Bitki bazlı gıda pazarında vegan ya da navegan, sanırım önyargısız olarak global çapta en fazla tüketilen ürün, bitkisel sütler. Türkiye’de de her markette bulunabilen bu sütlerin zincir marketler özelinde kendi markaları bile var. Tabi ki bu gelişme pazara da yansıyor. Öyle ki, MarkNtel adlı uluslararası araştırma kurumu, bitkisel süt pazarının 2030 yılına kadar 34 milyar dolara ulaşabileceği öngörüsünü paylaştı. Şirkete göre, bugün 20 milyar dolar seviyesinde olan bitkisel süt pazarı, 34 milyar dolara ulaşmak için her yıl bileşik olarak yüzde 9 büyüme gerçekleştirecek…
Rapora göre, dünyada vegan sayısının artmasına ek olarak tüketicilerin sürdürülebilirlik ve daha sağlıklı yaşam talebi de sadece süt değil bitkisel süt ürünleri pazarının da büyümesindeki en büyük faktörler arasında...
MarkNtel’in hazırladığı araştırma raporunda, Asya-Pasifik bölgesinin, laktoz intoleransı konusunda artan farkındalık ve artan harcanabilir gelirler sayesinde yüzde 35’lik bir payla geleceğin pazar lideri olacağı vurgulanıyor. Raporda ayrıca büyümenin sebepleri arasında, ana akım zincirler marketler ve işletmelerde bitki bazlı seçeneklerin bulunabilirliğinin giderek artması, vegan diyetlerin yaygın olarak benimsenmesi ve artan çevresel endişeler sıralandı.
ÇEVRE HASSASİYETİ DE ÖNEMLİ BİR ETKEN
2023 yılında yapılan bir araştırmaya göre dünya çapında 87 milyondan fazla insan kendini vegan olarak tanımlıyor ve bu da sektörün uzun vadeli büyümesini destekleyen küresel bir tüketici tabanı yaratıyor. Veganlığın popülaritesi Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya-Pasifik’te hızla artıyor. Belgeseller, STK kampanyaları ve hayvan refahı konusunda artan farkındalık, tüketicileri etik süt ürünleri alternatiflerini tercih etmeye yönlendiriyor.
Bitki bazlı süt ürünleri, kalsiyum, B12 vitamini ve proteinlerle zenginleştirilmiş birçok ürünle giderek daha sağlıklı olarak algılanıyor. Örneğin yulaf sütü, kolesterolü yönetmeye yardımcı olan beta-glukanlar açısından zengin. Çevresel olarak, yulaf ve soya, geleneksel süt ürünlerine kıyasla önemli ölçüde daha az su gerektirir ve bu da iklim bilincine sahip tüketici değerleriyle uyumlu.
Yulaf sütü, en hızlı büyüyen ürün segmenti olarak öne çıkıyor. 2020-2023 yılları arasında yüzde 10’un üzerinde bileşik yıllık büyüme oranıyla badem ve soya fasulyesini geride bırakarak büyüdü. Rapora göre kremsi dokusu ve kahve içeceklerindeki çok yönlülüğü, onu Kuzey Amerika ve Avrupa’daki kafeler için tercih edilen seçenek haline getiriyor.
Sürdürülebilirliğin yanı sıra sağlıklı yaşama isteği de pazar büyümesinin temel itici gücü olmaya devam ediyor. Dahası, küresel nüfusun yaklaşık yüzde 68'i laktozu işlemekte zorluk çekiyor ve bu da süt içermeyen alternatifleri, tercihli bir yaşam tarzı olmaktan çıkarıp bir zorunluluk haline getiriyor. Süt, her türden tüketici için rutin bir satın alma haline gelerek, süt içermeyen ürünler pazarında yaklaşık yüzde 50'lik bir paya sahip. İnovasyonun, 2030 yılına kadar bitki bazlı süt ürünleri pazarının büyümesinde de önemli bir rol oynaması muhtemel.
MarkNtel, raporunda süt içermeyen pazarı desteklemede mevzuat ve sübvansiyonların rolünü vurguladı. Örneğin, Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın inovasyonu, temiz teknolojiyi ve yeşil altyapıyı vurguladığını ve Kanada Gıda Rehberi'nin -diğer birçok rehberle birlikte- artık geleneksel hayvansal ürünlerin yanı sıra besleyici, sürdürülebilir, bitki bazlı proteinleri de teşvik ettiğini belirtti.
TÜKETİMİN ARTMASI FİYATI DÜŞÜRMEDİ
Eylül ayında, Avrupa'nın bitki bazlı gıdaları teşvik etmek için 2.5 milyon dolardan fazla yatırım yapmasını öngören bir proje duyuruldu. Proje, çiftçileri desteklemek, bitki bazlı yemek hizmetini genişletmek ve politika önerileri sunmak için AB üye ülkelerinden bazılarını bir araya getiriyor. Ayrıca sağlık profesyonellerine bitki bazlı beslenmeyi teşvik etmeleri için gerekli donanım da sağlanacak. Proje genel olarak daha dayanıklı bir gıda sistemi hedefliyor. Kanada Beslenme Rehberi bitki bazlı proteinlere öncelik veriyor. Kaliforniya, bitki bazlı gıda üreticilerine vergi teşvikleri sunuyor. Bu tür önlemler vegan süt ürünlerinin yaygınlaşması için verimli bir ortam yaratıyor.
Fakat atlanmaması gereken bir detay var. Türkiye’de olduğu gibi dünyada da bitki bazlı sütler, fiyat olarak hayvansal süt ürünlerinin iki katından fazla. Bu engel, uygun fiyatlılığın tüketimi yönlendirdiği gelişmekte olan ekonomilerde tüketimi yavaşlatsa da olumlu faktörlerin artması, bitkisel sütlerde de fiyatların ineceğinin habercisi...