Yazar olma tutkusu sizde nasıl başladı?
Aslında tutkudan çok içgüdüsel bir duyguydu. Temelinde annem var diyebilirim; kendi yazdığı şiirleri bir defterde toplardı. Ben o deftere hayranlıkla bakardım. Bu nedenle tutkudan çok içgüdüsel bir duyguydu diyebilirim. Sanki yazmak, bir gün benim de yapmam gereken bir şeymiş gibiydi. Kaçınılmazdı, başka çaresi yoktu. Bizim ortaokul, lise yıllarımızda kompozisyon, güzel yazı dersleri vardı. Bazı arkadaşlarım için bu dersler zulüm gibiyken ben dört gözle beklerdim. O zamanlar yazdıklarım ne tam şiirdi ne de bir hikâye; sadece duygularımın kâğıda dökülmesiydi. Öğretmenim onları kategorize edemezdi ama ‘ruhuma hitap ediyorsun’ derdi; işte o cümle beni bambaşka bir dünyaya taşırdı. Ortaokuldan başlayan bu yolculuktan kalan, hala kendime sakladığım bir sürü şiirim var.
Finans ve sosyoloji gibi farklı alanlarda edindiğiniz bilgiler ve deneyimler, edebi kimliğinizi nasıl şekillendirdi?
Finans sektöründe var olduğum dönemleri özel hayatımdan vazgeçtiğim zamanlar olarak değerlendirebilirim. Benim gibi duygusal bir insanın, kredi kuruluşlarında satış ve değerlendirme mercii olarak çalışması çok kolay değil. Ama şunu söylemeliyim: İnsanları tanımaya başlıyorsunuz çünkü mecbursunuz. Yazmaya başladığımda yıllar içerisinde kendimce anlamlandırdığım insan davranış ve beklentilerinin kâğıda dökülüverdiğine şahit oldum. Bu süreç boyunca aldığım eğitimlerin etkilerini yazdıklarımda net biçimde görüyorum.
Yazarken nasıl bir dünyaya açılıyor kapınız? Neler ilham verir size?
Doğrusunu söylemek gerekirse ben birçok farklı konuya ilgi duyabiliyorum bunu sizin için spesifik hale getiremesem de o an ruhum ne istiyorsa onu ararım. Dolayısıyla farklı kaynaklara, farklı türlerdeki eserlere, ilgimi çektiği sürece şans veririm. Bazen sadece kısacık bir cümle bile yeter. Yazmaya karar verdiğim konularda böyle çıkar karşıma. O kadar heyecanlanırım ki hikâyeyi adeta yaşar, kahramanlarımın başına gelenler için üzüntü duyarım. Çünkü gerçekten yazmaya karar vermişsem inanın hikâyeye âşık olmuşumdur.
Gelelim yeni kitabınıza. Kanlı Ay romanı fikri ilk ne zaman doğdu? Bu hikâyeyi yazmaya sizi iten şey neydi?
Yıllarca türlü kaynakları zihninizde biriktirseniz de, kendiniz için tonlarca hikâye yazsanız da insan doğası onaylanmaya ihtiyaç duyuyor. Ben yazdıklarımı okuyucularla buluşturma kararını verdiğimde bu onayı Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde aramıştım. Dönemin sonlarına yaklaşırken teorik bilgiler bitmiş, artık her ders yazmamız gereken hikâyelerdeki üslup ve içerik büyük önem taşımaya başlamıştı. O günkü dersin konusu olan fantastik kurgu konuşulurken ben sınıftan koptum. Adeta hikâye zihnimde canlandı; onu yaşamaya başlamıştım. Evet, bu hikâyeyi hala MSM’ye devam ederken yazmaya başladım. Sanırım 5 hafta sonra mezun olmuştum ama aldığım ilk eleştirileri söylesem eminim yazmaktan vazgeçerdiniz. Ben vazgeçemezdim, çünkü kurgumu çok sevdim.
Kitapta tarih, mitoloji ve kişisel dönüşüm unsurları bir araya geliyor. Bu üç temayı aynı potada eritme fikri nasıl oluştu?
