Mükemmeliyetçi şef Carmy, geçen sezon ‘non-negotiables’ yani taviz verilmeyecek prensipler listesi oluşturmuş, her gün değiştirdiği menülerle yaratıcılığını zorlamıştı. Düzen kurmak için debelenirken art arda gelen krizlerle çevresindekilerin sabrını da yıprattı. Şefliği tartışılmıyor belki ama tavırları kesinlikle sorgulanıyor. Özellikle de yakınındakiler tarafından. Sydney içinse mesele artık sadece yemek yapmak değil. Yardımcı şef olsa da üçüncü sezonda kararlar Carmy’den çıktı, o çoğunlukla izleyici konumunda kaldı. Aldığı iş teklifine evet diyemedi, atacağı adım sadece kariyeri için değil, kişisel olarak da yol ayrımı anlamına geliyor. Sydney, Carmy’e sadık kalmalı? Kalırsa neden, giderse ne uğruna? Bu sezon, Sydney’in kendi yolunu seçip seçmeyeceğini göreceğiz.
PARA DA SABIR DA TÜKENİYOR
Ekip içinde en büyük dönüşümü yaşayan karakterlerden biri olan Richie, bu sezon hem en dirençli hem de en kırılgan haliyle karşımıza çıkıyor. Bir zamanlar sadece ortalığı toparlayan biri gibi görünse de, artık artan görgüsü ve genişleyen vizyonuyla bambaşka bir yerde duruyor, ufukta yeni bir aşk ihtimali bile var. Ancak geçmişin yükü hala omzunda; üstelik bu sezon çok sevdiği eski eşinin düğünü var. Doğru dengeyi bulmak onun için hiç kolay olmayacak.
Marcus’un annesinin kaybıyla başa çıkmaya çalışırken mutfaktaki işine odaklanması kimliğini yeniden tanımlama sürecine ve iyileşmesine yardımcı oldu. Tina üçüncü sezondaki Napkins bölümüyle hafızalara kazındı, restoranın da en çok değişen yüzü. Otoriteyle değil, sezgileri ve kalbiyle yerini sağlamlaştırma peşinde. Natalie yeni doğan bebeğiyle anneliğe adım attı peki restoranın yükü ne olacak? Hem işleyiş hem de aile bağları açısından belirsiz. Natalie bu sezon, denge kurmakla tükenmemek arasında ince bir çizgide ilerleyecek.
Uncle Jimmy, yani Cicero, The Bear’ın en büyük destekçisi ama sabrı giderek azalıyor Geçen sezonda olumsuz bir eleştiride desteğini çekeceğini söylemişti; üstelik kendi maddi durumu da sarsılıyor. Dördüncü sezonda mutfağa yerleştirilen geri sayım saati, bu baskının görsel bir simgesi oluyor. Para tükenmek üzere, Jimmy’nin sabrı da.
Claire, üçüncü sezonda Carmy’nin hem kaçtığı hem özlediği her şeydi. Ona huzur ve hayatın mutfaktan ibaret olmadığını hatırlatan bir figürdü. Ama Carmy, kendi hırslarının ve bastırdığı acıların içinde Claire’i de kırdı. Dileyemediği özür de cabası. Carmy kabusu olan toksik şef David Fields ile yüzleşmesi onu değiştirebildi mi, bu sezon Claire geri dönecek mi, Carmy onunla yüzleşecek mi, yoksa her şey bir vedaya mı dönüşecek, bunu izleyerek göreceğiz.
21’i Emmy, 5’i ise Altın Küre başta olmak üzere sayısız prestijli ödül töreninden toplamda 114 ödüle layık görülen dizinin Fishes bölümüyle efsaneleşen annesi Jamie Lee Curtis bu sezonda geri dönüyor. Daha önce restoranın kapısından dönmüştü; şimdi Carmy’yle yeniden bir araya gelişi, geçen sezon Ice Chips bölümünde kızıyla yıllar süren kırgınlığı onarmaya başlamasına benzer bir dönüşüm yaratabilir mi?
YENİ SEZON ŞEF SYDNEY VE MARCUS’UN KALEMİNDEN…
Geçen sezon Şef Sydney’i canlandıran Ayo Edebiri, Napkins bölümünü yönetmişti. Bu sezon ise dördüncü bölümü Şef Marcus’u canlandıran Lionel Boyce ile birlikte kaleme aldılar. Oyunculuktan gelen deneyimini yaratıcı sürece taşıması, özellikle diyaloglarda ve sahne ritminde belirginleşiyor.
Bu sezonun genel havasının, önceki döneme kıyasla farklı bir yöne evrileceği söylenebilir. Tekrar eden sıkışmışlık hissi yerini, karakterlerin, özellikle Carmy, Richie ve Sydney’nin bir adım ileri gidebilme arzusuna bırakacak gibi duruyor.
Geçen sezon olduğu gibi bu sezon da tüm bölümler aynı anda yayınlanıyor. Ancak yoğun teması ve bazı bölümlerdeki yorucu kurgusu düşünüldüğünde, The Bear bir oturuşta izlenmesi kolay bir dizi değil. Her bölümde bir karakterin yükünü taşıyan yapısı, hızlı tüketimde anlatının etkisini azaltabiliyor.
Jeremy Allen White, Ayo Edebiri, Ebon Moss-Bachrach, Abby Elliott, Lionel Boyce, Liza Colón-Zayas, Matty Matheson, Oliver Platt ve Molly Gordon’ın başrollerini paylaştıkları dizinin yaratıcı koltuğunda yine Christopher Storer oturuyor. 10 bölümden oluşan yeni sezonda görsel dili, müzik seçimleri ve karakter odaklı bölümleriyle yine sinema kalitesinde bir deneyim bizi bekliyor. Geçen sezon finalinde Burnt filminden bir kare kullanılması, orada bir şefi canlandıran Bradley Cooper’ın kadroya dahil olup olmayacağı yönünde söylentilere yol açmıştı. Chris Storer sürprizleri seviyor, ekip ise ağzını sıkı tutuyor. Kimlerin karşımıza çıkacağını öğrenmenin tek yolu var: Bölümleri izlemek. Sürprizler için adres Disney+…