Antalya; yalnızca doğası, denizi ya da tarihî mirasıyla değil otelcilik anlayışıyla da bir marka değeri taşıyor. Her bütçeye uygun turistik mekânların yanında eşsiz bir lüks anlayışına sahip seçenekler de var. Ben de geçen hafta sonu bunlardan birini deneyimlemek üzere Belek’e doğru yola çıktım. Turizm sektörünün örnek otellerinden olan Regnum Carya, lükste yeni bir adım attı ve Regnum The Crown’un kapılarını açarak müthiş bir konsept yarattı.
Mimari açıdan çok büyük bir otel burası. Nefes kesen bir atmosferi soluyorum otele adımımı atar atmaz. Lobiye girdiğiniz an tavana uzanan dev ağaç heykeli ile onun altında klasik müziğin bilinen ezgilerini çalan bir dörtlü, “Hoş geldiniz” diyerek karşılıyor misafirleri. Oteldeki her ayrıntı, sadece konforlu bir konaklama deneyimi vadetmekle kalmıyor, otelciliğe olan yerleşik bakış açılarını da etkiliyor.
Regnum The Crown’un konumu denize sıfır. Otelin farklı boyutlarda 110 m² ile bin 700 m² arasında değişen süit ve villalardan oluşan çok geniş bir konaklama yelpazesi var. Toplamda 343 süit ve 15 villalık olağanüstü bir yatırım burası. Öte yandan Türkiye’de bir ilk olan sadece yetişkinlere özel ‘rooftop’ alanı en akılda kalan kısım. Buradaki ‘Sonsuzluk Havuzu’, panoramik bir görüş alanı sağlıyor; sanki gökte yüzüyorum; dünya sonsuz ve ayaklarımın altında…
Dünya mutfaklarından 14 seçkin örnek
Regnum The Crown’da kalmak aynı zamanda dünyaya gastronomi bir seyahate çıkmak gibi. Otelin farklı bölgelerinde her damağa uygun, Pan-Asya, Arap, Yunan, Meksika, İspanyol Tapas, Slavic ve sağlıklı yaşam mutfağı gibi seçenekleri olan 14 restoran var. Otel, zengin pastane ve barlarıyla damakları neşelendiren bir lezzet festivali sunuyor sanki. Her biri en üst seviyede hazırlanmış ve bol seçenekli menüleriyle seçim şansını zorluyor; bunun altını çizmek isterim. Maia, Nikos, Mexa, Riviera, El Tapeo, Yan Ji, Nuage, Lotus, Eva, Al Waha, Alia Beach Club, Daphne Restaurant, Tartine, Seven’dan oluşan mekânları, bir gastronomi meraklısı olarak otelin Executive Chef’i Koray Altuntaş ile konuştum.

Otelin genel lüks anlayışı içinde yeme-içmenin yeri ile konukların beklentilerine ilişkin, her öğünü bir gastronomi şölenine çevirmeyi hedeflediklerini söylüyor Koray Şef; ayrıca günümüzün seçici ve global misafir profilinin artık yalnızca konfora değil, rafine damak zevklerine de çok önem verdiğini belirtiyor. Oteldeki her biri farklı coğrafyalardan ilham alan restoranlar sadece lezzet sunmakla kalmıyor, aynı zamanda bir kültür deneyimi de yaşatıyor. Bu bağlamda konseptleri oluştururken izlenen kreatif süreç ile Altuntaş’ın mutfaktaki küratörlük anlayışını soruyorum. İlk aşamada küratör olarak sürecin hem stratejik hem de sanatsal yönleriyle ilgilenen Şef, “Her restoran bir küratörlük projesi aslında. Lezzeti, hikâyeyi, deneyimi ve kültürü bir bütün hâlinde sunmak gerekir. Bu bakış açısı sadece yemek yapan bir şef değil, anlam yaratan bir şef kimliğini de ön plana çıkarmış olur” diyor.
Uluslararası konuk profiline hitap etmekle birlikte, Türk mutfağını da görünür kılmak gibi bir misyonu var Regnum’un. Büfede her gün tema gecelerine uygun yemekler sunuluyorken bir köşesinde de her gün Türk mutfağının zenginliklerine rastlıyorum. Ayrıca dünya genelinde sürdürülebilirlik, sağlıklı beslenme, yerel ve mevsimsel ürün kullanımı gibi trendler de mutfaklara entegre ediliyor.

Shaquille O’Neal plajdaki sahnede
Cumartesi gecesi otelin çok özel bir misafiri vardı. Sadece NBA’in değil dünya basketbol tarihinin yıldız isimlerinden olan Shaquille O’Neal sahalardan sonra DJ Diesel kimliğiyle elektronik müzik yapıyor malumunuz. DJ kabinine geçip performansını göstermeden önce ben de Meet&Greet etkinliğinde efsane isimle bir araya gelip fotoğraf çektirebildim. Shaq ne yazık ki çok kısa süre yanımızda kaldığı için konuşma fırsatı bulamadım; hemen sahne alacağı plaja gitmek istedi.
Plajda oldukça yüksek tempolu bir playlistle sevenlerini coşturdu. Regnum’un kum plajı çıplak ayak dans eden izleyicilerle doluydu. Sahnedeki ekranda gösterilen animasyonlar ile ışık oyunları enerjik performansı daha da ivmelendirdi diyebilirim. Ayrıca DJ’in her yaştan izleyicilerini zaman zaman sahnede yanına alıp performans sergilemesi de sıcak bir anı olarak hafızalarda yer aldı.
