Tekfen Filarmoni Orkestrası ve Bulgaristan Ulusal Filarmoni Korosu ile 11 Haziran tarihinde AKM’de başlayan 53. İstanbul Müzik Festivali, 26 Haziran’a kadar devam edecek. Borusan sponsorluğundaki ‘Sınırların Ötesinde’ temalı festivalin, zengin programını, solistlerini, orkestralarını, mekanlarını festival direktörü Efruz Çakırkaya ile konuştuk.
Festivalin teması bu yıl ‘Sınırların Ötesinde’… Temayı açıklar mısınız?
Cumhuriyet’in 100. yılında köklerimize inmiştik. Bu yıl coğrafi sınırların ötesine çıkıyoruz. Komşularımızın zengin müzik kültürlerini keşfediyoruz. ‘Sınırların Ötesi’ teması sembolik anlamda şunu kapsıyor: Farklı disiplinlerin bir araya geldiği projelerle müziğin sınırlarını yeniden tanımlama, klasik müziğin alışılagelmiş kalıplarını yenilikçi yaklaşımlarla genişletme… Kısaca, klasik müzik dinleme, sunma standartlarının, formlarının dışına çıkıyoruz.
Buna örnek vermenizi rica etsem?
Klasik müzikle yani 17. yüzyıldan 21. yüzyıla kadar bestelenmiş pek çok döneme ait klasik müzik eserlerini farklı disiplinlerle bir araya getiren projeler var. Örneğin müzik, dans, tiyatro ve sirki birleştirdiği disiplinler arası gösterileriyle tanınan Geneva Camerata’nın ‘Revolta’ Projesi, Şostakoviç’in 5. Senfonisi’ni Los Angeles banliyölerinde doğmuş bir hip hop türü olan ‘krump’ dansı ile buluşturuyor. Şef ve sanat direktörü David Greilsammer yönetimindeki Geneva Camereta klasik müzik dünyasında oyunun kurallarını tümden değiştiren bir topluluk.
Zorlu PSM’deki etkinlikte topluluğun müzisyenleri bildiğimiz formatta yani sandalyelerinde oturup çalmayacaklar. Ayakta ‘krump’ yapan dansçılarla birlikte dans ederek çalacaklar.
Müthiş bir iş…
Tabii hip hop gençler arasında yükselen bir trend. Böyle etkinlikleri programa dahil etmemizin sebebi biraz da gençlere hitap etmek. Klasik müziğin korkulacak bir şey olmadığını göstermek.
Genç yaşlı herkes gelsin
Söz gençlerden açılmışken Müzik Festivali’nin gençlere yönelik ekinliklerine de değinir misiniz?
Bu yıl üçüncü kez Disko Klasik diye bir serimiz var. Gece kulüplerinde yaptığımız konserler bunlar. İlk iki yıl Babylon’daydı. Bu sene Salon İKSV’de. Klasik müzik çalgılarıyla elektronik müzik bir araya geliyor. Yani elektronik müzik altyapının üzerine canlı çalınan konserler bunlar. Klasik müzik eğitimi almış ama aslında elektronik müzikle daha çok haşır neşir olan Ah! Kosmos Grubu’nun kurucusu, elektronik müzik bestecisi ve piyanist Başak Günak kendi topluluğuyla sahnede olacak. Elektro gitar, keman, çello, flüt, saksafon var. Ve Şahin Kureta’nın direktörlüğü ve aranjmanlarıyla elektronik altyapının üzerine canlı çalacaklar. İKSV Salonu’nda Disko Klasik ayakta, dans edebileceğin bir konser formatı. Dediğim gibi gençler gelsin istiyoruz klasik müzikten korkmasınlar.
Bunun dışında parklardaki konserlerimiz var. Avrupa yakasında Yıldız Parkı, Anadolu yakasında Fenerbahçe Parkı’nda… Canlı müzikle yoga yapacağız. Yogalı konserlerden sonra klasik müzikle cazı karıştıran Hollandalı Preda Brothers’ın konseri olacak.
Bu yıl programda çok fazla hip hop olduğu için çocuklara da hip hop dans atölyesi yapalım dedik. 7-9 yaş ve 10-12 yaş için özel tasarlanmış Hip Hop 3 dans atölyesi var. Yani arka arkaya önce çocuk atölyesi, sonra yogalı konser, ardından da klasik caz içerikli ücretsiz konserler yapacağız. Çoluk, çocuk, yaşlı, genç, herkes gelsin istiyoruz.
Ah! Aya İrini günleri
Bir dönem İstanbul Festivali’yle özdeşleyen, artık ne yazık ki ayak basamadığımız Aya İrini günlerinden bu yana hayli farklı bir noktaya geldi festival sanırım. İçerik, seyirci olarak giderek gençleşiyor diyebiliriz miyiz?
