiş işleri ile bu yeni parçalar arasında değişim gözlemleniyor mu?
Bu EP’deki şarkılar, duygularımdan kaçmamayı öğrendiğim bir eşikte ortaya çıktı. Eskiden duygunun ağırlığını yumuşatmak için, müzikal yapıda gitar riffleriyle, synth melodileriyle bir denge kurardık. Şu an bu EP’deki anlatımın duyguyu taşıma şekli daha cesur, bu da müziğe daha köşeli, daha sivri ve darmaduman bir tavır olarak yansıyor.
Yeni şarkıların prodüksiyon sürecinde sana en çok ilham veren işbirlikleri ya da müzisyenler kimler oldu?
Prodüksiyon sürecinde Barış Ergün ve Emre Malikler’le çalışmak, başlı başına büyük bir ilham kaynağıydı benim için. Sevgili Mabel Matiz, fikirleri, önerileriyle en başından beri sürecin içindeydi. Onun yaklaşımı bana büyük ışıltı oldu gerçekten.
Back In Town Festival 2025’te sahne alacaksın. Festival programında Roisin Murphy, Sega Bodega gibi elektronik/art-pop isimlerle bir aradasın. Bu karışım seni heyecanlandırıyor mu? Festival atmosferi için özel planların var mı?
Hâlâ böyle bir festivalin açılışını yapacağıma inanamıyorum, gerçekten çok heyecanlıyım. Roisin Murphy, Sega Bodega gibi uzun zamandır hayranlıkla takip ettiğim isimlerle aynı festivalde yer almak benim için büyük bir heyecan kaynağı. Duygusu ve enerjisi yüksek bir sahne hazırlıyoruz. Festival ruhunu taşıyan ama kendi iç dünyamızı da yansıtan özel bir set olacak. O gün, hepimizin aklında kalacak bir anıya dönüşsün istiyorum, bence kesin torunlarıma da anlatırım.
Dinleyiciye festival ortamında aktarmak istediğin ruh hali nedir? Sahneye çıkmadan önce seni motive eden düşünceler neler olur?
Bence festivale gelen insanlar, gündelik hayatta bastırmak zorunda kaldıkları o yüklü enerjiyi dışa vurmak, özgürleşmek ve bir nevi “bir” olmak için oradalar. Kalabalığın içinde kaybolma ve kimliksizleşme hissi aslında çok özgürleştirici bir şey. Sahnede aktarmak istediğim ruh hali de tam olarak bu: Her karanlığın içinde bir zıpırlık, bir oyun alanı olduğunu hatırlamak.
Sahneye çıkmadan önce ekiple küçük bir ritüelimiz var: her performans öncesi birbirimize “Bu gerçeklik, en güvenli ve en güzel gerçekliğimiz” deriz. Umuyorum ki o enerjiyi izleyiciye de geçirebiliriz.
Son yıllarda müzik dünyasında teknolojik dönüşümler, dijital platformlar ve simültane canlı yayınlar yaygınlaştı. Yeni single’larını çıkarmak ve festivallerde performans sergilemek bu değişimden nasıl etkilendi?
Teknolojinin sunduğu imkânlar, müziği daha ulaşılabilir kılarken aynı zamanda yeni ifade alanları da açıyor. Şarkılar sadece ses yoluyla değil; görselle, video ile hatta bazen interaktif yollarla da anlatım bulabiliyor. Bilemiyorum, hem dünya hem de kendi zamanımı yakalayabildiğimi düşünüyorum. Şanslı hissediyorum.
Festival öncesinde ‘Kaçak Elektrik’ EP’si yayınlanıyor, bu enerjiyi devam ettirecek bir üretim süreci planlıyor musun?
Açıkçası bu EP yeni bir era'nın başlangıcı, o yüzden planlıyorum tabii ki.