Pirelli Takvimi’nin 52’nci edisyonu, Prag’daki tarihi Belediye Binası’nda düzenlenen görkemli bir gala ile uluslararası basına tanıtıldı. Gecenin ev sahipliğini Pirelli Yönetim Kurulu Başkanı Marco Tronchetti Provera üstlenirken, dünyanın dört yanından seçkin davetliler katıldı. 1964’ten bu yana yayımlanan takvim bu yıl Norveçli fotoğrafçı Solve Sundsbø’nun imzasıyla ‘elementler’ teması doğrultusunda hazırlandı. Toprak, hava, ateş ve su gibi doğal unsurlarla enerji, ışık ve gökyüzü gibi soyut güçler bu yılki takvimde güçlü bir görsel anlatı olarak kurgulandı. Gwendoline Christie, Irina Shayk Eva Herzigová, FKA twigs, Tilda Swinton, Venus Williams gibi 11 güçlü kadın 2026’nın yıldızlarıydı. Prag’daki lansman, kentin tarihi dokusunu çağdaş fotoğraf estetiğiyle buluştururken Hafta olarak yıldızlarla takvimin yaratım sürecini konuştuk.
VENUS WILLIAMS: ATEŞ GİBİ TUTKULU VE KORKUSUZUM
7’si Grand Slam, toplam 49 WTA tekler şampiyonluğu ve dört Olimpiyat madalyası bulunan spor efsanesi ‘ateş’ elementinin ruhuyla özdeşleştiğini belirtiyor.

Bir sporcu olarak, kariyer planınızda bu takvimde yer almak var mıydı?
Aslında evet, Pirelli Takvimi’nde yer almak hep istediğim bir şeydi ve nihayet buradayım. Çok yaratıcı, güçlü, olağanüstü kadınların arasındayım. Bir düşüm daha gerçek olduğu için çok mutluyum; hissediyorum, 2026 benim yılım olacak!
Sizin temsil ettiğiniz element, ateş. Rekabetçi tavrınızı göz önüne alırsak, bu ‘ateşli’ karakterinizle özdeşleşen bir eşleşme mi?
Rekabetçi tavır, ateşli karakter mi? Yok canım, ben son derece sakin ve mülayim biriyim! Bakın elimde çayım, nasıl sakinim! (Gülüyor) Şaka bir yana ateş benim için mükemmel bir temsil oldu. Ben çok tutkuluyum, korkusuzum; nasıl ateş her şeyi ele geçiriyorsa, ben de hayatımda öyle kontrolü elime alırım. Bu benim oyuncu olarak da kim olduğumu anlatıyor: Güç, kontrollü saldırganlık ve dayanıklılık. Bugün ateşle bir bütün oldum. Ellerimden ve bedenimden ateşin çıktığı bir kare yakaladık.
Takvimde diğer yer alan isimler, oyuncu, şarkıcı ya da model… Takvimdeki tek sporcu sizsiniz. Bu durum size ne hissettirdi?
Demin konuştuğumuz ‘rekabetçi’ tavır aslında tam da bu noktada devreye girdi. Diğerlerinden daha iyi performans sergileme isteği benim doğamda var. O yüzden elimden gelenin en iyisini yaptım. Her zaman güçlü ve güzel hissettim… Hayatım tamamen güçlü olmaya ve en üst performans seviyesine ulaşmaya dayanıyor. Bu çekimde kendi performansımı da beğendim, benden başka ateş yok, hakkını verdiğimi düşünüyorum.
GWENDOLINE CHRISTIE: DAHA KAPSAYICI BİR DÖNEMDEYİZ
Game of Thrones’un yıldızlarından İngiliz oyuncu Gwendoline Christie, takvimde ‘ether’ elementini canlandırıyor. Pirelli Takvimi’nin güzellik ve yaş algısının değişimine ışık tutuyor.

