Volkswagen’in ‘Rocstar’ olarak tanımladığı ve bugüne kadar iki milyondan fazla satış adedine ulaşarak markanın yüzünü güldüren T-Roc, yeni nesliyle birlikte sadece boyutlarını değil, karakterini de bir üst segmente taşıyor. VW Grubu’nun Portekiz’deki AutoEurope tesislerinde banttan inen yeni model, ID ailesinin fütüristtik çizgilerini daha ferah bir iç mekan ve güncellenmiş bir platformla harmanlarken, sürüş karakterinde de belirgin bir olgunlaşma sürecine girmiş görünüyor.
Portekiz yollarında gerçekleştirdiğimiz ilk sürüşte, kaputun altındaki 1.5 litrelik eTSI ünitenin sunduğu verimlilikten, adaptif suspansiyonun yol tutuşa etkilerine kadar aracın tüm detaylarını inceleme fırsatı bulduk.
Test sürüşümüze bu VW modelinde ilk kez kullanılan 1.5 litrelik turbo benzinli motorun 116 beygir güç ve 220 Nm tork üreten giriş seviyesi versiyonuyla başladık. Ön tekerleklere gücü aktaran bu ünite, rijit marş jeneratörüne sahip 48 voltluk mild-hybrid sistemiyle +14 kW ve +56 Nm ekstra kuvvet ile destekleniyor. Bagaj kapağındaki TSI logosunun önündeki ‘e’takısı, evo2 nesli bu dört silindirli motorun ‘yelken modu’ özelliğine atıfta bulunuyor. ACTplus sistemi sayesinde, motor düşük ve orta yüklerde 0,5 litreye varan ekonomiyle çalışırken dört silindirden ikisini kapatarak yakıt beslemesini kesiyor. Bu teknoloji yeni olmasa da, sürüş tarzına bağlı olarak 100 kilometrede yarım litreye varan yakıt tasarrufu vaadi oldukça iddialı. İlk izlenimlerimize göre bu motor, sakin mizaçlı yapısıyla gündelik şehir içi kullanım senaryoları için fazlasıyla yeterli, ancak performans beklentisi yüksek sürücüler için asıl adresin bu olmadığı da aşikar.
Daha dinamik bir sürüş karakteri arayanlar ve bütçesi elverenler için ise, asıl uzun mesafede kullandığımız 150 beygir gücündeki versiyon devreye giriyor. Tecrübelerimiz ve satış istatistikleri, T-Roc müşterisinin ibresinin de, bu motordan yana olduğunu gösteriyor, ki Türkiye’deki satışları da bu versiyon ile başlayacak… Kağıt üzerinde iki motor arasında sadece 34 beygirlik bir fark varmış gibi görünse de, direksiyon başına geçtiğinizde bu farkın yola yansıması çok daha dramatik. 100 km/h hıza ulaşma süresindeki 10.6 saniye yerine 8.9 saniye yaklaşık iki saniyelik iyileşme ve 212 km/h’lik maksimum hız, aracın otoban hızlarında çok daha oturaklı hissettirmesini sağlıyor. 7-ileri DSG şanzıman ise her iki güç seviyesinde de VW mühendisliğinin imza niteliğindeki pürüzsüzlüğüyle çalışıyor; vites geçişleri hızlı, kararlı ve neredeyse hissedilmez düzeyde.

RAFİNE BİR ‘CRUISER’
Sürüş dinamikleri açısından yeni T-Roc’un en büyük kozu, ağabeyleri Tiguan ve Passat’tan miras aldığı DCC adaptif suspansiyon sistemi… Sürüş modları arasında geçiş yaptığınızda aracın karakterindeki değişimi net bir şekilde hissedebiliyorsunuz. ‘Comfort’ modunda, yol üzerindeki kötü sürprizleri ve asfalt kusurlarını etkileyici bir yumuşaklıkla filtreliyor. Artık çok daha lineer, sakin ve sürücüyü yormayan bir direksiyon sistemi üzerindeki mikro titreşimler ve eski neslin zaman zaman sert bulunan tepkileri de törpülenmiş. ‘Sport’ modunda, gövde salınımı kontrol altında olsa da, viraj içlerinde beklenen o keskin ve direkt tepkiyi tam olarak hissedilmediği için, dinamik sürüş tutkunlarının tam anlamıyla tatmin olamayacaklarını tahmin ediyoruz… Fakat, ses yalıtımındaki iyileştirmeler ve büyük jantlara rağmen kabine sızmayan lastik gürültüsüyle T-Roc, uzun yolculuklar için stresten uzak, eski segmentinin çok üstünde, son derece rafine bir ‘cruiser’ kimliğine bürünmüş.
