Küresel anketlere göre sürücülerin yüzde 44’ü stres atmak için manzaralı yollara çıkmayı seviyormuş. Hatta yol uzasa bile göl, deniz veya okyanusun yanından, tepelere kıvrılan virajlı yollardan geçmeyi tercih ediyorlarmış. Yüzde 72’si ise, Birleşik Kıralık’taki kır yollarının güzelliğinin dünyanın en iyisi olduğuna inanıyormuş… Dünyanın etrafında tam tur dönmüş ve 90’ların başından bu yana onlarca ‘odyssey’ gerçekleştirmeye devam eden ben bile, İskoçya’dan Galler’e uzanan kır yollarının tutkunu olduğumu itiraf etmeliyim.
Büyük Britanya Adası’nı boydan boya kesen ‘JOGLE’ ismindeki 1.000 millik ünlü rota, İngiliz dünyasının ikonik uzun yolu olarak biliniyor. İskoçya’nın en kuzey doğu ucunda Kuzey Denizi’nin bittiği John O’Groats’tan, Atlantik Okyanusu’nun başladığı Kelt Denizi’ne doğru en güney batı burnu Land’s End’e doğru uzanan bir yoldan söz ediyorum yani.
İşte bu ünlü çizgi, bu sefer, e-Power Odyssey olarak sıradanlığa meydan okumak üzere yeniden geçildi.
Bahsettiğim gibi yolculuklar artık sadece varış noktasıyla değil, nasıl gidildiğiyle anlam kazanırken, güncellenen Qashqai ile bu anlamı yeniden tanımlamak çok ilginç oldu…
Aslında bir depoyla İngiltere’yi baştan aşağı geçmek -en kestirme otoban sürüşleriyle 837 İngiliz kara mili yani 1.347 km sürüş- de mümkün. Bunu Nissan’ın mühendisleri geçen aylarda başarmışlar. Üstelik yeni nesil e-Power teknolojisini sınırlarına kadar test ederlerken, 75 mpg yani 3.76 lt/100 km tüketim rekoru kırarak… Hem de depolarında 160 km’lik yakıt da arttırarak…
Başka seviyeye ulaşmış bu mühendislik başarısını, biz daha da uzatarak, İskoçya’nın, İngiltere’nin ve Galler’in en güzel yerlerini de ekleyerek 1.000 mile çıkardık.
John O’Groats’ın aşırı sert rüzgarları ve tiz gayda notalarıyla başlayan, Dunrobin kalesindeki doğanla avlanma bahçeleri, Bruar malikanesi, Dalmahoy, Bamburg Kalesi sahilindeki kum sanatları, kullandığımız Qashqai’ların doğum evi Nissan Sunderland fabrikası, Boisover kalesi, Lygon Arms, Sheppy’s Cider çiftliği, Horn of Plenty köşkü ve nihayet muhteşem bir gün batımına yetiştiğimiz Land’s End… Dört gün boyunca süren bu 1.600 km’lik yolculukta sınıfının en iyi yakıt ekonomisi ve dizel menziline sahip elektrikli sürüş hissiyle...
Nissan Qashqai, 2006 yılında C-Crossover segmentini başlatan bir model olarak otomotiv tarihinde çok özel bir yere sahip. Yıllar içinde başka markalar da, bu çok popüler segmente iştahlarını kabartsalar da milyonlarca sürücünün tercihi olmayı başaran bu trendsetter, şimdi en radikal ve en rafine güncellemesiyle karşımızda…
e-Power teknolojisinin temel prensibi, tekerleri her zaman elektrik motorunun döndürmesi fikrine dayanıyor. Benzinli motor ise, bir jeneratör görevi görerek bu elektrik motoru için küçük bataryayı besliyor. Yani, geleneksel hibritlerdeki gibi karmaşık şanzımanlar ve motorlar arası güç geçişleri burada yok. Sonuçta da tpkı tam elektrikli bir otomobildeki gibi pürüzsüz, kesintisiz ve anlık tepki veren bir hızlanma ortaya çıkıyor. Rejeneratif fren sistemi sayesinde de enerji geri kazanımı artırılırken, değişken sıkıştırma oranı gibi karmaşık mekanizmalar ortadan kaldırılmış.