Mitolojik öğeleri aslında kişisel dönüşüm sürecinin farkındalığı için kullandım. Düşünün; içimize bakmayı başarabildiğimiz zamanlar, öfkemizi, mutluluğumuzu anlayıp, kendimizi olduğumuz gibi kabullenme sürecimiz ne kadar spritüal bir süreç. Mitolojik öğelerle desteklendiğinde hikâyede merak duygusu canlı kalıyor. Hele de bildiğimiz tarihin akışı biraz değişmişse… Benim zihnim biraz derinlere daldı bu kez. İstenç insanı nereye sürüklemez ki…
Romanınız, Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümünden sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun kritik bir döneminde geçiyor. Bu dönemi seçmenizin özel bir nedeni var mı?
Hikâyemde kurgusal öğeler ağır basıyor. Biraz zaman kaymalarıyla gerçek tarihten belki birçoğumuzun duymadığı gerçeklerden de bahsediyorum. Yani kurgu ve gerçek iç içe geçmiş durumda. II. Selim’in kendisini kabul ettirme çabaları, Osmanlı’da ilk duraklama işaretlerinin başladığı dönem olduğu için seçtim. Kurgu da bunu gerektirdi zaten.
Romanda Kelt mitolojisinden esinlendiğinizi görüyoruz. Neden Kelt mitolojisi? Bu mitoloji sizin için ne ifade ediyor?
Daha önce söylediğim gibi ben birçok kaynaktan besleniyorum. Yazarken de sadece tek yönlü görmüyorum. Kanlı Ay ismini seçtiğimde Kelt mitolojisindeki anlamının ‘ilahi bir mesaj, kehanetler, doğanın değişen döngüsü, tanrıların uyarısı’ olmasını hedefime uygun buldum. Daha sonra kullandığım sembollerin içerisinde Türk mitolojisi esintileri de var aslında. Mesela kayın ağacı hem Kelt hem türkü mitolojisinde önemli bir öğe: Bilgeliğin, geleceği görmenin, öğrenmenin ağacı. Eski Türkler ise ek olarak ruhani güçleri barındırdığına inanırmış. Tümüyle kurgumla kaynaştıkları için sentezledim.
Kitabınızı “Her yaştan okurun anlayabileceği sadelikte” olarak tanımlıyorsunuz. Bu dengeyi sağlamak sizin için ne kadar önemliydi?
Çok önemliydi. Kendi çocuklarımdan da gözlemleyerek söylemeliyim ki; genç nesil okumaktan uzak, okuyanlarda dili biraz karmaşıklaşınca kitabın kapağını kapatıyorlar. Ben yazarken oğullarımın konu ve üslup olarak değerlendirmelerini çok önemsedim. Fantastik yönü ilgilerini çekti. İçine katılan bilgiler akıllarında kalıcı oldu. Aynı zamanda istedim ki; kitabımı eline alan her yaştan okuyucu, bir süre de olsa içinde kaybolsun. Bir noktada kendisini bulabilsin. O dönemi yaşasın ama kelimelerin anlamını çözmek zorunda kalmadan, doğrudan… Çünkü ben yazarken yaşadım, yaşadığımı da anlattım.
Sizce okurlar bu romanı okuduktan sonra nasıl bir duygusal veya zihinsel yolculuğa çıkacak?
Her bireyin kendi zorlukları, çıkmazları var. Mücadelenin içerisindeyken çıkış yolunu bazen bulamıyoruz; bulamadıkça da yalnızlaşıyoruz. Zorluklar yaşam devam ettikçe var olacak. Okurların karakterin yaşadıkları karşısında, değişime olan direnişini gördükçe bana göre kendileriyle de yüzleşme yaşayacaklar.
Kanlı Ay’dan sonra nasıl bir edebi rota çiziyorsunuz? Şu anda üzerinde çalıştığınız yeni bir proje var mı? Örneğin Kanlı Ay bir seri haline dönüşebilir mi?
Olmaz mı? Kanlı Ay’ın tamamlanmasından itibaren basım aşamasına gelmesi biraz uzun sürdü. Üçleme yapalım diyen yayın evleri oldu. Ama hikâye orada bitmeliydi; dokunulmadan, olması gerektiği gibi... İkinci romanım iki kitaptan oluşacak. İlkini bu bekleme süresinde bitirdim. Şimdi editörüm ile son halini alması için çalışıyoruz. Biter bitmez de ikincisine başlayacağım.
