Gürok Grup’un 47 yıllık serüveni, üretimle tanımlanabilecek bir başarı öyküsünden çok daha fazlasını anlatıyor. Bu yolculuk, sanayinin klasik başarı ölçütlerini sorgulayan; iz bırakan, kalıcı değer yaratan ve ilham veren bir dönüşüm hikâyesine dönüşüyor. Camdan turizme, üretimden kültüre geniş bir alanda faaliyet gösteren grup, sürdürülebilirliği bir raporlama başlığı olarak değil, stratejinin ve kurum kültürünün merkezine yerleştiriyor. Bu yaklaşımın ardındaki isim ise yalnızca bir iş insanı değil; aynı zamanda vizyoner bir dönüşüm lideri: Esin Güral Argat.
Gürok Grup Yönetim Kurulu Başkan Vekili Esin Güral Argat liderliğinde şekillenen bu dönüşüm, rakamlardan çok daha fazlasını temsil ediyor. Dijitalleşme, toplumsal cinsiyet eşitliği, kültürel yatırım ve yerel kalkınma gibi başlıklar, “sınırsız düşün, cesur davran, iyi yap” ilkesiyle anlam buluyor. Maldivler’den Kütahya’nın tarih kokan topraklarına uzanan bu yolculuk, sadece bugüne değil, gelecek kuşaklara da seslenen bir sürdürülebilirlik anlayışının izini sürüyor. Esin Güral Argat ile ‘Gelecek için Dönüşüm’ programının nasıl doğduğunu; başarı hikâyelerinin ardındaki stratejik vizyonu ve camın sonsuz döngüsünden kadınların üretimdeki rolüne kadar uzanan kapsayıcı bakış açısını konuştuk.
‘Gelecek için Dönüşüm’ programıyla sürdürülebilirliği bir yönetim ilkesi olmaktan çıkarıp kurumsal dönüşümün temeline yerleştirdiniz. Bu vizyonun oluşum sürecini anlatır mısınız?
Gürok Grup olarak sürdürülebilirliği yalnızca çevresel bir başlık olarak değil, şirketin tüm stratejik kararlarının merkezine yerleştirilmesi gereken bir iş yapma biçimi olarak görüyoruz. Grubumuz bugün cam üretiminden turizme, yapı sektöründen hızlı tüketime kadar farklı alanlarda faaliyet gösteriyor. Her sektörün dinamiği farklılıklar gösterse de enerji maliyetleri, sürdürülebilirlik, dijitalleşme, nitelikli iş gücü gibi başlıklar tüm sektörlerde ortaklaşıyor. Dolayısıyla günümüzde değişim, ertelenebilecek bir opsiyon değil; yönetilmesi gereken bir zorunluluk haline dönüştü. Ancak biz tüm bu baskıları kriz yönetimi yaklaşımının ötesine geçerek, çok boyutlu bir dönüşüm fırsatı olarak görüyoruz. ‘Gelecek için Dönüşüm’ programımız aynı zamanda grubumuzun yeni kalkınma hamlesinin temelini oluşturuyor. Sadece bugünün ihtiyaçlarına yanıt üreten değil, geleceği şekillendiren bir yapı kuruyoruz. Gürok’u inovasyonun, sürdürülebilirliğin ve dönüşümün merkezine yerleştirmek için çalışıyoruz.
Projede odak noktalarınız neydi peki?