DÜŞÜK EMİSYON
Yeni nesil e-Power için ise daha da geliştirilen bu formül, merkeze elektrik motoru, redüktör, jeneratör, invertör vs. tüm bileşenleri daha kompakt ve hafif tek bir pakette toplayan ‘5-in-1’ daha rijit modüler bir güç ünitesini almış. Ancak asıl fark, bu sistem için her damla benzini maksimum enerjiye dönüştürme amacıyla sıfırdan geliştirilmiş, daha uzun stoklu 190 HP 311 Nm 1.5 litrelik yeni turbo benzinli motor… Nissan patentli STARC yanma teknolojisi sayesinde, %42 gibi dizel motorları kıskandıran bir termal verimliliğe de ulaştırılmış. Daha büyük turbo ve iç sürtünmeyi azaltan 0W16 gibi çok daha ince bir yağlamayla da optimize edilen çalışma prensipleri sayesinde özellikle otoyol hızlarında -600 daha düşük devirlerde çalışarak 4.5lt/100km ortalama yakıt tüketimi iddiasıyla hem verimliliği artırıyor hem de kabin içindeki sessizliğe büyük katkı sağlıyor.
Tek depoyla teorik olarak 1,200 km’lik bir menzil hesabı da sağlanırken; karbondioksit emisyonu da %12’lik bir düşüşle 102 gr/km’ye gerilemiş. 4 yıl önceki ilk nesil e-Power’ın 6,20’lik ortalama tüketimini hatırladığımızda bizim 1.000 millik -ekonomik olsun diye hiç zorlamadığımız- sürüşümüzde, yakıt ekonomisinde %16 ve otoyol tüketiminde %14 iyileşme sayesinde, 5,35’lik tüketimini elde ettik.
Yeni jeneratör motorun daha az titreşim sağlayan tasarımı ve geliştirilmiş yalıtım malzemeleri sayesinde kabin içi gürültü de, önceki nesle kıyasla tam 5.6 dB azaltılmış.
Sport modda toplam gücün 151kW’a yani 205 HP’ye ve maksimum torkun 330 Nm’ye yükseltilmesi, standarttaki 140 kW’nin anlık olarak devreye giren ekstra 15 HP yani +11kW'lık güç ve 19 Nm tork artışıyla daha atik bir karakterle dinamik sürüş kazandırıyor. Böylece 7,9 saniyelik 0-100 km/h hızlanmada 7,6 saniyeye indiriliyor.
Ayrıca, 15 binden 20,000 km’ye arttırılan bakım aralıklarıyla toplam sahip olma maliyetini düşürerek uzun vadede cüzdanı da koruyor.
Kabin içinde ise Google Haritalar, Assistan, Play Store erişimi sunan sesli komutlu yerleşik bilgi-eğlence sistemi yanında çok şeritli yollarda daha iyi çevre algısı ve kavşak görüşlü trafik takibi sunan geliştirilmiş ProPILOT sürücü destek sistemleri gibi teknolojik yenilikler de, hava durumu tahminleri, Nissan Trip Stories gibi özellikleriyle de sürüşü daha akıllı, eğlenceli, güvenli ve daha bağlantılı hale getiriyor.
Qashqai’ın yanında yeni nesil tam elektrikli Leaf’i ve sonra tam elektrikli Juke’u da aynı hatlardan çıkaracak EV36Zero programını başlatmış Sunderland üretim üssünün, yenilenebilir enerji, batarya üretimi ve elektrikli araç montajını entegre eden bir EV merkezine dönüştürülmeye başlanmış olması da, yolculuğumuzun en önemli bilgilerindendi… İşte oradaki Nissan mühendisleri, vites geçişi olmadan, anında tepki veren bir sürüş hissiyle verimlilik, performans ve konfor üçgeninde ustaca bir denge kurarak C-Crossover segmentindeki ‘ilk’ olma birikimlerinin ne anlama geldiğini gösteriyorlar. Elektrikli sürüşün sessizliği ve anlık torku, içten yanmalı motorun pratikliği ve menzil özgürlüğüyle yaptığımız bu uzun yolculuk ve içinden geçtiğimiz manzaralar, gerçekten çok güzeldi.