Bir söyleşinizde fotoğraf çektirmeyi sevmediğinizi okumuştum. Bu projeye dahil olmaya nasıl karar verdiniz?
Kendimi olduğum hâlimle görmekten pek hoşlanmıyorum. Role bürünmeye alışkınım. Wednesday dizisinin ikinci sezonu hakkında konuşurken en sık duyduğum şey şuydu: Hayatımın büyük bölümünü görünmez olmak ya da başka biri olmak isteyerek geçirmişim. Ama şimdi, şaşırtıcı olan şu ki, muhtemelen kim olduğum konusunda her zamankinden daha rahat ve daha özgüvenliyim.
Takvimde yer almak sizin için ne ifade etti?
Pirelli Takvimi efsanevi bir şey. Her yıl güzelliği nasıl ifade ettiğimizin ve algıladığımızın bir vitrini gibi. Takvimin yıllar içinde nasıl evrildiğini, farklı fotoğrafçıların ve çok farklı insanların bu projede yer aldığını görmek kendi adıma en sevdiğim şeylerden biri.
Takvimin bütün güzel ve güçlü kadınları olgunluk döneminde… Sizce günümüzde kadınlık ve güzellik kavramları nasıl dönüşüyor?
Bence modern zamanın kadınlık araştırmaları son derece önemli. Kadınların oy hakkına sahip olması bile çok yeni bir şey. Üstelik hâlâ kadınlara hiçbir sebep olmadan erkeklerden daha az ücret ödemek yasadışı değil. Yani yapılacak çok iş var. Ama aynı zamanda kadınlığımızın ne olduğuna, bizi nereye götürdüğüne bakmak da çok önemli. Bir insanın kendini nasıl ifade ettiğini, kadınlığını, erkekliğini, enerjisini nasıl tanımladığını düşünmesi için alan tanıyan her fırsatı çok önemsiyorum. Kadınların kendilerini güçlenmiş ve güçlü bir hâlde ifade edebilecekleri bir alan yaratılması gerektiğine inanıyorum. Daha kapsayıcı bir dünyaya doğru gidiyoruz… İnsan kendi topluluğunu buluyor.
Kariyerinize bakacak olursak moda dünyasına 34 yaşında, görece ‘geç’ bir dönemde girdiniz. Bu sizin için ne anlam taşıyor?
Aslında moda sektöründe doğrudan çalışmıyordum ama tasarım, moda veya sanatla ilgilenen arkadaşlarım beni hep destekledi. Ne yapmak istersem isteyeyim bir geleceğim olduğunu söyleyip beni cesaretlendirdiler. Bu yüzden kendimi biraz borçlu hissediyorum ve moda dünyasında olup bitenler beni her zaman harekete geçiriyor. İnsan kendi insanlarını buluyor. Ben de hayatım ilerledikçe kendi topluluğumu daha çok buluyorum.
EVA HERZIGOVÁ: SAVUNMASIZ HALİMİ KEŞFETTİM
Üçüncü kez takvimde yer alan Çek top model ‘su’ elementi için bir tankın içinde poz verirken teslimiyet duygusu ile tanıştığını anlatıyor.

Prag’da, kendi evinizde Pirelli Takvimi’ni tanıtmak size neler hissettiriyor? Mutlu musunuz?
Sizin adınıza mutluyum, bu büyülü şehre gelip keşfetme imkanını bulduğunuz için… Burası benim evim zaten. Her karışını bilir, tabiri caizse her taşını tanırım. Sokaklardaki, binalardaki sihri bilirim. Dünyanın dört bir yanından gelen davetlilerin bu hissi paylaşması da hoşuma gidiyor bir anlamda…
1996, 1998 ve 2026… Yani bu sizin üçüncü Pirelli Takviminiz. Zamanda yolculuk mümkün olsa takvimde ilk yer aldığınız yıldaki genç Eva’ya neler söylemek istersiniz?
