BonVeno, Metro Türkiye’nin hayata geçirdiği, mahalleye sıcak bir “hoş geldin” diyen yeni bir konsept. Sadece market değil; alışverişi keyifli hale getiren bir yaşam noktası. Taze çekilmiş kahve, taptaze ürünlerle dolu raflar sunan bir deneyim alanı. Sabah 07:30’dan akşam 22:00’a kadar açık olan BonVeno, “Alışverişte yeni bir alışkanlık, O” mottosuyla tüketiciye ulaşıyor. BonVeno Türkiye Genel Müdürü Eda Özkan, “BonVeno, alışverişle yaşam tarzını bir araya getiriyor. Mahalleye değer katıyor, müşterisine vakit kazandırıyor, kaliteli ürünü ulaşılabilir kılıyor. Üstelik bunu Metro’nun tedarik gücü ve gastronomi deneyimiyle yapıyor” diyor.
BonVeno nasıl bir ihtiyaçtan doğdu? Neyi amaçlıyor?
BonVeno, Metro Türkiye’nin yeni nesil tüketici alışkanlıklarını yakından takip ederek geliştirdiği bir şehir içi perakende konsepti. Hedefimiz, tüketicilere her gün kolayca ulaşabilecekleri, güvenilir ve keyifli bir alışveriş deneyimi sunmak. 2023 Haziran’da ilk mağazayı Bostancı’da açtık. Geçen günlerde ise 50. mağazamızı Kadıköy’de açtık. İstanbul’un doğusunda Tuzla’dan başlayıp, batısında Beylikdüzü’ne kadar mağazamız var. İddiamız beş yıl içinde bin mağazaya ulaşmak. ‘BonVeno’ Esperanto’da ‘hoş geldin’ anlamına geliyor. Bu ismi seçmemizin nedeni, her mahallede, her sokakta müşterilerimize bir komşu sıcaklığıyla kapılarımızı açmak istememiz. BonVeno, hem lokal hem de evrensel bir sıcaklık taşıyor.
Peki, müşterilere nasıl bir deneyim sunuyorsunuz?
BonVeno’da alışveriş bir ihtiyaç değil, keyifli bir mola. Mağazalarımızda sadece ürün satmıyor, aynı zamanda sıcak kahve, hazır yemekler, taze meyve-sebze gibi pratik çözümler de sunuyoruz. Ofis çalışanları, genç profesyoneller, öğrenciler ve küçük haneler bizim öncelikli kitlemiz. Onların gündelik ihtiyaçlarına kolay, kaliteli ve ekonomik çözümler sunmayı amaçlıyoruz. Hem yer seçimini hem inşaat ve projeyi kendimiz yapıyoruz. Mahalleye gelen renkli komşuyu fark ettirebilmek adına dizayna da çok emek harcadık. Çekirdek BonVeno ekibimizin arkasında kocaman bir Metro ekibi, öğretisi, ruhu ve aynı zamanda prensibi var. Bir bakıma Metro’yu mahalleye getirmiş olduk. Bütününde hem standart ama hem de terzi usulü bir şey yapmış olalım, terzi usulü bir yaklaşımla o mahalleye BonVeno renklerini ve enerjisini katalım istiyoruz.
Hangi ürünler var? Müşteri içeri girerken, arka planda Metro olduğunu bilerek mi giriyor?
Bilerek giren var, bilmeyen de var. Ama girer girmez bir farklılık olduğunu hemen anlıyorlar. Mağazaların önünde Metro bayrağımız var aslında. Ama kalabalık yerlerde dikkat çekmeyebiliyor. Market tarafında günlük haftalık alışveriş deyince aklımıza gelen meyve sebzeyi her gün tedarik ediyoruz Metro kalitesiyle. Sütlü şarküteri de en iyi satan ürün gruplarımızdan. Sütlü şarküteride hem çeşit hem güven hem fiyat performansla ayrışıyoruz diye düşünüyorum. Bunun üzerine en büyük getirdiğimiz yenilik aslında yeme içme dediğimiz ürünler. Her üç müşteriden biri yeme içme çözümlerimizi tercih ediyor. Yeme içme kısmında bir markette olanları farklılaşıyoruz. Nedir bu? Börek belki diğer marketlerde de bulabileceğiniz bir ürün. Ama biz o kabinetin dizaynıyla, ışığıyla, yanındaki kahve makinesiyle ayrışıyoruz, yani kruvasan var ama biz o kruvasanın yanında 50 liraya taze çekim, çekirdekten kahve de sunuyoruz. Sunduğumuz dizayn da bir marketten alıyorsunuz gibi değil, uzmanından alıyorsunuz gibi. Örneğin, sosisli sandviç ‘BonVeno sosislisi’ olarak şu an biliniyor. BonVeno sucuklusu da geliyor, çok az kaldı. İnovatif ürün eklemeye çalışıyoruz. ‘Isıt ye’ler, yeni bir alışkanlık. Yeni oluşmuş alışkanlığı en iyi şekilde sunmaya çalıştığımız gibi sergileme, fiyat, kalite, pişirme şartlarına odaklanıyoruz.
