Bath Üniversitesi, Bryant Araştırma ve Zürih Üniversitesi araştırmacılarının yürüttüğü yeni bir çalışma, geleneksel ‘erkek’ normlarının bu bireylerin et ve süt ürünlerini azaltmasını engellediğini ortaya koydu.
İngiltere’de binden fazla erkek üzerinde yapılan araştırma, öz güven ve duygularını göstermeme gibi geleneksel erkeksi normları daha güçlü bir şekilde benimseyenlerin, daha fazla et tükettiğini ortaya koydu. Bu erkeklerin ayrıca et ve süt ürünlerine daha derin bir duygusal bağlılığı olduğunu ortaya çıkaran araştırma, bu kişilerin et yemeyi erkeksi, vejetaryenliği ise kültürel bir tehdit olarak görmeye yatkın olduklarını da gösterdi.
Araştırmacılar, geleneksel erkeklik algısının altı yönünü incelediler: Kadınlıktan kaçınma, kısıtlayıcı duygusallık, saldırganlık, başarı statüsü, öz güven ve cinselliğe yönelik tutumlar. Bunlar arasında, ‘kadınlıktan kaçınma’ ve ‘başarı statüsü’nün, ‘et’ ve ‘erkeklik’ arasında algılanan bağın en büyük itici güçleri olduğu saptandı.
Araştırmanın başyazarı Elise Hankins, Vegconomist’e yaptığı açıklamada, “Erkeklerin beslenme alışkanlıklarını değiştirmek için, bu normları ele almak ve erkek kimliklerine karşı değil, onlarla birlikte çalışmanın yollarını bulmak gerekiyor” diye konuştu.
Yapılan çalışma sonrasında araştırmacılar, bitki bazlı beslenmeyi erkekler için daha çekici hale getirebilecek altı strateji önerdi:
1- Lezzete öncelik verin: Lezzet konusundaki şüphecilik erkekler için büyük bir engeldir, bu nedenle kampanyalar tat testleri sunmalı, lezzeti vurgulamalı ve bitki bazlı ürünleri daha çekici hale getirmeye yatırım yapmalı.
2- Sağlık ve beslenmeye odaklanın: Bitki bazlı beslenmenin yararları hakkında eğitim, özellikle protein, sağlık ve uzun ömür alanlarında yaygın mitlerin çürütülmesine yardımcı olabilir.
3- Örtülü mesajlar kullanın: Bitki bazlı gıdaları performans, güç ve macera gibi değerlerle gizlice ilişkilendirmek, cinsiyetçi gıda anlatılarını reddeden erkekleri yabancılaştırmayı önleyebilir.
4- Etiketlemede netlik ve çekicilik arasında denge kurun: Markalar, bitki bazlı alternatifler için tanıdık ‘etkili’ etiketler kullanmalı ve tüketicileri bu ürünlerin aldatıcı ikameler yerine tanınabilir ikameler olarak tasarlandığı konusunda bilgilendirilmeliler.
5- Sosyal etkiyi kullanın: Eşler, arkadaşlar ve aile genellikle erkeklerin yemek tercihlerini şekillendirir, bu nedenle bitki bazlı beslenmeyi teşvik etmek için bu ağlardan yararlanılabilir.
6- Maliyet endişelerini giderin: Bitki bazlı ürünleri daha uygun fiyatlı hale getiren sübvansiyonlar veya fiyat teşvikleri, geleneksel et ve süt ürünleriyle rekabet ortamını eşitlemeye yardımcı olabilir.
EŞİTSİZLİK YÜKSEKSE VEGANLIK DÜŞÜK!
Vegan Topluluğu tarafından 2023 yılında yayımlanan başka bir araştırma da, toplumsal damgalanmanın, erkeksi beklentilere uyma baskısının ve beslenmeyle ilgili yanlış bilgilerin, erkeklerin vegan olmasını engelleyen en büyük nedenler olduğunu ortaya koymuştu. Aynı şekilde Zürih Üniversitesi’nin geçen yıl yaptığı bir araştırma da, erkekler ve kadınlar arasındaki et tüketimi farkının, cinsiyet eşitliğinin daha yüksek olduğu ülkelerde daha büyük olduğunu, bunun da muhtemelen bu ülkelerdeki insanların yiyecek tercihlerini ifade etme konusunda daha fazla fırsata sahip olmasından kaynaklandığını gösterdi.
Ancak 2023 yılında Frontiers in Communication dergisinde yayımlanan bir araştırma, vegan yemekleri tarif ederken erkeksi dil veya nitelikler kullanmanın erkeklerin bu tür yiyeceklere olan ilgisini artırdığını ileri sürdü. Bath Üniversitesi’nin yakın zamanda yaptığı araştırmanın devamı niteliğinde yürütülen odak grupları ise, erkeklerin et tüketimi ve cinsiyet hakkında genellikle çelişkili bir şekilde konuştuğunu gösterdi.
Bath Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden Dr. Annayah Prosser, “Odak gruplarımızdaki erkekler, erkekliğin et tüketimlerinde oynadığı rol konusunda çelişkiler yaşıyordu. İlk başta birçok erkek cinsiyetlerinin beslenme alışkanlıkları üzerindeki rolünü tamamen göz ardı etti, ancak birkaç dakika sonra sosyal çevrelerinin ve erkek akran gruplarının menü seçimleri üzerindeki muazzam etkisinden bahsetmeye başladılar. Araştırmacılar, yemek yemenin özünde sosyal bir aktivite olduğunu anlıyor ve araştırmamız -erkekler bunu açıkça kabul etmek istemese de- erkekliğin beslenme tercihleri üzerinde gizli ve önemli bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor” dedi.