‘Son Yalancı’ ile başlayalım. Sony Music etiketiyle raflarda yer alan şarkıyla buluşmanız nasıl oldu?
Şarkıyla buluşmam aslında pandemi zamanıydı. Seçkin bana parçayı gönderdi. Daha doğrusu parçanın belirli bölümlerini gönderdi. İlk dinleyişte çok sevdim ve bu şarkıyı ben söylemeliyim diye düşündüm. Üzerine düşündük, kafa yorduk. En iyi olduğunu düşündüğümüz bölümlerde karar kılıp Burak Bedirli’ye ulaştık.
Nedir hikayesi parçanın?
Şarkının hikâyesi hayal kırıklığı. aynı zamanda sıkışmışlık hissi. O çaresizlik ve melankoliyle örülmüş, sürekli çıkış noktasına varan yollar…
Peki, genellikle üretim süreçlerinde nasıl bir ruh haline bürünüyor Emre Aydın?
Üretim sürecinde eğer çok şanslıysam, ilhamla başlıyor süreç. Kenara köşeye not almaya başlıyorum. Daha sonra teknik tarafına başlamanız gerekiyor. Burada ince ince bütün detaylarla ilgilenmeye başlıyorum. Dolayısıyla bir şarkının yazımının ne kadar süreceği çok belli olmuyor. Bazı şarkılar çok kolay yazdırıyor kendisini. Bazıları, ’beni bitirmelisin’ diye bağırıyor ama size herhangi bir yol göstermiyor. Standart bir ruh hali var diyemem. Çok neşeliyken de hüzünlü bir şey yazabiliyorum. Hüzünlüyken hiçbir şey yazamayabiliyorum. Aslında bir değişkenlik söz konusu.
Yeni şarkınızın klibinde bir yorum özellikle dikkatimi çekti. “Emre Aydın hiç değişmeyen bir cevher” yazmış bir dinleyen. Yıllardır bu çizgiyi hiç bozmamanızın sırrı nedir?
Çok teşekkür ederim. Hem yorum yazan arkadaşa hem size. Beğendiğim müzikal öğeleri ve temaları kullanmaya çalışıyorum. İyi bir sonuç çıkarmak dışında başka bir motivasyonum yok. Bu, müziğe başladığım ilk günden beri böyle. Dolayısıyla burada bir samimiyetten söz etmek yanlış olmaz sanırım. Ortaya çıkan sonuç iyi olsun diye uğraştığım ve ne kadar gerekiyorsa o kadar uğraştığım için, yıllar içerisinde oluşturduğum çizgi de kendisini koruyabiliyor diyebilirim.
Sanırım bu yorumun bir ucu da dinleyicinin geçmiş dönem arayışına ve yaşanan kabuk değişimlerine dayanıyor. Ne dersiniz, müzik sektöründe de bir geçmişe özlem var mı?
Hayatın her alanında bence geçmişe özlemden bahsetmek mümkün. Kabuk değişimi gayet doğal ve hatta gerekli. Bununla birlikte müzikle başlamaya, müzikle ilgilenmeye, profesyonel müzik hayatıma başladığım ilk günden itibaren insanların geçmişe özlem duyduğuna hep şahit oldum. Bu bizim türümüzün bir özelliği, davranış bilimiyle ilgilenen insanlar için gayet tanıdık bir konu başlığı. Son derece doğal buluyorum.

Son dönemin parçalarına baktığınızda insanların pop rock’tan uzaklaştığını düşünüyor musunuz?
Arabesk rap ve pop müzik, dönemin popüler kategorileri olsa da insanların pop rock’tan uzaklaştığını söylemek çok doğru olmayabilir. Son yıllar itibariyle bütün müzik festivalleri pop rock tabanlı ve her sene onlarca festivalde binlerce insanla buluşuyoruz. Türkiye’de pop rock dinleyicisi hem çok kalabalık hem de çok sadık.
Bir röportajınızda “Müzik yapmaya çalışmak insanı mutsuz eden bir şey” diyorsunuz. Biraz daha açar mısınız bunu?
Müzik eğlence sektörüne dahil olduğu için yoğun gündemden, özellikle de o gündem olumsuzsa ciddi oranda etkilenebiliyor. Belki ona istinaden söylemişimdir.
‘Müzikten uzaklaşacak mı’ acaba diye kendi kendime endişelendirmişti bu cümleniz beni…
Müzikten uzaklaşmak gibi bir planım yok. Ama günün birinde seyahat sayısını azaltabilmek isterim, eğer şartlar elverirse. Daha az konser yapabilme imkânım olursa, daha büyük prodüksiyonlarla seyirciyle buluşmayı düşünebilirim. Müzik, her ne kadar bir yanıyla profesyonellik ve disiplin gerektiren bir alan olsa da bir tarafıyla da amatör yanınızı yakalayan ve hobi olmaktan asla çıkamayan bir öğe. Dolayısıyla müzik, bırakılabilen bir şey değil bence.
Slow parçalar yerine hareketli bir albüm kaydetmeyi hiç düşündünüz mü?
Düşünmedim çünkü aslında bir albüme başlamadan önce şarkının temposuna karar vermiyorum. Önceliğim ve aslında üzerine düşündüğüm tek konu iyi bir şarkı olması. Orta tempo, hatta yüksek tempo diyebileceğim şarkılar da var albümlerde ama öne çıkan şarkılar, daha doğrusu kalıcı olan şarkılar diyeyim genelde daha orta tempo ve yavaş şarkılar oluyor. Ben de o tip şarkıları seviyorum. Tempo üzerinde herhangi bir ön tasarımım olmuyor. Dediğim gibi konsepti sağlam, iyi şarkılar yazmaya gayret ediyorum.
Son Yalancı’nın çalışma süreci bir yıl kadar sürmüş. Peki, şu sıralar üzerinde yoğunlaştığınız, ilerleyen dönemde sevenlerinizle buluşturmaya hazırlandığınız bir parça var mı?
Son Yalancı'dan önce bitirdiğim bir şarkı var, ismi 'Geri Dönme'. Bitirdikten sonra şarkıya çok hoşuma giden bir bölüm daha yazdım. Tekrar kaydedip kaydetmeme konusunda kararsızım. Mevcut hâlini de çok beğeniyorum. Zannediyorum sonbaharda dinleyiciyle buluşturabiliriz.