Geride bıraktığımız 2024–2025 sezonunda Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nun daimi şefliğini üstlenen Nil Vendetti’yi ilk kez 2019 yılında, Bodrum Müzik Festivali’nde tanıdım. Festivalin açılış konserinde Fazıl Say’a eşlik eden Perugia doğumlu genç şeften o denli etkilenmiştim ki, ‘Bodrum Müzik Festivali’nin yıldızı: 24 yaşındaki Nil Vendetti’ başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazıda Fazıl Say’ın “Vendetti, yüzyılın en iyi şeflerinden biri olacak” sözlerine de yer vermiştim.
Aradan altı yıl geçti. Şimdi, İstanbul’da CRR’nin kulisindeyim. Az önce Nil Vendetti’nin prova anlarını izledim. Her bir hücresinden taşan yaşam sevincinden, İtalyan aksanıyla konuştuğu Türkçesinden, her bir müzisyene adıyla hitap etmesinden, en çok da orkestraya hakimiyetinden bir kez daha etkilendim. İtalyan bir baba ile Türk bir annenin kızı olan genç şefe merak ettiklerimi sordum…
Sevgili Nil, orkestra şefi olmaya nasıl karar verdiniz?
Aslında karar vermedim, şakayla başladı şefliğim. Ben çello çalıyorum. Çaldığım orkestrada arkadaşlarım “Nil, hadi bugün orkestrayı sen yönet” deyince kendimi sahnede buldum. Tabii kötü bir şakaydı çünkü niyetleri benle dalga geçmekti. Ancak orkestranın gerçek şefi beni dinleyince “Nil sen neden orkestra şefliği eğitimi almıyorsun? Aquila şeflik eğitimi veren bir konservatuar var, oraya git” dedi. Aklımda hiç yoktu ama gittim. Bir yıl sonra şeflik sınavını başarıyla geçtim. Baktım konserler, turlar başladı. Bir süre sonra beni çellist olarak değil, orkestra şefi olarak görmek istediklerini söylediler. O zaman bu mesleği daha iyi öğrenmeye karar verdim ve Zürih’e beş yıllık eğitim almaya gittim, iki master derecesi aldım.
Bugün seçtiğiniz kariyer sizi mutlu ediyor mu? Orkestra şefi olmanın en fazla neyini seviyorsunuz?
Şeflik kariyerimden çok mutluyum. Her gün hayatımda yeni bir şey var, çok eğleniyorum. Şef olduğunda daha fazla çalışman gerek. Dolayısıyla müziği daha iyi anlıyorsun, özünü kavrıyorsun. Müziğin yüreğine iniyorsun. Öte yandan insanları çok seven biriyim. Müzisyenlerle izleyiciler arasında iletişimi sağlamak bana mutluluk veriyor. Ayrıca farklı ülkelerde çıktığım turnelerde oranın insanlarını gözlemlemek, onlarla ilişki kurmak, hikâyelerini dinlemek ayrı bir mutluluk. Müzik sayesinde farklı kültürleri öğreniyorum, çok seviyorum bunu.
ORKESTRANIN İÇİ YETENEK DOLU
Ama zaten siz iki farklı kültürün meyvesisiniz. Baba İtalyan, anne Türk. Hem İtalya hem Türkiye’de bağlarınız var…
Ama dünyada 192 ülke, bu sayıdan daha fazla kültür var. Farklı olmak o kadar güzel ki… Müzikle öğrendim bunu. Hayatım renklendi diyebilirim. Müzik sana hayata değişik perspektiflerden bakmayı öğretiyor. Güzelliklere daha duyarlı oluyorsun. Besteciler de farklı kültürlerden zaten, size bambaşka kapılar açıyorlar.
Orkestrayı yönetirken sizin için müzisyenlerle kurduğunuz bağ mı önemli, yoksa teknik mi?
Bana kalırsa her şey yüzde yüz tam olmalı. Teknik de önemli orkestra elemanlarını iyi tanıman da. Bestecinin parçayı neden yazdığını, hikâyesini de iyi bilmen gerekiyor. Diyelim her şey yüzde yüz yerli yerinde ama sen olumsuz bir kişiliğe sahipsin! O zaman da yürümez çünkü iyi ilişkiler, karşındaki insanı iyi tanımak, anlamak da gerekli. Psikolog da olacaksın yani. Aslında yaptığım CEO’luk gibi bir iş. Orkestra yönetmek için her şeyi bilmek zorundasın ve en tepeden başlayamazsın. Çelloyu da piyanoyu da bileceksin. Diğer müzik aletlerini de. Öte yandan sahnede olmak sadece orkestrayı yönetmek değil. Işıkçı kim? Nota sehpasını kim yerleştiriyor? Güvenlikçi kim? Hepsini tanıman, iyi ilişki kurman, isimleriyle hitap etmen gerekli. Ben dünyanın en iyi şefi olsam da ekibimi tanımazsam konser iyi olmaz. Öte yandan orkestra yetenek dolu. Bir CEO ekibindeki yetenekleri nasıl ortaya çıkartırsa benim de görevim bu yetenekleri ortaya çıkarıp parlatmak.
