Dinamik ve demokratik şehir buluşması olan Artweeks Istanbul, bu yıl 12. edisyonu ile karşımızda. Akaretler’den, The Ritz-Carlton Residences İstanbul’a uzanarak etki alanını genişleten bu sanat buluşması, bu yıl ilk kez hayata geçen ‘Curation Space’ ile genç küratörlere kendi seçkilerini sunma imkânı da tanıyor. 15 Ekim’de kapılarını açan ve sanatın tüm paydaşlarını bir araya getiren etkinlik, 26 Ekim’e kadar devam edecek. Üstelik sürdürülebilir bir sanat ekosistemi yaratan Artweeks Istanbul, bir kez daha tüm ziyaretçileri ücretsiz olarak sanatla buluşturuyor.
Artweeks Istanbul’u hayata geçiren ve büyüten bu vizyonu Bilgili Holding CEO’su Sinan Temo anlattı bizlere. Etkinliğin detaylarını ise Artweeks Organizatörü Sabiha Kurtulmuş ve Bilgili Holding Sanat ve Kültür Direktörü Begüm Güney’den dinledik.
Bilgili Holding’in gayrimenkul projeleri ve sanat arasındaki ayrılmaz birlikteliğini sıkça görüyoruz. Bu strateji, Holding’in kurumsal kimliğini ve sürdürülebilirlik vizyonunu nasıl şekillendiriyor?
Bilgili Holding ve BLG Capital olarak faaliyet alanımız gayrimenkul. Nesillerdir süregelen güçlü bağımız bulunan sanat ise Bilgili Sanat çatısı altında hamilik yaptığımız, desteklediğimiz bir alan. Sanat, bizim için yalnızca estetik bir unsur ya da bir eklenti değil; Bilgili Holding’in DNA’sına işlemiş önemli bir değer, vizyonumuzun önemli bir parçası.
Bu vizyonun en somut yansıması ise hiç şüphesiz Artweeks Istanbul... Sanatın toplumun her kesimine ulaşmasını hedefleyen bu etkinliği 12 edisyondur kâr amacı gütmeden, tüm ziyaretçilere ücretsiz olarak sunuyoruz.

Artweeks Istanbul’un ‘ücretsiz’ olması felsefenin arkasında ne var? Bu misyon, etkinliğin evriminde ve mevcut edisyonda nasıl somutlaşıyor?
Sanatı toplumun her kesimine ulaştırmak bizim için en temel öncelik. Ücretsiz sergilerle ekonomik engelleri ortadan kaldırarak sanatın bir ayrıcalık değil, ortak bir değer olduğunu vurguluyoruz. Bilgili Holding’in sanat vizyonunun temelinde de bu yatıyor: Sanatı yaşamın bir parçası haline getirmek.
Bu felsefe, Artweeks’in başlangıcından bugüne dek geçirdiği evrimin de yol haritası oldu. Etkinlik, izleyicisiyle birlikte organik bir şekilde büyüdü. İlk edisyonlarımızda karma sergilere odaklanırken, zamanla One Akaretler gibi projelerle bağımsız sanatçılara da alan açtık. Bu yıl Nisan ayında gerçekleştirdiğimiz XI. Edisyon’un ‘Solo’ formatı ise bir sanatçının dünyasını bütüncül keşfetme imkânı sundu.
Bu misyon, her edisyonda daha da somutlaşıyor. ArtTalks panelleri, müzik işbirlikleri ve atölyeler gibi yan etkinliklerle izleyiciyi pasif bir gözlemci olmaktan çıkarıp deneyimin bir parçası haline getiriyoruz. Özellikle gençlerin ve sanatla ilk kez tanışanların bu dünyaya adım atmasını çok önemsiyoruz.
Mekanların mimarisi ve tarihsel dokusu ile sanat eserleri arasında nasıl bir etkileşim olmasını arzu ediyorsunuz?
Sanat eserlerinin, mekanların mimari ve tarihsel özellikleriyle doğal bir diyalog kurmasını istiyoruz. Akaretler Sıraevler’in tarihi atmosferiyle bütünleşen işler, izleyiciye geçmişle bugün arasında bir köprü sunarken; The Ritz-Carlton Residences’ta ise çağdaş yaklaşımlar ön plana çıkıyor. Bu etkileşim, sanatın mekandan güç almasını ve izleyiciye daha özgün bir deneyim yaşatmasını sağlıyor. Bilgili Holding olarak, mekan yönetimi anlayışımızda da mekanların yalnızca fiziksel bir alan değil, toplumsal ve kültürel bir buluşma noktası olmasını hedefliyoruz. Sanatın, mekanın ruhunu ve geçmişini yansıtmasını, izleyiciye hem tarihsel hem de güncel bir deneyim sunmasını önemsiyoruz.
