Denizli’ye 65 kilometre uzaklıktaki, yaklaşık 18 bin nüfuslu Çal ilçesi iki şeyi ile ünlü: 13 Temmuz 1882 yılında burada doğan ve doğum yerinden ötürü soyadını alan ünlü ressam İbrahim Çallı ve tescilli Çal Karası üzümü.
İbrahim Çallı’nın tam 143. doğum gününde, İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten ve İstiklal Caddesi’ndeki Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi Kurucu Küratörü Prof. Dr. Gül İrepoğlu ile Çal ilçesinin ana caddesi üzerindeki İş Bankası şubesindeyiz.
Küçücük, sevimli Çal İlçesi’ne girer girmez küçük meydanın ortasında İbrahim Çallı’nın büyük boy heykeli karşılıyor bizi. Çallı heykelinin çaprazında ise sergi açılışından sonra soluklanmak için uğradığımız çam ağaçları arasındaki huzurlu kır kahvesi, 1970’lerin İstanbul’unun kaybettiğimiz güzelliklerini anımsatıyor.
İş Sanat’ın ‘Herkes İçin Sanat: Anadolu Sergileri’ başlığıyla başlayan yeni projesi Türkiye İş Bankası’nın zengin sanat koleksiyonundan özel seçkileri Anadolu’ya taşıyor. Zuhal Üreten’in hatırlattığı gibi, RHM’nin büyük sergileri çeşitli şehirleri dolaşıyor. Örneğin küratörlüğünü Prof. Dr. Gül İrepoğlu’nun yaptığı RHM’nın ilk sergisi ‘İstanbul’un Resmi’ Ankara’da Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsız Müzesi’nde. Şimdi eylül ayında Antalya’ya Ticaret Odası’nın salonlarında sergilenmeye gidiyor. 20 Ağustos tarihine kadar devam edecek olan 'Tat ve Lezzet Sergisi' ise eylül ayında Ankara’ya taşınıyor.
İlki Çal ilçesinde hayata geçen mini ‘İbrahim Çallı Sergisi’ şubenin kapalı olduğu cumartesi- pazar günleri için planlanmış.
Üreten, bununla ilgili “Sergi mekanı olan şubeleri hafta içi esas faaliyet alanı olan bankacılığın dışında kullanma imkanı maalesef yok. Müşteri güvenliği gibi çeşitli sebepler ve yasal düzenlemeler buna imkan vermiyor. O yüzden iki gün gibi kısa planlanıyor. Öte yandan sergiler için şubenin iş programlarının da uygun olması gerekiyor, zira yaz döneminde izinler de kullanılıyor” diyor.
NEDEN HERKES İÇİN SANAT?
“Herkes için Sanat dememizin bir gerekçesi de şu: Bunlar kısa süreli mini sergiler. Seçkisi ortak zevke hitap etmeli ve iletişimi kolay olabilmeli” diye ekliyor, Üreten…
Sergilerin ilgi çekmesinin püf noktalarından biri hemşericilik. Nitekim bu mini sergilerin ikincisi 26-27 Temmuz tarihlerinde Milas’ta Milaslı Turan Erol adına düzenleniyor. Ancak Milas’taki mini serginin sürprizi var o da şu: Turan Erol, Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğrencisi olduğu Bedri Rahmi Eyüpoğlu ve kendi öğrencisi olan Yalçın Gökçebağ ile birlikte sergilenecek.
Henüz tam netleşmemekle birlikte sırada, Ağustos ayında gerçekleşmesi planlanan Afyon- Kocatepe ve Çanakkale-Gelibolu var. Kocatepe’de Atatürk portreleri sergilenmesi planlanıyor.
Üreten, İbrahim Çallı Sergisi’nin açılışında yaptığı konuşmada, Türk resminin temel taşlarını oluşturan değerli sanatçının yurt dışında eğitim aldıktan sonra ülkeye döndüklerinde, Anadolu’da resim öğretmenliği başta olmak üzere çeşitli görevler üstlendiklerini ve eserlerinde bu topraklardan esinlendiklerini hatırlatıyor. Üreten’e göre, Türkiye İş Bankası’nın zengin koleksiyonunda yer alan bu eserler yalnızca estetik niteliğiyle değil, tarihsel ve kültürel tanıklıklarıyla da büyük bir önem taşıyor. Geçen yüzyılda Anadolu’nun farklı bölgelerinde yer alan Türkiye İş Bankası şubeleri, duvarlarını süsleyen bu eserlerle ‘yerel sanat galerileri’ işlevini üstlenmişler.
Anadolu’da henüz galerilerin olmadığı bir dönemden söz ediyoruz.
Üreten, “İş Sanat bu gelenekten ilham alarak ‘Herkes için Sanat: Anadolu Sergileri’ projesiyle, koleksiyondaki eserleri bu çağın kuşaklarıyla buluşturmayı, sanat eserlerinin ülkemizin dört bir köşesinde erişilebilirliğini sağlamayı, sanata olan ilgi ve sevgiyi artırmayı amaçlıyor” diyor.