Gençleştirmeye çalışıyoruz diyelim. Nihayetinde tüm festival direktörlerinin, yöneticilerinin, konser salonlarının, sponsorların en büyük derdi “Klasik müziği nasıl gençleştireceğiz?” Program gençleri de çekmeye yönelik. Çocuklar ne kadar erkenden klasik müzikle haşır neşir olursa, tanışırsa o kadar büyük sempati duyuyorlar ve hayatlarının bir parçası olur. Bir tek klasik müzik için değil aslında tüm sanat dalları için bu geçerli. Ne yazık aslında kültürel yozlaşma bu alanda da söz konusu. Sadece festivalin çabasıyla olacak bir şey değil. Kolektif bir şey olmalı.
Gençlere yönelik özel biletleriniz de var sanırım?
Eczacıbaşı Genç Bilet programımız var. Dört yıl önce Eczacıbaşı Holding’in gençlere özel tasarladığı bir program bu. 30 TL ücretle İKSV’nin düzenlediği tüm konserlere gelebiliyorlar. Bir de çeşitli konservatuarlarda müzik eğitimi alan öğrencilere festival konserleri tamamen ücretsiz. Bu çok önemli bir şey. Yıllardır bunu duyuruyoruz bültenlerde, sosyal medyada. Her yıl sanki ilk kez duyuluyormuş gibi bize soru geliyor. Bu imkan Türkiye’nin her tarafındaki müzik öğrencilerine tanınıyor. Konservatuar, müzik okulları, liseleri. Öğrenciler, eğitim aldıkları konuda dünyaya açılmaları ya da vizyon sahibi olmaları adına mutlaka izlemeliler konserleri. Ben olsam konser salonlarının kapısında yatardım. Ne yazık ki gençlerde öyle bir merak yok.
Kınalıada Manastırı’nın avlusunda…
Festivale dönersek, kitapçığa baktığımda içerik kadar mekan olarak da büyük bir çeşitlilik görüyorum. Mesela 10 yıl boyunca yaşadığım Kınalıda’yı programda görmek büyük bir mutluluk benim için.
Bizans İmparatoru Romen Diyojen’in öldüğü yer olarak bilinen, adaya hakim tepe üzerindeki Kınalıada Hristos Rum Ortodoks Manastırı güzel bir etkinliği ağırlayacak. ‘Ada’ projesi, ortak denizlerde, adalarda kader birliği etmiş Rum ve Türk halklarının ortak kültürel zenginliklerini kutlayan bir proje. Girit’ten Meis’e, Santorini’den Midilli’ye oradan İmroz (Gökçeada) ve Prens Adalarına uzanan bir coğrafyada, adalardan esinlenen Türkçe ve Rumca şarkıları dinleyeceğiz. Çağlar Fiden ile Ezgi Köker Türk bestecileri çalarken, İstanbul’da yaşayan Yunan sanatçılar Nikos Papageorgiou ile Asineth Fotini Yunan adalarının anonim şarkılarını seslendirecek manastırın avlusunda. Mekân derken bu yıl Büyükdere’de festivalin göz bebeği olan Müzik Rotası yer alıyor. Rehber eşliğindeki güzergâha üç kiliseyi dahil ettik: Surp Boğos Ermeni Katolik Kilisesi, Aya Paraskevi Rum Ortodoks Kilisesi, Meryem Ana Doğuş Katolik Kilisesi…
Canlı Caravaggio tabloları
Barok sanat, müzik ve tiyatroyu birleştiren çok ilginç bir etkinlik gözüme çarptı: Caravaggio&Monteverdi.
Evet. Caravaggio resimde barok akımının öncüsü. Monteverdi barok bir besteci.
Cemal Reşit Rey konser salonundaki etkinlikte İtalyan Barok Topluluğu La Venexiana Monteverdi’nin müziğini icra ederken deneysel tiyatro yapan Teatri 35 oyuncuları Caravaggio’nun tablolarını canlandıracak. Bir anda sahnede Caravaggio’nun bir tablosunu göreceğiz, ardından bir tane daha. Sahnede müzik, oyunculuk, resim hepsi birden olacak. Bunların dışında elbet prestijli orkestralar da var. NDR Elbphilharmonie Orchester iki konserde ayrı solistlerle çalacak. İlk gece Alman keman virtüözü Frank Peter Zimmermann, ikinci gece Polonyalı piyanist Rafael Blechacz sahnede olacaklar.
Öte yandan çağımızın yaşayan en önemli bestecilerinden biri Ukraynalı Valentin Silvestrov’a festival olarak 6 farklı eser sipariş ettik. 80’li yaşlarında, müthiş bir müzikal dili olan besteci ama ülkesindeki savaş nedeniyle sürgünde, Berlin’de yaşıyor. Ukrayna ile Rusya Savaşı’na dikkat çekerek diğer festivallerle birlikte barış mesajı vermek istedik. Eserin dünya prömiyeri İstanbul’da Süreyya Operası’nda yapılacak. Bu yılın ‘Yaşam Boyu Başarı’ ödülünü Silvestrov’a takdim edeceğiz.