Dr. Cengis Asiltürk
Cüneyt Arkın’ın ölüm haberini aldığım an, bir mahalle dolusu çocukluk arkadaşlarımla birlikte gizli Cennet’imizin, yani şu içerisinde çocukluğumuzu yaşatan o saman çöpü barakanın alevler arasında kaldığımı hissettim. Bunu canımda, kanımda ve tüm benliğimde hissettim. Bu haberden acı duymayan pek az insanın olduğunu da tahmin edebiliyorum, çünkü Cüneyt Arkın babamdan oğluma, üç kuşağın en güzel, en güvenilir, en yakışıklı kahramanıdır. Şu an dünyanın en yakışıklı ve en yetenekli aktöründen söz ettiğimi biliyorum. Cüneyt Arkın eğer yirmili yaşlarında Hollywood yapımcıları tarafından keşfedilseydi bugün her halde Amerika’nın en önemli bulvarlarının köşe başlarında onun bir heykeline rastlardınız.
Kimi insanlar Tanrı’nın özel çocuğudur. Buna kuşku yok. Cüneyt Arkın onlardan biri... Bir ulusu ancak ortak metinlerinin tüm bireyleri tarafından kavranması ve paylaşılması sağlam bir ulus haline getirebilir. Bu güvenilir saptamadan yola çıkılarak, bu toplumun ortak metinleri sıralanacak olsa, bu listeye -bir metafor olarak- “Cüneyt Arkın” adı mutlaka konulurdu. Cüneyt Arkın adı, bu toplum bireylerinin neredeyse tamamının ruhunda aynı duyguların dolaşmasını sağlayan etmenlerdendir.
Cüneyt Arkın, Fahrettin Cüreklibatır adıyla yaşamaya başlamak üzere, 8 Eylül 1937’de doğdu. 28 Haziran 2022 Salı günü öldüğünde seksen dört yaşındaydı. Büyük fırtınaların önüne katıp sürüklediği seksen dört yıllık bir ömür...
Kendisi tıp doktoru, aktör, senarist, yönetmen, dizi oyuncusu gibi sıfatlarla anılmaktaysa da, onu yediden yetmişe herkes Malkaçoğlu, Battal Gazi, Köroğlu, Kara Murat sıfatlarıyla da kolayca tanımaktadır.
ÖRNEĞİ BULUNMAYAN OYUNCULUK
Halit Refiğ’in yönetmenliğini yaptığı Gurbet Kuşları (1964) adlı filmle Türk sinemasına adım atan Cüneyt Arkın ölümüne kadar aralarında İki Başlı Dev, Maden, Sokakların Kanunu, Akrep Yuvası, Gülün Bittiği Yer, Öğretmen Kemal adlı filmlerin de olduğu üç yüzün üzerinde filmde başrol oynadı. Türk sinemasının Yeşilçam döneminde Dört Yapraklı Yonca’yı oluşturan Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Filiz Akın gibi üstün yetenekleriyle çevirdiği birçok yapımda başrolde yer aldı ve esas jön karakterlerini canlandırdı. Yaşadığı kimi olumsuzlukların dışında çalışkanlığı, cesareti, mesleğine bağlılığı, iş disipliniyle daima başarılı bir aktör olarak anıldı. Halit Refiğ’in önerisiyle aksiyonu yüksek filmlerde oynamak için o dönemde İstanbul’a gelen Medrano Sirki’nde altı ay akrobasi eğitimi alıp orada tedris ettiği becerilerini Malkoçoğlu ve Battalgazi adlı devam filmlerinde sergiledi. Bunlarla, Türk sinemasına daha önce hiç örneği bulunmayan bir oyunculuk tarz getirdi.
ÖDÜLÜNÜ YILMAZ GÜNEY’E VERDİ
Kendisine takdim edilen bu ödüllerin yanında; 1972 Altın Koza Film Festivali’nde bir En İyi Erkek Oyuncu Ödülüne daha layık bulundu, ancak Cüneyt Arkın, bütün bir dünya sinema tarihinde örneğine hiç rastlanmayan bir centilmenlik örneği sergiledi. Kendisine takdim edilen ödülü, onu daha fazla Yılmaz Güney’in hak ettiğini söyleyerek, ‘En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nün Yılmaz Güney’e verilmesini sağladı. Açıklaması şöyleydi: “O yıl ödül Yılmaz’ın hakkıydı. Aklı başında herkes bunu bilirken, o ödülü almak bana yakışır mıydı, yakışmazdı.”
Üstün oyunculuğuyla Türk insanının kalbine taht kuran Cüneyt Arkın, bu asil tavrıyla da nedenli kişilikli insan olduğunu kanıtlamıştır. Cüneyt Arkın, filmlerde harikuladeydi. Gerçekte ise filmlerindeki gibi biri değildi. Fotoğraflardaki gibi hiç değildi. Tanıyanlar ya da yakınlarında bulunanlar bilir; müthiş bir aurası vardı.
ÖDÜLLERİN EFENDİSİ
- 1969 Antalya Altın Portakal Film Festivali (En İyi Erkek Oyuncu),
- 1972 Adana Altın Koza Film Festivali (En İyi Erkek Oyuncu),
- 1976 Antalya Altın Portakal Film Festivali (En İyi Erkek Oyuncu),
- 1999 Antalya Altın Portakal Film Festivali (Yaşam Boyu Onur Ödülü),
- 2013 Engelsiz Yaşam Vakfı (Yaşam Boyu Meslek ve Onur Ödülü),
- 2013 yılı 18. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri (Yaşam Boyu Onur Ödülü),
- 2013 Yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü,
- 2021 Türkiye Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü.