Kurtuluş Savaşı’nda Çanakkale Boğazı'nın stratejik savunmasında kritik rol oynamış tarihi bir yapı olan Seddülbahir Kalesi’ne götürüyoruz sizi. 1658 yılında IV. Mehmet'in annesi Hatice Turhan Sultan tarafından yaptırılan bu Kale, Anadolu yakasındaki Kumkale ile birlikte Boğaz'ın girişini koruyan ilk savunma hattını oluşturmuş yıllarca. Bir sultan tarafından inşa edilen tek savunma yapısı olması da tarihsel değerini daha da artırıyor tabii.
“Kale, Çanakkale Muharebeleri'nin ilk şahidi niteliğinde. 3 Kasım 1914'te İngiliz ve Fransız gemilerinin bombardımanı sonucu ilk şehitlerimizin verildiği yer burasıdır” diyor Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir… Bugün içerisinde açık hava müzesi de bulunan kaleyi, Kaşdemir’den dinledik.
Restorasyon sürecine dönersek… Yanılmıyorsam sekiz yıl gibi uzun süreden söz ediyoruz. Neden bu kadar sürdü?
Evet, 2015 yılında başkanlığımız tarafından başlatılan restorasyon çalışması tam sekiz yıl sürdü. Bu sürecin uzamasının temel sebebi, kazı çalışmalarında sürekli olarak top mermileri başta olmak üzere Osmanlı asker künyeleri, Fransız cep saati, Osmanlı el bombası, Krupp topu namlu temizleme harbisi, Fransız ve Senegal asker palaları, Osmanlı mavzer süngüleri, Osmanlı süngü kını, Osmanlı palaska barutluğu, Osmanlı, Fransız ve Avustralya asker üniforması kol düğmeleri ve Fransız mühimmat sandığı gibi çok sayıda eserin gün yüzüne çıkmasıydı. Toplamda 40 bini aşkın eser bulundu.
Bu süreçte özellikle nelere dikkat edildi? Nasıl bir yaklaşımla ilerlediniz?
Restorasyon uygulama sürecinde modern teknolojiler kullanıldı, üç boyutlu tarama verileri ile güncel rölöveler hazırlandı ve gerekli bölümlerde strüktürel analiz yapılarak güçlendirme projeleri hayata geçirildi.
“Yapının kendi hikâyesini anlatması” restorasyon felsefemizin temelini oluşturuyor. Kilitbahir Kalesi, Bigalı Kalesi, Namazgah Tabyası gibi diğer yapılarda da uyguladığımız bu anlayışa göre, her yapı kendi tarihsel sürecini yansıtan eserlerle temsil ediliyor. Seddülbahir Kalesi'nde de kazılarda çıkan eserlerle kalenin bir bölümünde müze kuruldu ve ziyaretçileri adeta 110 yıl öncesine götüren bir atmosfer yaratıldı.

Seddülbahir Kalesi’ni bugün sadece tarihi bir kale olarak değil aynı zamanda bir müze olarak da görmek gerek sanırım.
Kalenin, 18 Mart 2023'te ‘18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’ kapsamında Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılında açılması ayrı bir anlam taşıyor. Kale bugün hem bir açık hava müzesi hem de çağdaş bir sergi mekânı olarak işlev görüyor.
Teşhir-tanzim çalışmaları da modern müzecilik gerekleriyle hazırlandı; kalede yapılan kazılarda ortaya çıkarılan 40 bini aşkın eserden seçilen örnekler sergileniyor, dijital ve interaktif unsurlarla anlatım destekleniyor.
Kaledeki sanat platformu hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Seddülbahir Kalesi Müzesi aynı zamanda sanat ve tarihin buluştuğu bir platform olarak tasarlandı. Beste Gürsu'nun sanat danışmanlığını üstlendiği sergide, resim, heykel, minyatür ve enstalasyon dallarında eserler yer alıyor. Tuğba Önder Demircioğlu, Asaf Erdemli, Barış Sarıbaş, Kadir Akyol, Recep Çiftçi, Okan Koparan gibi ulusal ve uluslararası alanda ödüllü sanatçıların eserleri sergileniyor.
Son olarak, kalenin günümüzdeki durumu ve gelecek planlarınız nelerdir?
Seddülbahir Kalesi, üç buçuk asırdan uzun süredir Çanakkale Boğazı savunmasının sembolü olmaya devam ediyor. İki yıldır misafirlerini ağırlayan Kale, eşsiz manzarası, tarihi duruşu ve heybetli yapısıyla halen Çanakkale Boğazı’nı koruyor. Bugün ise aynı boğazın üzerinde yükselen 1915ÇANAKKALE Köprüsü sayesinde bölgeye ulaşım çok daha kolay hale geldi. Bu kolaylık, şehitlikler, tanıtım merkezi gibi yarımadanın birçok önemli unsurunun daha rahat ziyaret edilmesini sağlıyor ve bölgeye olan ilgiyi de her geçen gün fark edilir oranda artırıyor. Başkanlık olarak, bu tür tarihi yapıların korunması ve işlevlendirilmesi konusundaki çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz.