Devam et, gayet iyi iş çıkarıyorsun! O dönemde de Pirelli Takvimi’nin bir parçası olduğum için kendimi çok şanslı hissediyordum, şimdi de. Bu proje ile ilgili her çekim farklı bir deneyim hayatımda…
Bu seferki çekim bambaşka olmalı. Zira elementiniz su ve çekimler sualtında yapıldı. Bu şekilde poz verirken neler hissettiniz?
Değişikti. Her çekimde bir role bürünürüm ve o konsepte göre bir rol üstlenirim. Modellik bu anlamda oyunculuk gibi. Ama suyun içinde hissettiğim şey bir nevi teslimiyetti. Yani elemente teslim oldum. Su altında hiçbir kontrolünüz yok. Saçınız yüzünüzde, vücudunuz dönüyor, makyajınız eriyor… Sølve’nin nerede olduğunu göremiyordum. Ama bahsettiğim teslimiyet duygusu gelince hepsi önemini yitirdi. Saçım yüzüme gelsin, makyajım aksın… Önemli değil. Aklımda olan sadece iyi bir iş çıkarmaktı. Kamera karşısındaki savunmasızlık hali kendimi keşfetmeme yol açtı bir yandan… Fotoğraflanırken insan güçlü ve zayıf yanlarını tanıyor.
IRINA SHAYK: HAYATIMIN TEKLİFİ TÜRKİYE’DE GELDİ
Moda dünyasının en ışıltılı isimlerinden biri olan Irina Shayk Bodrum-New York hattında aldığı Pirelli’den aldığı teklifin kariyerinde bir dönüm noktası olduğunu söylüyor.

Takvimde yer almanız için teklif geldiğinde neler hissettiniz?
Hayatım boyunca bu teklifi beklediğim için havalara uçtum. Bu, kariyerim için büyük bir dönüm noktası. Uzun zamandır bu teklifi bekliyordum. Haberi aldığımda kızımla Türkiye’den New York’a seyahat ediyorduk, gözlerim doldu, inanamadım.
Türkiye’de neredeydiniz, Bodrum’da mı?
Evet, tatile gelmiştik ailece… Üç hafta doğru düzgün spor yapmamıştım, ne kadar kebap varsa yemiştim. Hayatımın teklifi gelince biraz hayıflandım hatta “neden bu kadar saldım” diye ama yapacak bir şey yok! Hemen spora, günlük rutinlerime döndüm.
Kebapla, Türk yemekleriyle aranız iyi diye anlıyorum bu cümlelerden…
Hem de nasıl! Tek kelimeyle bayılıyorum. Türkiye’yi de çok seviyorum, favori yerlerimden Bodrum ve İstanbul…
Biraz elementinizden bahsedelim… ‘Rüzgar’ olmak sizin seçiminiz miydi?
Aslında ben tipik bir Oğlak burcuyum, toprak elementiyim… Yükselenim Akrep, o da su burcu. Rüzgâr ise özgür ve enerjik. Başta zıtmış gibi geldi ama sonra bağımı gördüm. Dağ ne kadar sabitse, rüzgâr da onun hatlarını şekillendirir. Bu yüzden elementimle çok bağ kurdum.
Doğayla aranız nasıl?
Doğada olmaya çok alışkınım. Küçük bir köyde büyüdüm; toprakla iç içe olmak, doğanın içinde çıplak ayakla yürümek zaten DNA’mda var. New York’taki hayatımda olmayan şeyler bunlar. Ve özlediğim şeyler. O yüzden takvimin konsepti bana çok uydu.
Sølve ile ilk işbirliğiniz değil bildiğim kadarıyla. Onunla çalışmak sizin için ne ifade ediyor?
Onu özel kılan, çekimlerde sizi hep özgür bırakması… Sınırları zorlar, daha ‘fazlasını dene, daha çok çabala’ der ama o bahsettiği özgürlüğü hep tanır.