Kabin içine baktığımızda ise, VW’nin malzeme kalitesi konusundaki özeleştirisinin somut sonuçlarıyla karşılaşıyoruz. Makyaj öncesi ilk T-Roc’ta çok fazla sert plastik olduğunu hatırlarken, şimdi yeni modelin yaşam alanı kalite algısı açısından sınıf atladığını görüyoruz. Torpido gözü, kapı panelleri ve temas noktalarında kullanılan yumuşak köpük dolgulu malzemeler, kumaş kaplamalarla desteklenerek premium bir atmosfer yaratılmış. Ergonomik açıdan da radikal değişiklikler söz konusu; vites kolu orta konsoldan direksiyon kolonuna taşınmış, silecek kontrolleri ise sinyal koluna entegre edilmiş. İlk başta yadırgadığımız bu yeni düzene kısa sürede alışıp, kullanım kolaylığının keyfini çıkarıyoruz.
Bu arada kullanıcı geri bildirimleri nihayet dikkate alınmış ve direksiyon üstü kapasitif dokunmatik tuşlardan vazgeçilerek, çok daha kullanışlı olan fiziksel tuşlara geri dönülmüş. Black Panel özellikli 12.9 inçlik merkezi ekran, MIB4 altyapısıyla hızlı ve akıcı çalışırken, kişiselleştirilebilir ‘Top Bar’ menüsü sayesinde sürücü asistan sistemlerine veya favori fonksiyonlara hızlı erişiliyor.
T-Roc’un büyümesi sadece dış tasarımda değil, kabin içinde de ferahlık hissiyle kendini gösteriyor. 4.37 metrelik uzunluğuyla selefini 122 mm geride bırakan yeni T-Roc, aks mesafesindeki 28 mm’lik artışı özellikle arka koltuk diz mesafesinde gösteriyor. Eski nesilde uzun boylu yolcular için klostrofobik olabilen arka bölüm, artık yetişkinlerin de rahatça seyahat edebileceği bir alana dönüşmüş. Bagaj hacminin 20 litre artarak 465 litreye ulaşması ve kapı açma kollarının ergonomik olarak daha doğru bir konuma taşınması gibi detaylar, aracın kullanışlılığını artıran unsurlar arasında. Ayrıca ilk kez sunulan Head-up Display ve artık sadece şerit takibi yapmakla kalmayan, navigasyon verilerini kullanarak virajları, kavşakları tanıyan, hızını buna göre ayarlayabilen, geliştirilmiş Travel Assist yarı otonom sistemi, T-Roc’u teknolojik donanım açısından da ailenin büyük üyelerinin yanına getiriyor.
Life, Style ve R-Line donanımlarıyla bizim yollarımıza çıkacak olan büyümüş T-Roc’un fiyatının da büyüyerek Tiguan’a yaklaşacağını düşünsek de, Doğuş Otomotiv’in Türkiye için cazip bir seviye belirleyeceğini tahmin ediyoruz…
Hibrit 136 ve 170 HP’lik iki yeni seçenek veya 204 HP’lik 2.0 TSI 4Motion veya 2027’de çıkacak 333 HP’lik T-Roc R’ın buralara gelmesinin, ÖTV duvarları nedeniyle hiç kolay olmadığını düşünsek de, spor otomobil tutkunu VW Türkiye yöneticileri, belki bu şık tasarıma yakışır diye sürprizler yapabilir…
Son olarak yepyeni T-Roc için; Cd 0.29 sürtünme katsayısına sahip gerçekten çok yakışıklı tasarımı, giderilen kalite sorunları, artan iç hacmi, üç bölgeli Air Care Climatronic tam otomatik kliması, hafıza fonksiyonlu akıllı park asistanı, araçtan çıkış uyarı sistemi, IQ.Light LED Matriks farları, rafine sürüşü ve teknolojik güncellemeleriyle geçmişiyle bağlarını kopararak, kompakt SUV sınıfında ‘olgunluk çağına’ güçlü bir giriş yapıyor…
RAKAMLAR:
150 HP
GÜÇ
0-100 KM/H HIZLANMASI
8.9 SANİYE
MAKSİMUM HIZ
212 km/h