Sanat ekonomisine katkı olarak Artweeks’in rolü nedir?
Artweeks, sanatçıların, galerilerin ve koleksiyonerlerin bir araya geldiği bir ekosistem sunuyor. Bu buluşma, sanat piyasasının gelişmesine ve sürdürülebilirliğine katkı sağlıyor. Özellikle genç sanatçılar ve bağımsız sanatçılar, galeriler için görünürlük ve yeni işbirlikleri imkanı yaratıyor. Sanat ekonomisinin güçlenmesi için, farklı paydaşları bir araya getiren, işbirliği ve diyalog ortamı oluşturan bir platform olmayı önemsiyoruz. Bu sayede, hem sanat üretiminin hem de sanat piyasasının gelişmesine katkı sunuyoruz.
Gelecek yıllarda Artweeks’in uluslararası çapta erişimi hakkında planlarınız var mı?
Artweeks’in uluslararası erişimini artırmak, uzun vadeli hedeflerimiz arasında. Yurt dışındaki sanatçılar ve kurumlarla diyaloglarımızı güçlendirmek, uluslararası işbirlikleriyle çeşitliliği artırmak istiyoruz. Ancak bunu adım adım, sağlam temellerle ve sürdürülebilir bir şekilde inşa etmeyi hedefliyoruz. İstanbul’un sahip olduğu kültürel çeşitlilik ve tarihi birikim, Artweeks’in uluslararası arenada daha görünür olmasını sağlayacak güçlü bir zemin sunuyor.
Sokağın enerjisiyle besleniyoruz
MERKUR Galeri Kurucu Direktörü ve Artweeks Organizatörü Sabiha Kurtulmuş, paneller, müzik işbirlikleri ve etkinliklerle klasik sergi modelini aşmayı hedefleyen etkilniğe dair sorularımızı yanıtladı.
Bu edisyona dair en güçlü hayaliniz nedir? Okuyucuya, sanatsevere bırakmak istediğiniz mesaj ne olur?
En büyük hayalim Artweeks’in, izleyiciler ve sanatçılar arasında kalıcı bir bağ kurması ve İstanbul’un çağdaş sanat haritasında daha görünür bir yer edinmesi. Herkesin kendinden bir parça bulabileceği, ilham alabileceği bir ortam yaratmak istiyoruz. Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyorum ve bu paylaşımın uzun vadede toplumsal hafızada kalıcı bir iz bırakmasını diliyorum.
ArtTalks panelleri, müzik işbirlikleri ve etkinliklerle klasik sergi modelini aşmayı hedefliyorsunuz bu konseptin arkasındaki vizyonu okurlarımıza anlatmanız mümkün mü?
Sanatı sadece sergilemek değil, aynı zamanda tartışmak, dinlemek ve paylaşmak istiyoruz. ArtTalks panelleriyle farklı bakış açılarını bir araya getiriyoruz. Müzik ve diğer disiplinlerle kurulan işbirlikleri ise sanatın sınırlarını genişletiyor. Bu yaklaşım, izleyicinin pasif bir izleyici olmaktan çıkıp, aktif bir katılımcı olmasını sağlıyor.

Sizce İstanbul’un Miami gibi, Basel gibi çağdaş sanat alanında bir merkez üssüne dönüşme potansiyeli var mı?
İstanbul, tarihi ve kültürel çeşitliliğiyle büyük bir potansiyele sahip. Doğru işbirlikleri ve sürdürülebilir projelerle, şehir çağdaş sanat alanında önemli bir merkez olabilir. Biz de bu gelişime katkı sunmak için çalışıyoruz.
Yerli sanatçı ve galerilerin katılımıyla denge nasıl sağlanıyor? Seyircinin ve eleştirmenlerin beklentileri arasında nasıl bir nokta yakalamayı amaçlıyorsunuz?
Yerli sanatçı ve galerilere her zaman öncelik veriyoruz. Onların üretimlerini desteklemek, bizim için bir sorumluluk. Aynı zamanda uluslararası işbirlikleriyle çeşitliliği artırmaya çalışıyoruz. Seyirci ve eleştirmenlerin beklentileri arasında denge kurmak için, açık ve kapsayıcı bir program oluşturmaya özen gösteriyoruz.
Geriye dönüp baktığınızda, Artweeks’i Türkiye çağdaş sanat ortamında bu denli özel ve dinamik kılan temel unsurları nasıl özetlersiniz?
