Bienal hazırlıklarının sürdüğü günlerde, Bor Sanat’ın MAYA sergisinin açılışı için 28 saatliğine Mardin’i ziyaret ettik.
Genç sanatçıları desteklemek amacıyla Bor Holding tarafından iki yıl önce hayata geçirilen Bor Sanat ile 6. Mardin Bienali sırasında tanışmıştım. Bienalin ‘Invited/Davet Edilen’ bölümünde küratörlüğünü Ebru Nalan Sülün’ün üstlendiği ‘Müşterek’ sergisi, Mardinli sanatçıların Exit Kolektif’ın sanat alanında açılmıştı.
MAYA sergisi de avlusuyla, geniş terasıyla ve hemen giriş katında mağaraya benzer odacıklarıyla tipik bir Mardin konağı olan aynı mekanda.
MAYA sergisinin çıkış noktası şöyle:
Bor Sanat ve Mehmet Çimen’in öncülüğünde kurulan Exit Kolektif, geçen ağustos ayında Mardin’de yaşayan, üreten sanatçılara yönelik bir açık çağrı yapıyor. Çağrı ile sanatçılar, Bor Sanat ve Exit Kolektif iş birliğinde gerçekleştirilecek ‘Konuk Sanatçı Programı’na davet ediliyor. Programa katılmak isteyen 28 Mardinli sanatçı arasından dördü seçiliyor.
Konuk Sanatçı Programı’nın amacı Mardin’de yaşayan sanatçılarla ulusal/uluslararası deneyimli sanatçıların kolektif bir yaklaşımla çağdaş sanat üretimleri gerçekleştirmelerine alan açmak ve üretimlerini desteklemek.
Yani Türkiye’nin önde gelen usta sanatçıları Mardinli sanatçılara mentörlük yapacak.
Sanat eleştirmeni Beral Madra, aynı zamanda Bor Sanat’ın sanat danışmanı olan Ebru Nalan Sülün ve Bor Sanat Genel Koordinatörü Missem Canmutlu’nun yer aldığı danışma kurulu tarafından değerlendirilen başvurular arasından Mehmet Akan, Sidar Alışık, Ayşe Ceren Solmaz ve Rıdvan Aşar programın ilk katılımcıları olarak seçiliyor.
Mardin’de üretim yapan bu dört sanatçıya eşlik edecek deneyimli sanatçılar yani mentörler ise Ahmet Öktem, Fulya Çetin, Serhat Kiraz ve Handan Börüteçene...
BOR SANAT’IN MARDİN’E DESTEĞİ DEVAM
MAYA sergisi, ‘Konuk Sanatçı’ programının, sonbahar ve bahar dönemlerinde, her biri birer aylık süre zarfında buluşan sanatçıların ortak üretimlerinden oluşuyor.
Ahmet Öktem-Mehmet Akan, Fulya Çetin- Sidar Alışık, Serhat Kiraz-Ceren Solmaz, Handan Börüteçene- Rıdvan Aşar eşleşmesinin eserleri eski Mardin konağının odalarına çok güzel uyum sağlamış.
Eserleri gezmeden önce avluda yapılan açılış konuşmasında Bor Sanat Genel Koordinatörü Missem Canmutlu önümüzdeki yıl konuk sanatçı programının devam edeceği müjdesini veriyor. Yani Bor Sanat’ın Mardinli genç sanatçılara desteği büyüyerek devam edecek.
Ebru Nalan Sülün ise sanatçıların mentörlüğünün nasıl hayata geçtiğini anlatıyor:
“Sanat tarihçisi olarak Türkiye’de özellikle 70’lerden sonra bireyselleşmenin arttığını fark ettim. Günümüzde de kolektifler var ama genç sanatçılar kolektifleri var. Mentor sanatçılar üstlerine almasınlar, tecrübeden, yaşanmışlıktan, farklı üretim pratiklerinden söz ediyorum. Söz ettiğim deneyimli sanatçılar genç sanatçılarla fazla yan yana gelmiyorlar. Konuyu Beral Madra ile Missem Hanım’a açtım. Farklı iki jenerasyonu yan yana getirip, birlikte vakit geçirmelerini sağlayalım dedik.”
Gerçekten Mardin’deki bu konakta bir araya gelerek, burada yaşayan, düşünen, saatlerce sohbet eden, mentörlerle Mardinli genç sanatçıların karşılıklı etkileşimle ortaya çıkardığı eserler son derece değerli.
MAYA adının nasıl ortaya çıktığını ise şöyle özetliyor Ebru Nalan Sülün: “Bor Sanat’ın Mardin ile ilişkisi, Serhat Bey, Ahmet Bey, Handan Hanım’ın ve Fulya Çetin’in genç sanatçılarla ilişkileri, bunların mayalanması ve cevherin ortaya çıkması. Buradan hareketle serginin adı MAYA.”