GÜL KOKLAYAN KADIN…
İş Bankası Çal Şubesi için İbrahim Çallı’nın altı eseri seçilmiş.
Peyzaj olarak ‘Balıkçılar’ ve ‘Bebek Koyu’, natürmort kategorisinden iki tane manolyalar tablosu ve ‘Hasır Sandalyede Güller’ ile Çallı’nın baş yapıtlarından ‘Gül Koklayan Kadın.’ İbrahim Çallı, ‘1914 Kuşağı’ olarak anılan ve Türk resminde parlak bir dönüm noktası kabul edilen sanatçı grubunun liderlerinden. Serginin açılışında sanatçı ve tablolarıyla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Gül İrepoğlu, “Çallı ilk ve orta eğitimini burada Çal’da yapmış. İzmir’de devam etmiş. Sonra İstanbul’a gitmek arzusuyla altın karşılığında buradaki üzüm bağını satarak hayalini gerçekleştirmiş” diye anlatıyor.
20.yüzyılın başında genç bir delikanlı olarak İstanbul’a gelen İbrahim Çallı resim sanatıyla tanışıyor, merak ediyor ve resim eğitimine başlıyor. Genç sanatçıyı keşfeden, ona Sanayi-i Nefise’de -şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi- okumasını öneren isim ise Şeker Ahmet Paşa.
Altı yıllık okulu yeteneği sayesinde 3 yılda bitiren İbrahim Çallı, 1910 yılında Maarif Vekaleti’nin açtığı burs sınavını birinci olarak bitirince Paris’e gönderiliyor. Çallı ile birlikte Hikmet Onat, Avni Lifij, Sami Yetik, Feyhaman Duran gibi isimler de Paris’te o yıllarda.
ÇALLI’NIN BAŞARISI
1914 yılında Birinci Dünya Savaşı çıkınca hepsi birden yurda dönmek zorunda kalıyorlar. Yurda o yıl döndükleri için bu sanatçılara 1914 Kuşağı deniyor ki Çallı en önemli temsilcilerinden biri. Gül İrepoğlu, Çallı’nın iyi bir sanatçı olduğu kadar iyi bir öğretmen olduğunu da söylüyor. Akademide yetiştirdiği isimler arasında Bedri Rahmi Eyüboğlu, Şeref Akdik, Zeki Faik İzer gibi Türk resminin temel taşları var.
“Çallı her konuda resim yapıyor. Peyzaj, natürmort, figürlü kompozisyon. Yaptığı resimler çok detaylı değil ama araya bir detay koyuyor ki siz resmi yaşıyorsunuz, duyguyu vermeye başarıyor. Resimleri çok canlı zira yaşantıyı veriyor” diyor Gül İrepoğlu.
Antalya Arkeoloji Müzesi neden yıkılıyor?
Türkiye modern mimarisinin ilk örneklerinden olan ve 5 binden fazla eser sergilenen Antalya Arkeoloji Müzesi, güçlendirilmek yerine yıkılacak. Yerine ise yeni bir proje hayata geçecek. Peki, bu karar ne kadar doğru mu?

Aylardır, 63 yıldan beri hizmet veren Antalya Arkeoloji Müzesi’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kararıyla depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkılacağı konuşuluyor. Antalyalıların günlerden beri müze önünde gösteri yapmalarına, müzecilik, arkeoloji uzmanlarının, akademisyenlerin itirazlarına, TMMOB’nın kararı yargıya taşımasına rağmen bakanlığın kararıyla 16 Temmuz tarihinde müze ziyarete kapandı. Antalya’nın tam turizm sezonunun ortasında böylesine değerli müzenin kapılarının kapatması meselesini bir yana koyun, ortada yıkım kararıyla ilgili cevap bekleyen onlarca soru var. Bunlardan bir tanesini, Avrupa Konseyi’nden ödüllü, müzenin mimarlarından Doğan Tekeli soruyor:
“Güçlendirme yerine neden yıkım kararı?”
Artık hayatta olmayan Sami Sisa ve Metin Hepgüler ile birlikte ulusal yarışmayı kazanarak, 1964 yılında açılan müzeyi tasarlayan Doğan Tekeli’ye göre, yeni bir müze için 2,5 milyar liralık bir bütçe yerine 100 milyon lirayla, Türkiye modern mimarisinin ilk örneklerinden olan Antalya Arkeoloji Müzesi’nin güçlendirebilir. Yeni projeyi, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un ünlü otellerini tasarlayan Baraka Mimarlık Abdurrahman Çekim’in hayata geçirecek olması ayrı bir soru işareti. Antalya’nın mimari belleği ve Türkiye mimarlık tarihinde özel bir yeri olan müzede 30 bin metrekarelik bir alanda 5 binden fazla eser sergileniyor ki bunların arasında Perge kazılarında Prof. Prof. Arif Müfit Mansel ve Prof. Dr. Jale İnan tarafından ortaya çıkartılan müthiş bir heykel koleksiyonu, lahitler, sikkeler ve sayısız değerli obje var.
Yıkım sırasında bu eserler nasıl korunacak?..