‘Gelecek için Dönüşüm’ programını tasarlarken üç temel odak noktamız oldu: Dijitalleşme ve veri odaklı karar alma kültürünü güçlendirmek, enerji ve sürdürülebilirlik odaklı yatırımları belirlemek ve bu dönüşümü sahiplenecek insan kaynağımıza yatırım yapmak. Her biri, sadece bugünkü iş modelimizi geliştirmek için değil, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için taahhüt niteliği taşıyor. Sofra camında dünyanın en büyük 5. üreticisi olan LAV ve 40’tan fazla ülkeye ihracat yapan cam ambalaj markamız GCA gibi iki güçlü sanayi markamızla başlayan bu dönüşüm programı, somut ve planlı yatırımlarla destekleniyor. İlk fazda yaklaşık 11 milyon dolarlık bir yatırımı hayata geçirdik. Bu yatırım, üretimde dijitalleşmeden enerji verimliliğine, yapay zekâ destekli sistemlerden karbon ayak izimizi azaltmaya yönelik pek çok adımı içeriyor. 2028’e kadar tamamlamayı hedeflediğimiz ikinci aşamada ise, yalnızca sanayi markalarımızda değil, turizmdeki ve hızlı tüketim ürünlerindeki markalarımızda da toplam 25 milyon dolarlık bir yatırım planlıyoruz. Amacımız, tüm iş kollarımızda ortak bir sürdürülebilirlik ve verimlilik kültürü yaratmak.
LAV hem çevresel performans hem de üretim teknolojileriyle dünya sahnesinde güçlü bir konuma sahip. Bu başarıyı nasıl tanımlıyorsunuz?
LAV’ın başarısını yalnızca üretim hacmiyle değil, sürdürülebilir üretim teknolojileriyle ve vizyonuyla tanımlıyoruz. LAV, bugün dünyanın en büyük 5. sofra camı üreticisi konumunda ve sektöründe kendi teknolojisini tasarlayıp üreten dünyadaki 3 şirketten biri. Bu, bizi rakiplerimizden ayıran en kritik unsur. Üretim tesislerimiz, dünyanın en az su ve enerji tüketen sofra camı üreticisi. 1 su bardağı üretmek için kullandığımız su miktarını 2022'de 4,4 bardaktan 2024'te 1,9 bardağa düşürdük. Böylece, ton başına 2,4 metreküplük su tüketimi ile sektörde örnek gösterilen bir verimlilik seviyesine ulaştık. Bugün Avrupa’dan ABD’ye, Asya’dan Ortadoğu’ya kadar 140’tan fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. ABD pazarında yaklaşık 200 farklı ürün çeşidimizle büyüme ivmemizi kesintisiz sürdürüyoruz.
GCA’nın geri dönüştürülmüş cam oranını artırma hedefleri sektör için de oldukça ilham verici. GCA bu farkı nasıl yaratıyor?
Cam sonsuz geri dönüştürülebilir bir malzemedir. Ancak Türkiye’de cam geri dönüşüm oranları hâlâ Avrupa ortalamalarının oldukça gerisinde. GCA olarak yönetim kurulunda yer aldığımız Avrupa Cam Ambalaj Üreticileri Federasyonu (FEVE)’nin açıkladığı güncel verilere göre Avrupa’da bu oranlar %80 iken Türkiye’de yüzde 10’un altında seyrediyor. GCA olarak üretim süreçlerimizi geri dönüştürülmüş cam kullanımını artıracak şekilde tasarlıyoruz ve böylece üretimde kullandığımız geri dönüştürülmüş cam kırığı oranını yüzde 20 seviyesine taşıyoruz.
JOALI Maldives ve JOALI BEING gibi ultra lüks turizm tesislerinde “daha az tüket, daha çok koru” felsefesini nasıl hayata geçiriyorsunuz? Ali Bey Hotels & Resorts’un spor turizmine, özellikle engelli bireyler için sunduğu altyapı dikkat çekici. Bu yaklaşım nasıl doğdu?
Ali Bey Hotels & Resorts markamızla Antalya'da 2 tesisimiz bulunuyor (Ali Bey Resort Sorgun ve Ali Bey Club & Park Manavgat). Tüm tesislerimizde gıda israfını önleyecek, plastik ve kâğıt kullanımını azaltan uygulamaları hayata geçirdik ve en başta güneş enerjisinden faydalanarak ilerliyoruz. Öte yandan turizmde 35 yılı aşkın tecrübemizi Maldivler'e taşırken ultra lüks turizmde küresel fark yaratmayı hedefledik. Maldivler'in eşsiz doğasında adacıklar üzerine kurduğumuz JOALI Maldives ve JOALI BEING tesislerimiz, mimarisinden sunulan hizmetlere, tamamen doğayla uyumlu ve sürdürülebilir konseptler üzerine kurulu. Özellikle turizmdeki öncülüğümüzü, çevresel sürdürülebilirlik projelerimizle pekiştiriyoruz. Kadın istihdamını güçlendirmekten doğal hayatı koruyan çevre programlarına, su tüketiminin azaltılmasından kompostlanabilir banyo ürünlerinin kullanımına ve mercan resiflerinin korunmasına kadar geniş bir yelpazede hayata geçirdiğimiz projelerle hem sürdürülebilirliği odağımıza alıyor hem de gezegenimiz için sınırsız düşünmeye devam ediyoruz.