Serginin hazırlık sürecini Mehmet Çimen’in hazırladığı dört dönemin dört videosunda izlemek mümkün.
ORTAK BİR DİLDE BULUŞMAK
Hepsi kendi alanlarında başarılı, sergilere katılmış Mardinli genç sanatçılar mentörleriyle nasıl çalıştılar?
İstanbul, Çanakkale, Olimpos arasında yaşayan, İlhan Sayın ile birlikte son sergisi ‘Bir Arada’ 4 Ocak 2026 tarihine kadar Yapı Kredi Galeride devam edecek Fulya Çetin’in konuşması, usta-genç sanatçı eşleşmesinin nasıl yol aldığını pek güzel anlatıyor:
“Beraber üretmek ve düşünmek, insanlar arasında çok sıkı bağlar kurduruyor. Sidar ile de öyle oldu. Ben Sidar'ı anlamak zorundaydım, Sidar da beni anlamak zorundaydı. Ve biz ortak bir dil kurmak zorundaydık. Mesele, onun benim sanat pratiğimi öğrenerek yol alması değildi elbette. Sidar ne yapıyor? Neler yapmış şimdiye kadar? Ne ilgisini çekiyor? Nasıl bakıyor buraya? Ben nasıl bakıyorum? Biz günlerce dolaştık. Yemek yedik, dolaştık. Evet, üretim yapmadık. Sadece dolaştık. Gerçekten sohbet ettik. Sidar çok güzel not tutuyordu. Ben çok dağınığımdır. O çok toparlayıcıydı. Birbirimizle tamamladık.”
Son dönemlerde bitkilerle çalışan Fulya Çetin, Mardin’de aradığını bulmayınca antik Dara şehrinde bir zeytin ağacı bulmuş. Sanatçının zeytin ağacı ipek bir panonun üzerinde. Mimar olan Sidar Alışık şehre bakan bir sanatçı. Onun ipek panosunda ilk bakışta Mardin olduğu anlaşılan bir şehir var.
MAYA Sergisi’nin girişindeki panolar ve diğer sanatçıların işleri eşleşmelerin ortak bir dilde buluştuklarını gösteriyor.

ŞEHİR BİENALE HAZIRLANIRKEN
‘Mardin dört mevsim sanat’ başlığı şehrin sanat dinamiğinin özeti aslında.
MAYA sergisinin açılışına gelenler arasında Mardinli sanatçılar Bawer, bir süreden beri çocuklara fotoğrafçılık atölyesi düzenleyen Amar Kılıç, 7. Mardin Bienali’nin küratörü Çelenk Bafra, Döne Otyam ile birlikte bienalin eş direktörü Hakan Irmak ve Ordulu sanatçı Alper Aydın da var.
Çelenk Bafra, Yılmaz ve Aydın yeni bienal mekanlarının arayışı içinde Mardin’de bir araya gelmiş. Anladığım kadarıyla 7. Mardin Bienali şehrin dışına taşarak, antik Dara şehrine, Kızıltepe’ye kadar uzanacak.
Ekip Kızıltepe’de bienal mekanı olacak eski tarihi bir hamamı ortaya çıkartmış.
Öte yandan Hakan Irmak’ın kurucusu olduğu Arura Galeri’de muazzam Canan sergisini kaçırmadık.
Canan’ın mekana özel yaptığı kırmızı pullu Şahmeran ve uzun dilli ejderhasının dışında olan eserleri ya Art Sümer’deki sergisinden ya da geçmiş yıllardaki Mardin Bienali’nde yer alanlar arasında.
Atölyesini ziyaret ettiğimiz görsel sanatçı Amar Kılıç’ın yüzleri dövmeli Mardinli kadınlar serisi duvarlarda.
İstanbul’da C.A.M Galeri ile çalışan Amar Kılıç’ın dikkat çektiği nokta Mardinli sanatçılar için önemli. Giderek artan sayıda sanatçı, şehirde fırtına gibi esen dönüşüm nedeniyle atölyelerinden ayrılmak zorunda kalmış. Amar Kılıç’ın kendisi de atölyesi nedeniyle tedirgin.
Gerçekten 6. Mardin Bienali’nde sanat alanı olarak ziyaret ettiğimiz iki mekan -ki bir tanesinde Fatoş İrwen’ın sergisi vardı- lokanta olmuş.
Mardin’de mantar gibi çoğalan otellerin, lokantaların kurbanları sanatçılar. Turizm iyi güzel de sanatçıların nefes borularını kesmek bienal nedeniyle adı sanatla özdeşleşmiş şehre iyi gelmeyecek kuşkusuz.