SØLVE SUNDSBØ: BU TAKVİMİN ODAĞI GÜÇLÜ KADINLAR
Pirelli Takvimi’nin bu yılki ‘Elementler’ temasının ardındaki yaratıcı isim, Norveçli Sølve Sundsbø… Fotoğrafçı, doğa ile insan arasındaki bağı yeniden tanımlayan güçlü bir görsel dünya kurdu.

Bir fotoğrafçı için bu işe imza atmak büyük bir onur. Teklif geldiğinde neler hissettiniz?
Yıllardır pek çok yaratıcı projede yer aldım ama Pirelli Takvimi her zaman ayrı bir yere sahiptir. İlk konuşmamızı yaptığımız anda enerjilerimizin uyuştuğunu hissettim. Benim için çok doğal bir işbirliğinin yolu açıldı. Aslında tereddüt etmedim bile; doğru zaman, doğru ekip ve beni heyecanlandıran bir yaratıcı vizyon vardı.
Takvim günümüzün dünyasında neler ifade ediyor?
Bence kültürel bir barometre… Pirelli Takvimi artık sadece güzel fotoğraflardan oluşan bir proje değil. Yıllar içinde toplumsal değişimleri, estetik dönüşümleri ve kadın temsiline dair evrimi yansıtan bir göstergeye dönüştü. Bu yüzden her yeni edisyon, dönemin ruhunu bir şekilde kaydeden bir arşiv niteliğinde. Ben de 2026 edisyonunda bu mirası sürdürmek, hatta yeni bir katman eklemek istedim.
‘Elementler’ temasını nasıl hayata geçirdiniz?
Çok net bir başlangıç noktamız vardı. Bu takvimin odağı kadınlardı; onların duyusallığı, güçleri ve doğayla kurdukları derin bağ… İlk brifingde bütün bu temaların altını çizdik. Sonra da adım adım ilerledik. Bunu tamamen dışarıda çekmek çok zor ve belki de daha az ilginç olurdu. Bu yüzden İngiltere kırsalına gidip doğayı filmle ‘harmanladık’ ve o görüntüleri stüdyoda dev LED ekranlara yansıttık. Norfolk ve Essex’te çekim yapmak projenin en büyüleyici kısmıydı. Bazı elementleri stüdyoda çok daha doğrudan şekilde temsil ettik. Eva ve Susie’yi suyun içine yerleştirdik. Tilda için büyülü bir mini orman yarattık. Isabella çiçeklerle içinde çekildi.
Bu proje, yaptığınız diğer işlerden nasıl ayrıştı?
Farkı şu: Size ‘Bunu istiyoruz’ diyen bir müşteri yok. Daha ziyade yaratıcılığı besleyen bir ortam var. “Bir Pirelli Takvimi yaratmanı istiyoruz, haydi işe başla” deniliyor. Bu da süreci çok daha özgür kılıyor. Ayrıca çok daha uzun bir çalışma. Çoğu iş bir ay sürer ve biter; bu ise Aralık’ta başladı ve Kasım’da ortaya çıktı. Bir yıllık bir süreç Pirelli’nin fotoğrafçılığa ve benzersiz, güzel objeler yaratmaya yaptığı yatırım çok özel. Bu sürecin bir parçası olduğum için minnettarım.
DESTANSI GECENİN KATILIMCILARI

Eva Herzigová, Sølve Sundsbø, Marco Tronchetti Provera, Gwendoline Christie, Irina Shayk ve Venus Williams destansı gecede bir araya geldi. Gecenin ev sahibi Marco Tronchetti Provera, “Siz kendinizi bir element ile özdeşleştirseydiniz, neyi tercih ederdiniz?” sorusuna şöyle cevap verdi: “Sanırım rüzgar olurdum. Çünkü rüzgar cesaret yelkenlerini doldurarak, her zaman yeni ufuklara gitmenizi sağlar.”