Fark yarattığımızı düşünüyoruz
Ürün gamını mahalledeki ihtiyaçları göz önüne alarak mı belirliyorsunuz peki?
Mahallede genel ürün gamına bakarken, sektördeki takip edebileceğimiz dataları takip ediyoruz. Pazar araştırmalarına göre en çok satanlara bakıyoruz. Onun dışında mahallede de kendini gösteriyor zaten. Yer seçmeye başladığımız zaman ben dahil tüm yönetim ekibi olarak biz mahalledeki her yere gidiyoruz. Dolayısıyla biliyoruz orada kim var, kim yok, neye ihtiyaç var, neye yok. Bir de bunu şekillendiren tabii ki kiralık lokasyon oluyor. Yer seçimi yaparken tam bir esnaf ruhuyla hareket etmeye çalışıyoruz. Yani ‘komşu geldik’ diyoruz. Yaratmaya çalıştığımız şey aslında samimiyet.
Sizi benzersiz kılan şey nedir?
BonVeno, alışverişle yaşam tarzını bir araya getiriyor. Mahalleye değer katıyor, müşterisine vakit kazandırıyor, kaliteli ürünü ulaşılabilir kılıyor. Üstelik bunu Metro’nun tedarik gücü ve gastronomi deneyimiyle yapıyor. Her anlamda fark yarattığımızı düşünüyoruz. Bununla birlikte değişen ihtiyaçlar var. Tüketim alışkanlıkları değişiyor. Pandemi de bunu çok fazla tetikledi. Dolayısıyla burada mahalleden sürekli bir ihtiyaç var. Ancak Metro olarak yeme içme sektörüne hizmet veriyor ve bu odağımızı değiştirmek istemiyoruz. Dolayısıyla Metro’nun gücünü arkasına alarak yeni ihtiyaçlara cevap veren bir format aslında bu. Metro ile birbirini tamamlayan, ama aynı zamanda ayrı olan bir format. O yüzden tabelada yok Metro adı. Çünkü BonVeno’nun yolu tamamen ayrı. Ama aynı ailenin üyesi olarak da böyle kol kola yürüyen bir format.
Mahalleye indiniz, tüketiciye geldiniz. Bu alanda BonVeno’nun rakibi var mı?
Hem herkes hem hiç kimse. Esnaf gibi düşünüyorsak eğer, esnaf ne yapar? Herkes benim müşterim olsun ister değil mi? Biz de istiyoruz ki herkes müşterisi olsun. Herkesle iyi rekabet etme arzusundayız. Ama öbür taraftan neden hiç kimse? Çünkü bunları bir ara da yapan kimse yok.
Hedefimiz yıl sonunda 100 mağaza
Avrupa’da örnekleri var mı?
İlk tabelayı ülkemize astık. Şu anda Çekya, Prag ve Romanya'da da var. Toplamda 100 tane bu konseptte mağaza var. Büyümeye devam ediyor. Biz nisan ayı sonunda 50 mağazaya ulaştık.
Ne boyutta bir yatırım yaptınız?
Sene sonuna kadar hedefimiz 100 mağazaya ulaşmak. 5 sene sonra içinde bu rakamı 1000 mağazaya çıkarmayı istiyoruz. Şu ana kadar 350 milyon liralık bir yatırım yaptık. Sene sonuna kadar yatırımı 2 katına katlamayı öngörüyoruz.
İstanbul dışı mağaza açma planlarınız var mı?
Var. Başta Metro’nun oldu bütün şehirlere gitme hedefimiz var. İlk etapta İstanbul odakta. Neden İstanbul odakta? Birçok müşteri profilini görebileceğiniz, pek çok mahalle de pek çok kalıpları oluştururken testlerinizi yapabileceğiniz bir şehir. Öbür taraftan şehir hayatının altını çok çizdim. 7:30’da market açmak her şehirde kıymetli değil. İstanbul’da daha kıymetli.
Mağazalara insan isimleri veriyorsunuz. Bunun nedeni nedir?
Her mahallenin BonVeno’sunun, o mahalleye özel olması amacımız doğrultusunda her bir mağazaya “Mert’in bon Veno’su”, “Fulya’nın bonVe no’su” örneklerindeki gibi çalışanlarımızdan birinin ismini veriyoruz. Mimarımız Fulya Acıbadem’de oturuyor; oradaki mağazanın ismi Fulya’nın BonVeno’su mesela. Bu uygulama güzel bir ses getirdi. ‘Benim bonVeno’m olsun’ diye uzun bir dilek listemiz oluştu. Kişiselleştirme hayatımızın her yerinde. Şirket kültürünü yaratırken personelin güler yüzüyle birlikte çalışanların işe katkısı en önemsediğimiz konulardan biri oldu.