Artweeks Istanbul’un 12 yıldır süren başarısı ve dinamizmi; erişilebilir formatı, vizyoner destekleri ve yarattığı kolektif ekosistemin birleşiminden doğuyor. En başından itibaren, büyük metropol fuarlarının aksine, kendimizi sokağın enerjisiyle beslenen, samimi ve ücretsiz bir modelle konumlandırdık. Akaretler Sıraevler’in davetkar yapısı, sanatı kapalı duvarların dışına taşıyarak halkla doğrudan buluşturdu ve bu da geniş kitleler tarafından hemen kucaklanmamızı sağladı. Bu yolculuktaki en kritik faktör, Bilgili Holding’in sanatı mekanla bütünleştiren vizyoner yaklaşımı ve süreklilik sağlayan desteği. Bu sağlam temel, UBS gibi küresel bir kurumun uzun soluklu ana sponsorluğunu da beraberinde getirerek etkinliğe uluslararası bir prestij kazandırdı. Aynı zamanda Artweeks, doğası gereği birleştirici bir platform; galerileri, bağımsız sanatçıları, küratörleri ve koleksiyonerleri samimi bir çabayla bir araya getirir. UBS yöneticilerinin her etkinliğimize katılarak Türk sanatçıların eserlerini kendi koleksiyonlarına dahil etmesi gibi somut sonuçlar, platformun yerel sanatı küresel sahneye taşıyan bir köprü görevi gördüğünün en net kanıtı.
Ekosistemi gelişletiyoruz
‘Curation Space’ programının ardındaki vizyonu ve mekân çeşitliliğinin temel motivasyonu Bilgili Holding Sanat ve Kültür Direktörü Begüm Güney anlattı.
Artweeks Istanbul’un 12. edisyonunda lanse edilen ‘Curation Space’ programının ardındaki vizyon nedir? Bu program sanat ekosistemine nasıl bir katkı sunacak?
Curation Space, sanat dünyasının geleceğini şekillendirecek küratörlere ve sanat profesyonellerine bugünden bir alan açma vizyonuyla gelişti. Programın temel amacı, bağımsız küratörlere kendi özgün küratöryel dillerini ve bakış açılarını sergileyebilecekleri profesyonel bir alan yaratmayı önceliklendiriyoruz. Programı sadece bir sergi alanı olarak görmüyoruz. Artweeks İstanbul’un sürdürülebilirlik anlayışına ve galeri-sanatçı-koleksiyoner üçgeninin ötesine taşıma hedefinin bir yansıması olarak konumlandırıyoruz. Sanat ekosistemini, tüm yaratıcı paydaşlarını kapsayacak şekilde genişletmeyi hedefliyoruz. Bu sayede hem izleyiciler farklı küratöryel yaklaşımlarla tanışma fırsatı buluyor hem de bugün desteklediğimiz bağımsız küratörlerin, yarının uluslararası ölçekte ses getirecek sanat liderlerine dönüşeceği bir ekosistem inşa ediyoruz.

Etkinlik, ilk kez iki farklı mekânda düzenleniyor. Mekân çeşitliliğinin ardındaki temel motivasyon nedir ve bu durum küratöryel yaklaşımınızı nasıl şekillendirdi?
Bu büyüme, Artweeks Istanbul’un gördüğü yoğun ilgi ve talebin doğal bir sonucu. Etkinlik, son üç edisyonunda 110.000’in üzerinde ziyaretçi ağırladı. Bu büyüme, sadece mekansal bir genişleme değil, aynı zamanda küratöryel yaklaşımımızı da zenginleştiren bilinçli bir adım.
Bu noktada iki mekânın farklı karakterleri, küratöryel kararlarımıza doğrudan yön verdi. Etkinliğin doğduğu yer olan Akaretler’in tarihi dokusu ve kültürel belleği, küratöryel yaklaşımımızın temelini oluşturuyor. Burada, mekanın geçmişiyle diyalog kuran ve onun ruhunu yansıtan eserlere öncelik veriyoruz. Diğer yanda, The Ritz-Carlton Residences’ın çağdaş mimarisi ise bize yeni ve yenilikçi sanatsal üretimler için modern bir zemin sunuyor. Bu alanda, izleyiciyi güncel sanatın farklı ve deneysel biçimleriyle buluşturmayı hedefliyoruz.
Dolayısıyla amacımız, izleyicilere bu iki farklı karakterdeki mekanda hem tarihi belleğin hem de çağdaş yaşamın iç içe geçtiği, bütünlüklü ve zenginleştirilmiş bir sanat deneyimi sunmak.