Kitabevine girdiğimde, önünde duran kitap yığınını tek tek imzalıyordu Yalvaç Ural… Müdavimleri, taşınmayı kolaylaştırmak adına satın aldıkları kitaplarla rafları boşaltıp, ellerinden geldiğince destek oluyor sürece. Anlayacağınız kitap alışverişinden çok daha ötesi, daha insani, daha sıcak bir ilişki var yayınevi ve kitapseverler arasında… Bir nevi 22 yılda kurulan dostluk… Usta kalemin kendi gibi yazar kızı Burcu Ural Kopan’ın kurucusu olduğu Türkiye’nin ilk çocuk kitabevi olan Yalvaç Abi, maalesef İstanbul’daki yüksek kira fiyatlarının kurbanlarından. İstenen yüksek kira bedeli bu kararı aldırıyor Burcu Ural Kopan’a… “Ben bunu bir dönüşüm olarak değerlendiriyorum” diyen Kopan’dan, Yalvaç Abi’nin bundan sonraki yolculuğunu dinledim. Fakat öncesinde kitabevine adını veren ve Türkiye’de çocuk dergisi ve kitapları denince akla ilk gelen isim Yalvaç Ural ile başlıyor sohbetimiz…
Sohbet için isminizle anılan kitabevinden daha iyi bir yer olamaz diye düşünüyorum… Ama maalesef 15 Haziran’da kapanıyor…
Hem okul öncesi hem ilköğretim hem de yetişkin çocuklara yönelik pek çok kitap yazdım. Neredeyse Türkiye’deki tüm çocuk dergilerini çıkardım. Bunun yanı sıra bankaların çocuk dergilerini, gazetelerin promosyon dergilerini hazırladım. Bugüne kadar 4’ü mizah olmak üzere 51 dergi yayımladım. Kuşakların her alanında çocuklarla birlikte oldum. Bugün 58-60 yaşında okurum var. Burcu (Ural Kopan) da bu kitaplarla, dergilerle büyüdü. “Armut dibine düşer” diyor. O da yazarlık yapması yanında kurumlar için dergiler yaptı. Biz kitapların içinde yaşayan bir aileyiz.
Kartele karşı mücadele veren bir kitabevinin hikayesini anlatan film görmüştü, Burcu. O da böyle bir savaşın içindeydi aslında. Ama ne yazık ki ekonomiye yenik düşüyorsun. Fakat “Su akar yolunu bulur.”
Aradan uzun yıllar geçince sokağın da ruhuyla bütünleşiyor mekanlar. Burası da öyle bir yerdi sanırım.
Bir yerde ismin olabilir ama kuru bir anlayışla yönetilebilir. Burası öyle değil. Güzel ve iyi bir ilişki yakalanmıştı. O vizyonu yakalayamazsan, Nişantaşı gibi bir yerde okuru da yakalayamazsın. Eğitim düzeyi yüksek ve seçici bir insan profili var buranın. Eğitimci gözüyle yirmi yıldan fazla hizmet verdi Yalvaç Abi Kitabevi. 10 yaşında kitap almaya gelenler bugün kendi kızını alıp geliyor.
Hazır sizi yakalamışken biraz yayıncılıktan söz edelim. Çocuk edebiyatı özel bir alan. Bunu en iyi yapanlardan birisiniz. Peki, bugün çocuk kitapları yayıncılığını nasıl görüyorsunuz…
Dünyada ‘hot publishing’ diye sıcak yayıncılık vardı. Marka karakterler çıkar ve o marka karakterleri her yerde görürdük. Tişörtü basılır, duvar kağıdı yapılır, kalemi, kalemliği her şeyi olurdu. O dönem aşıldı. Günümüz çocuğunu o şekilde yakalayan ürünleri Batı da yapamıyor artık. Bu şekilde yaşamını sürdüren bir tek Harry Potter var. O da bir şekilde duracak. Nice kahramanlar geçti. Amerikan kahramanları artık sevilmiyor. Anlayış değişti. Şimdi influencer, fenomen yayıncılığı gibi çılgın bir şey çıktı. Hatta bazı yayıncılar, başta yazarlara kitap yazdırıp bu fenomenlerin adına kitap çıkarıyorlar.
Edebiyatın yerini yavaş yavaş Amerikan kültürü ile gelen şiddet, aksiyon içerikleri ile influencer, fenomen tipler alıyor. Sanattan, edebiyattan ve iyi dilden uzak kitaplar...
Yani içerikleri beslemiyor mu?
Biz gençlik yıllarımızda 50 kitapla bilinçlendik. Carter, Kant okuduk… Jack London okuduk… Onlar vitamindi. Bugün çıkan, az önce bahsettiğim kitaplar ise cips bana göre. Ne edebiyat, ne de sanat…
Okan Bayülgen’in güzel bir lafı var: “Şöhret, meslek değildir.” Bugünküler şöhret olmak istiyor. Ben Yalvaç Abi olmak için 55 yılımı verdim, 15 milyon çocuğa elim değdi. Yalvaç Ural bir kitap için 3 sene, 5 sene çalışıyor. ‘Yabanöküzü Boynuzlu Tilki’ kitabını 10 senede yazdım ben. Yazdım, durdum, geri döndüm… Şimdi o kitap Kore’de en çok satanlar arasında.
Kitabın çok satıyor olması onun iyi olduğu anlamına gelmez diyoruz yani…
Dünyanın en kaliteli, en iddialı, en çarpıcı ve belki de benzeri olmayan kitaplarını Fransız yayınevi Gallimard yapıyor. Sahibinin bir sözü var. “ İyi kitaplar az satar.” Çünkü o kitaba da bilgili, eğitimli ve düzeyli okur gerekiyor.