Sanayide kadın forklift operatörlerinden vardiya müdürlerine uzanan istihdam politikalarınız var. Bu cesur adımlar nasıl bir dönüşüm yarattı?
Ekonomik ve toplumsal kalkınmanın en önemli bileşenlerinden birinin toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak olduğuna inanıyorum. Görev aldığım tüm kurumlarda da kadınların iş gücüne katılımı için güçlü adımlar atmaya çok önem veriyorum. Gürok Grup olarak 2015 yılından bu yana Birleşmiş Milletler Kadının Güçlendirilmesi İlkeleri’nin (UN WEPs) imzacısıyız. Bugün, LAV markamızın beyaz yaka kadın çalışan oranı %54 gibi oldukça yüksek bir seviyeye ulaştı. Türkiye genelinde şirketlerde orta ve üst düzey kadın yönetici oranı %19,6 iken, Gürok Grup’ta orta düzey kadın yönetici oranımız %34, üst düzey kadın yönetici oranımız ise %25. Türkiye ortalamasının üstünde olmaktan gurur duyuyoruz.
“Sınırsız Düşün, Cesur Davran, İyi Yap” ilkesi sizin liderlik anlayışınızı nasıl şekillendiriyor?
Bizim için sınırsız düşünmek, vizyonumuzu dar kalıpların ötesine taşıyarak dünyaya değer katacak fikirler geliştirmek demek. Cesur davranmak, gerektiğinde risk alarak değişimi başlatmak ve dönüşümü sahiplenmek anlamına geliyor. İyi yap ilkemiz ise her adımda sorumluluk bilinciyle hareket etmek, insanı, toplumu ve çevreyi gözeterek kalıcı değer yaratmayı ifade ediyor. Bu açıdan bu ilkeler benim de liderlik anlayışımın temellerini oluşturuyor. Karar alırken yalnızca kısa vadeli çözümlere odaklanmıyor, gelecek hedeflerimle uyumlu kararları hayata geçiriyorum. Ekibime ilham veren, onları özgürce düşünebilecekleri ve sorumluluk alabilecekleri bir ortam yaratmaya çalışıyorum. Risk almaktan çekinmiyor ama her zaman insanı ve toplumu merkeze koyarak hareket ediyorum. Aynı zamanda, insan yetiştirmenin ve birlikte büyümenin önemine yürekten inanıyorum.
Genç liderlere ve girişimcilere sürdürülebilirlik konusunda vermek istediğiniz en önemli tavsiye nedir?
Genç liderlere ve girişimcilere en önemli tavsiyem, kısa vadeli başarı hedeflerinin ötesine geçerek, uzun vadeli ve çok yönlü değer yaratmaya odaklanmaları olur. Bugünün dünyasında sadece kârlılık değil, aynı zamanda çevresel ve toplumsal sorumluluk da işin merkezinde yer almalı. Sürdürülebilirlik, sadece çevre dostu olmakla sınırlı değildir; aynı zamanda iş gücünü geleceğe hazırlamak, dijital dönüşümü içselleştirmek ve etik değerleri her adımda korumaktır. Genç liderlere tavsiyem, bu bütünsel yaklaşımı benimsemeleri, trendleri takip ederken kendi değer pusulalarını kaybetmemeleridir. Unutmayalım: Gelecek, sadece teknolojiyle değil; o teknolojiyi insanlık ve gezegen için nasıl kullandığımızla şekillenecek.