DÜNYADA KADIN ŞEF ORANI ARTIYOR
Fazıl Say ile birlikte çaldığınız Bodrum konserinden sonra kadın şef rakamlarına bakmıştım. Dünyadaki oran 2019 yılında yüzde 4.4 idi. Şimdi buraya gelirken baktım 2020’de bu oran yüzde 11 olmuş. Demek ki kadın orkestra şefliği kadınlara giderek daha cazip geliyor. Bu oran nasıl daha da yükselebilir sizce?
Biliyor musunuz ilk orkestra şefi 17. yüzyılda yaşayan İtalyan besteci ve kemancı Jean-Baptiste Lully. Demek ki kadın şefler 3 yüzyıl geriden geliyorlar. Yavaş ilerliyor ama artacak. Biliyorum çünkü bir kere beni buraya genç müzik öğrencileri izlemeye geliyor, provalarda bile görüyorum onları. Tabii gençler bu pozisyona gelinceye kadar 10 yıl geçecek.
Gençlere rol model oluyorsunuz diyebilir miyiz?
Bence oluyorum. Çünkü Instagram üzerinden anneleri bana zaman zaman şöyle yazıyor: “Kızım sizi gördü. Sekiz yaşında şef olmak istiyor.” Beni görünce küçük kızlar ‘demek orkestra şefliği diye bir kariyer var’ diye düşünüyorlar. Eskiden kafalarında böyle bir şey yoktu. Bu sadece Türkiye’ye özgü bir durum değil. İtalya’da da kadın şef oranı hayli düşük. Belki beş tane sayabilirim.
Şunu sormak istiyorum. Erkek orkestra şefi ile kadın orkestra şefi arasında bir fark var mı?
Sıfır. Hiç yok. Müzikte cinsiyet yok, nasıl olabilir ki? En önemli kriter işini iyi yapman. Ama böyle bir fark var: Ben herhangi bir ülkede erkekten 10 kat daha iyi işimi yapsam da erkekle eşit sayılıyorum. Diyelim ki erkek 100 yıldızlı bir iş yaptı ben 110 yıldızlı yaptım. Ama yine 100 gibi sayılıyorum. Ben 100 yapsam 90 sayılıyor.
Sanırım her meslekte kadının durumu böyle. Örneğin gazetecilikte erkekten çok daha fazla çalışsan aynı seviyeye gelemiyorsun. Tabii ücret konusunda da aynı şey söz konusu. Ücret konusunu tam bilmiyorum ama bence müzik dünyasında da böyle bir fark olabilir. Müzik dünyasında bu konular çok özeldir.
CEMAL REŞİT REY’DE BİLET REKORU
Cemal Reşit Rey’de bu sezon nasıl geçti?
Bu yıl CRR bilet satış rekoru kırdı. 51 bin dinleyiciyi ağırladı. 864 koltuk kapasiteli CRR’nin tarihinde ilk kez koltuk doluluk ortalaması bu sezon 700’e ulaştı. Herkes çok mutlu. Orkestra da, tabii ben de öyle. Çünkü elimden gelen en iyi işi çıkartmaya çalışıyorum. Tüm ekibin desteğiyle zor programlarda dahi çok güzel çaldık. Burada sanki bir aile buldum. Herkes bana kucak açtı, destek verdi. Bunun için herkese teşekkür ediyorum.
Peki, dünyada yönetmek istediğiniz bir orkestra var mı? Gelecek için mesleğinizle ilgili hayaliniz var mı?
Aslında bu soruyu çok sevmiyorum çünkü her orkestra benim için çok değerli. Hangi orkestra diye hiç bakmıyorum çünkü hangi orkestrayı yönetirseniz yönetin ortada bir sihir var.
Hayal meselesine gelirsem ben hayalimi zaten her gün yaşıyorum. Çok şanslı bir insanım. Sevgi dolu bir ailede büyüdüm ve ailemin desteği hep arkamda. Ailem benimle dünyayı dolaşıyor, her konserime geliyorlar. Annem, babam, kardeşim, anneannem benimle her yere geliyorlar. İstanbul, Eskişehir, Paris, Stockholm, Tokyo. Her hafta dünyanın bir yerinde müzik yapıyorum. Hayalimi yaşıyorum, hiç bitmesin.