Bu kadar başarılı işler yapıp da bu az önce sözünü ettiğiniz influencer yazarları görünce ne hissediyorsunuz?
Ben üzülüyorum… Bizim yazarlarımızın şunu keşfetmesi lazım -ki keşfetseler yapmaya başlayacaklar-. Bugün dünyada işin başını çeken Haryy Potter, İngilizlerin uydurduğu yeni mitolojilerle gidiyor. Anadolu ise mitolojiler şehri. Çocukların ne istediğini bulmak lazım. Çocukların merak dürtüsünü geliştirmek ve aydınlanmalarını istiyoruz ama anne, babanın da umurunda değil. İşte buraya (Yalvaç Abi Kitabevi) gelen insanlar da bunu yapmaya çalışıyorlar.
Bugünün çocuklarını nasıl yakalamalıyız peki?
‘Bugünkü çocuklar uçurtma değil drone uçuruyor’ diye bir kitap yazmak istiyorum. Gerçek bunun altında saklı. Çocuklar çok önde gidiyor diyoruz ama ‘hayır’, onlar önde gitmiyor, sen geride kalıyorsun. Şu çok önemli: Çocukların ailenin dışında neyle beslendiğine bakmak lazım. Çocuk cips yiyor, enerji içeceği içiyor, hamburger yiyor. Bunların hepsini benimsemiyor ama. Seçtiği çikolata da başka dondurma da başka. Oyunlar da böyle. Bu çocuklar bluetooth ile çalışan aletlerle oynuyorlar. Bu oyunlar eskiden mekanikti. Puan alırdın, yeni oyunlar kazanırdın. Makineyi yenerdin... Artık oyunların içine şiddet, korku gerilim, adam öldürme koyuyorsun. Metinler giriyor işin içine.
Yurtdışında bu çocukların okuyacağı kitapları iyi duyguları besleyecek şekilde hazırlıyorlar. Sevgiyi, paylaşımı, yardımlaşmayı verip, kıskançlığı, korkaklığı defedecek daha yapıcı içerikler… Ama tüm iş çocuğun merak dürtüsünü harekete geçirecek doğru kitapları bulmakta.
Yalvaç Abi Kitabevi Kurucusu ve yazar Burcu Ural Kopan:
Bu bir veda değil, dönüşüm
Yalvaç Abi Kitabevi’nin kurucusu Burcu Ural Kopan, bir veda bir bitiş olarak görmüyor kitabevinin kapanacak olmasını. “22 yıllık bir çocuğum var ve artık mezun oluyor. Bunu bir dönüşüm olarak değerlendiriyorum” diyor. Kitabevinin kapanacak olmasına gelen tepkileri ise, insanlara gerçekten dokunmuş olduğunun bir kanıtı olarak değerlendiriyor ve şunları söylüyor: “Buraya gelip kendi başına kitap seçen çocuk şimdi üniversitede öğretim görevlisi. Anneanneler, dedeler torunlarıyla gelip birlikte kitap seçiyorlardı. ‘Şimdi ne yapacağız biz’ diyenler oluyor. Gelip sadece sarılanlar var. Geçenlerde birisi geldi ve “Eşim eskiden burada çalışıyordu, onu burada görüp evlenme teklif etmiştim. Bu hikaye sizde kalmalı diye paylaşmak istedim’ dedi.”
Bundan sonrası için nasıl bir yol çizecekleri ile ilgili de şunları söylüyor Kopan: “Biraz daha üzerine beyin fırtınası yapıp bu işin nereye gittiğini görmem lazım. Bizim diğer kitabevlerinden farkımız buraya gelen kişilerle sohbet edip, sıcak temas kurmamızdı. Onu online olarak ya da sosyal medya nasıl sürdürebiliriz, nerelerde buluşup, neler yapabiliriz? Bunlara bakacağım. Kitap satmaktan çok işin biraz daha bu tarafına ağırlık vermek istiyorum. Ben bu mahallenin kitapçısıyım ama online üzerinden milyonlarca çocuğa zaten ulaşıyordum.”
ANILAR KİTAP OLACAK
Bu kadar çok müdavim varken fiziki bir mekan neden düşünmediklerini soruyorum:
“Buradan çıkış nedenim zaten kiranın çok yüksek olması. Rakamlar kitap satarak karşılayabileceğim rakamlar değil ki hangi iş kolu bu paraları karşılar onu da bilmiyorum. Ayrıca 22 yıl aynı yerde olunca yan dükkana bile geçsem o farklılık insanlara dokunacak gibi geliyor. Ayrıca satın alma alışkanlıkları değişiyor, online satışlar daha yaygın, çocuklar artık daha az dışarıda. Çocukları görmediğim sürece fiziken olmanın da anlamı yok” diyor.
‘Kitabevi Güncesi Kalabalık Bir Cumartesi’ kitabında, kitabevinin anılarını daha önce anlatan Kopan, şimdi ikincisini düşünüyor. “O kadar çok malzeme birikiyor ki? Üzerinde çalışıyorum. Eğlence ve hüzünlü bir kitap olacak” diyor.
Artık mekanı sabit olmayan Kopan, okullara gitmeye, çocuklarla söyleşiler yapmaya, atölyelere devam edecek. Baloncu Amca kitabı yeni çıkan Burcu Ural Kopan, söyleşi yaptığım gün Resim, Heykel Müzesi için hazırladığı ‘Çok Severim’ kitabının ise baskıdan gelmesini bekliyordu. Çocuklara duyurulur…