Yeni bir otomobil markasının çıkışı, özellikle de hiper otomobil segmentinde, otomotiv dünyasında küçük bir deprem etkisi yaratır. Hele ki bu marka, köklerini İngiliz motorsporları kültüründen alan, adını Formula 1’in asi özel garaj takımlarından türeten Garagisti & Co. olursa, beklenti doğal olarak daha da artar. Çünkü bu yalnızca bir otomobil değil, analogun kaybolan ruhunu yeniden diriltmeyi hedefleyen bir iddia!.. Ve işte o savın ilk üç harfi, GP1
Garagisti & Co. GP1, daha ilk bakışta günümüz hiper otomobillerinden ayrılıyor. Hibrit sistemlerin, elektronik algoritmaların, sürüşü filtreleyen yazılımların dünyasında GP1, bilinçli bir şekilde geriye dönük bir tavır alıyor ve tamamen analog bir hiperotomobil olarak doğuyor. Kalbinde 6.6 litrelik, tamamen yeni tasarlanmış ve doğal emişli bir V12 var.
Italtecnica imzasını taşıyan bu ünite, 9.000 devirde 800 HP ve 700 Nm’nin üzerine çıkıyor. Üstelik bu güç, herhangi bir çift kavrama ya da yarı otomatik kutu aracılığıyla değil, Xtrac tarafından geliştirilen, uzunlamasına yerleştirilmiş 6-ileri manuel şanzımanla arka tekerlere aktarılıyor. Kağıt üzerinde rakamlar etkileyici; fakat asıl mesele, motorun mekanik senfonisini hiçbir elektronik filtre olmadan sürücüye aktarması… GP1, saf sürüş deneyimi iddiasını işte bu noktada kanıtlıyor.

Tasarım cephesinde ise işler nostaljiyle modernizmin dansına dönüşüyor. Bugatti ve Rimac’ın eski tasarımcısı Angel Guerra’nın kaleminden çıkan GP1, 1980’lerden 90’lara ve erken 2000’lerin süper otomobillerine saygı duruşunda bulunuyor, fakat birebir kopya da değil… Lancia Stratos Zero’nun uçukluğu, Countach’ın keskinliği, Gandini’nin heykelsi çizgilerinden ilham alsa da; sonuç, kendi kimliğini yaratmış. Karbon fiber monokok üzerine oturtulan bu heykelimsi gövde, yalnızca estetik değil, yüksek mühendisliğin de zanaatkar bir ürünü. Zira alt tarafta yer alan dev difüzörler, bir yol otomobilinde görmeye alışık olmadığımız düzeyde yer etkisi üretiyor. Böylece GP1, rüzgarın da yardımıyla yere basıyor, hızlandıkça stabilitesini artırıyor.
İç mekan, aynı felsefeyi sürdürürken; dikkat dağıtıcı unsurlar yok, ekranlar yok, gereksiz süslemeler yok… İki kişilik kokpit, tüm kontrollerin milimetrik bir ergonomiyle yerleştirildiği yalın bir mekan. Havalandırma kanalları bile görünmez şekilde entegre edilmiş. Burada esas olan, sürücü ile makine arasındaki doğrudan bağ… Angel Guerra’nın ifadesiyle “Sadece siz, otomobil ve önünüzdeki yol.”
Ama GP1, yalnızca pistte çığlık atan bir yarış prototipi değil. Garagisti mühendisleri, geçmişin GT ikonlarının izinden giderek onu aynı zamanda uzun yol için de tasarlamış. Sadece 1.000 kg’lık kuru ağırlığıyla inanılmaz derecede hafif; ancak kabin izolasyonu, ayarlanmış gürültü seviyesi ve bagaj hacmi, uzun yolculuklara da imkan veriyor. Yani GP1, bir yandan vahşi ve saldırgan bir hiper otomobil, öte yandan bir gerçek Grand Tourer. Bu ikili kimlik, onu segmentinde benzersiz kılıyor.
SAF TUTKUNUN ESERİ
Bu özel otomobilin arkasında, farklı disiplinlerin ustalarının oluşturduğu bir konsorsiyum var. Italtecnica motoru geliştirirken, Dexet Technologies karbon şasi ve aerodinami üzerinde çalışmış. Brembo frenleri, Öhlins suspansiyonu, motorsporlarından doğrudan transfer edilen parçalarla tamamlanmış. Ortaya çıkan şey, büyük üreticilerin “kurumsal güvenlik alanlarında” asla göze alamayacağı türden bir safkan hiper otomobil oldu. Ne marka mirası, ne de algoritmalarla yönlendirilmiş müşteri anketleri, bu otomobilin varoluşuna etki etmemiş. GP1, tamamen saf tutkudan doğmuş.
Tüm bu özel yaklaşımın doğal sonucu, aşırı sınırlı üretim. GP1’den sadece 25 adet üretilecek ve her biri, sahibinin tercihleri doğrultusunda İngiltere’deki özel atölyede tümüyle el işçiliğiyle tamamlanacak. Fiyat etiketi ise, vergiler ve teslimat masrafları hariç 2,45 milyon Sterlin olarak belirlenmiş durumda. Türkiye’ye gelecek olsa etiketinde 438 milyon TL okuyacağımız bu mekanik mucizenin ilk 12 alıcısına ise “Open Doors” adlı program kapsamında ayrıcalıklar tanınıyor. Mühendislerle buluşmalar, tasarım sürecine doğrudan tanıklık etme, hatta geliştirme adımlarına katkıda bulunma fırsatı… Bir otomobil satın almaktan öte, yaratım sürecinin bir parçası olma deneyimi!..
Ve nihayetinde Garagisti & Co.’nun kurucu ortağı Mario Escudero’nun sözleri, GP1’in anlamını en iyi şekilde özetliyor: “Ya süper otomobillerin altın çağı hiç bitmeseydi? Countach Evoluzione gibi ikonlar bir çıkmaz sokak değil, yeni bir soyun başlangıcı olsaydı? GP1, bu sorulara bizim kalplerimizle verdiğimiz cevaptır.”
Sonuç olarak GP1, yalnızca bir hiper otomobil değil, bir zaman makinesi. Bizi 40 yıl öncesinin analog tutkusuyla bugünün mühendislik imkanlarını buluşturan bir vizyon. Modern çağın dijital sterilitesine karşı güçlü bir itiraz. Sadece 25 kişiye nasip olacak bu makine, bir otomobilden fazlası, direksiyonun ardındaki ruhun hala kaybolmadığını gösteren müthiş güzel bir hatırlatma…

RAKAMLAR:
GÜÇ
800 HP
TORK
700 NM