Mutfak hikayeniz nasıl başladı?
Yolculuğum, Piemonte’deki aile evimizin mutfağında başladı. Taze malzemelerin kokusu ve birlikte yemek pişirme neşesi, günlük ritüellerimizdi. Çok küçük yaşlardan itibaren, yemeğin insanları birleştirebildiğini, hikâyeler anlatabildiğini fark ettim. O duygusallık, hassasiyet ve malzemeye duyulan saygı hissi beni asla terk etmedi.
Peki yolunuz Ege’ye nasıl düştü? Bodrum yeni lezzet çalışmalarınızda size ilham veriyor mu?
Kesinlikle. Bodrum’un kendine özgü bir ritmi, bir kokusu, bir ışığı var ve bu, bir şefte çok farklı duygular uyandırıyor. Denize yakınlık, yerel ürünlerin zenginliği ve Türk misafirperverliğinin cömertliği beni daima etkilemiştir. Her zaman bir mutfağın, doğduğu yeri yansıtması gerektiğine inandım.
Reçetelerinizi hazırlarken nelere dikkat ettiniz?
Yemeklerimde her zaman denge, saflık ve saygı ararım. ORO by Alfredo Russo’da sadece malzemeleri bir araya getirmiyoruz, onlar aracılığıyla bir diyalog yaratıyoruz. Her tabak net bir fikir üzerine inşa ediliyor: Akdeniz’in hafifliğiyle Ege’nin ruhu bir arada, birbirini bastırmadan var olabiliyor. Gereksiz karmaşıklıktan her daim kaçınırım ve lezzetin tanınabilirliğini daima önceliklendiririm.

İmza tabaklarınızın olmazsa olmaz unsurları neler?
Evet; netlik, duygu ve kimlik. Tabağın mutlaka bir hikâye anlatması gerektiğine inanıyorum, ama bunu abartısız bir şekilde yapmalı. Malzemelerin gerçek lezzetini gizleyen ağır soslar kullanmaktansa; infüzyonlar, redüksiyonlar ve minimum düzeyde baharatla malzemelerin kendini ifade etmesini sağlarım. Benim için önemli olan hem zarafet hem de derinlik taşıyan tabaklar yaratmak.
İtalyan mutfağının dünyada bu kadar ilgi görmesinin sırrı sizce nedir?
İtalyan mutfağı, sadelik ve dürüstlük temeli üzerine kuruludur. Bir domatesi, taze fesleğen yaprağını ya da zeytinyağı dokunuşunu hemen tanırsınız ve onlar bir anlam taşır. Ama İtalyan mutfağı yalnızca malzemeden ibaret değildir; aynı zamanda kutlama ve paylaşma kültürüdür. Bu yüzden sadece damaklara değil, kalplere de hitap eder. Ve bu, evrensel bir dildir.
ORO by Alfredo Russo’da Türk ve İtalyan lezzetlerinin buluştuğu bir tabak görmek mümkün mü?
Evet ve hatta bu, ORO’nun temel taşlarından biridir diyebilirim. Biz burada köprüler kuruyoruz: Türk kuzu etiyle hazırlanan ve agnolotto gibi makarna içinde sunulan bir tabak ya da klasik İtalyan kremalarının yerine geçen yoğurt emülsiyonları gibi. Bunlar sadece tarif değil; kültürel diyaloglar. Misafirlerimiz de bu özgünlüğü takdir ediyor.
Burayı diğer İtalyan restoranlarından ayıran özellikler neler?
Bizi özel kılan şey, öncelikle bulunduğu yer: Bodrum’da olmasına rağmen, İtalyanca konuşuyor ve bunu Akdeniz aksanıyla yansıtıyor. Ardından deneyim geliyor. Burada sadece yemek sunmuyoruz; atmosfer, detaylar ve hislerle bütünleşen bir deneyim yaşatıyoruz. İtalya’daki Michelin yıldızlı Dolce Stil Novo alla Reggia’dan taşıdığım fine dining mirasını, bu benzersiz ve ilham verici ortama uyarlayarak yeniden yorumluyoruz.
Son olarak, Türk mutfağından vazgeçemediğiniz bir lezzet sorsak?
Buna kesinlikle ‘Mantı’ derim. Bana İtalyan ravioli’sini hatırlatıyor ama kendine has bir karakteri ve tadı var. İç harcının zenginliği, yoğurt ve baharatların asiditesi hem rahatlatıcı hem zarif hem de gelenekle güçlü bağlara sahip. Sadelik ile derinliğin bir arada var olabileceğini, mükemmel bir şekilde gösteriyor.
