Bazen dışarıdan bakıldığında öyle görünse de hiç kimsenin hayatı dümdüz, pürüzsüz bir yoldan ibaret değildir.
Hele bir de büyük hayalleri olanlar için… Kendini geliştirmek, standartlarını yükseltmek, yaşadığı hayatı bir adım daha ileri taşıma isteğinde olanların yolu inişlerle, çıkışlarla, dönemeçlerle doludur.
Bir gün “zirvedeyim” diyenler, ertesi gün kendini en dipte bulabilir. Tünelin karanlığında ümitsizliğe kapılanlara hiç umulmadık anda bir el uzanabilir. Düşülen yerden ayağa kalkmak, tekrar yükselmek her zaman mümkündür.
Her sıkıntılı gecenin bir sabahı, her soğuk kışın umut dolu bir baharı vardır. Yazın rehavetine kapılıp, kışı unutanların sonu soğuk vurduğunda çabuk yıkılmak olur. Kışın zorluğundan güçlenerek çıkamayanlar, baharın sunduğu fırsatları göremez. İşte tam da bu yüzden hayatın mevsimlerine hazırlıklı olmak gerekir.
Hayat da iş dünyası da tıpkı mevsimler gibi, döngülerden ibarettir. Fırsat ve zorluk iç içedir. Binlerce yıldır değişmeyen tek gerçek budur: Her fırsatı bir zorluk, her zorluğu bir fırsat takip eder.
İşte tam da bu noktada hayatın mevsimlerini anlayabilmek, onların ne zaman ne getireceğini bilmek oldukça önemlidir.
Kış: Zorlukların içinde güçlenmek
Her sonbaharın ardından kış gelir. Hem de her yıl… Bu yüzden “Hayatımda hiç problem olmasın” beklentisi, insanın kendini kandırmasından başka bir şey değildir.
Kış; hayal kırıklıklarıdır, krizlerdir, kayıplardır. Bazen çok sevdiğiniz işin elinizden alındığı, bazen sevgilinin uzaklaşıp gittiği, bazen de dostların düşmana dönüştüğü gündür. Bazen arkadan hançerlenip ihanetin tecrübe edildiği, bazen de tükenmişlik sendromunun hissedildiği andır.
Kış aylarında yapılacak tek şey vardır: Duygusal dayanıklılığı devreye sokmak. Daha bilge, daha güçlü, daha dirençli bir insan haline gelmek. Çünkü zor zamanlar, güçlü insanları ortaya çıkarır. Gerçek dostları gösterir. Kışı yönetebilen, ilkbaharın getirdiklerini görebilir ve ondan yararlanabilir.
İlkbahar: Umudu yeşertmek, fırsatları görmek
İlkbahar, aklına düşen bir iş fikriyle sabaha kadar heyecanla uyuyamadığın gecedir. Gelen bir telefonla terfi haberini aldığın sabahtır. Hedeflerin tuttuğu, emeğin karşılık bulduğu zamandır. Gelirlerin arttığı, yeni mentorlar edinilen dönemdir. Kış aylarında tohum ekenlerin filizleri gördükleri, kendini geliştirmeye adayanların yeni açılımları keşfettikleri mevsimdir. Her gün, yeni bir fırsattır, harekete geçilmelidir. Fırsatları ertelemeden değerlendirmek gerekir. Çünkü baharın da ömrü sınırlıdır.
Yaz: Var olanı büyütmek ve korumak
Kendini geliştiren, fırsatları değerlendiren kişi için yaz; elindekini büyütme ve koruma mevsimidir. Yaz; iyi olanı besleyip büyütüp, kötü olanı ayıklama vaktidir. Gece geç saatte ışığı sönmeyen odalarda çalışanların; sabah ilk ışıkla kalkıp bahçesini temizleyenlerin zaman dilimidir.
Sonbahar: Hesap ve olgunluk zamanı
Sonbahar, aynaya bakıp ‘Ne ektiysem onu biçtim’ denilen zamandır. İnsanın kendiyle yüzleştiği, şikâyet etmeden, kimseyi suçlamadan sonuçların sorumluluğunun alındığı vakittir. Olgunluk halidir.
Hiçbir mevsim sonsuza kadar sürmez. Ne kış sonsuza kadar sürer ne de bahar... Vivaldi’nin Dört Mevsim eserinde notalara döktüğü gibi… Hayat da mevsimler gibi akıp gider. Kışa, bahara, yaza ve sonbahara hazırlıklı olan; her durumu kendi avantajına çevirmeyi başarır.
Kaderi değiştirmenin yolu mevsimleri tanımaktan ve bunlara kendini hazırlamaktan geçer. Mevsimlere ne kadar hazırlıklı olursanız, o kadar fırsatları görür ve böylelikle gelişip kendinizi gerçekleştirir, hayallerinizi de gerçeğe dönüştürürsünüz.