Murat Ülker, bu kez bir gazeteci edasıyla, soruları soran tarafta yer alıyor ki kendi ifadesi ile bu oldukça da konforlu. Aslına bakarsanız, sadece soran tarafta da değil. Çünkü daha önce ona yöneltilen -ki bazısı da oldukça sert olan- suallerin yanı sıra kendi kendine yönelttiği sorulara verdiği yanıtlar da kitabın son röportajı olarak verilmiş.
İş insanlarının özel ve sosyal hayatlarını, aile bağlarını, yaşam tarzlarını ve iş yapma biçimlerini mercek altına alan ve The Kitap Yayınları etiketiyle okurla buluşan bu koleksiyonluk kitap ile ilgili söyleşimizi Murat Ülker’in yoğunluğu nedeniyle yüz yüze yapamadık. Fakat, sorularımızı yazılı olarak da olsa samimiyetle yanıtladı. İmzalı özel baskı olarak yayımlanan ‘Murat Ülker’den Röportajlar’ı ve fazlasını Hafta okurları için konuştuk daha doğrusu yazıştık diyelim…
Kabul etmeyenler oldu
Yazılarınızdan derleme olsa da daha önce adınıza basılmış kitaplarınız var. Fakat bu seferki farklı. Bir gazeteci gibi ülkenin en önemli iş insanlarıyla söyleşileriniz var. Bu fikrin çıkış noktası neydi?
Ben hiç kitap yazmadım. Haftalık olarak yayınladığım yazıları kitap formatında Sabri Ülker Vakfı Yayınları bir araya getiriyor ve yayımlıyorlar. Bir Atlantik geçişi hikayesi olan Aldonlar ise aslında G-Force teknemizin dilinden yazılmış. Benim yazığım pek söylenemez yani.
Bu kitaba gelince… Yıldız Holding altında çeşitli kategorilerde işlerimiz var. İktisadi hayatın dalgalanmalarında piyasaların ihtiyacı olan aksiyon ve karşılaştığınız reaksiyonlar farklı oluyor. İşlerimizin başındaki arkadaşlardan bu konudaki fikirlerini rica ettim, sağolsunlar hepsi de özene bezene cevaplar verdiler. Bunların yeni yatırımcılara, sanayicilere, tüccar ve sanayiciye faydalı olacağını düşündüm. Daha sonra aynı şekilde kendi sektörünün duayenleri ile de buna devam ettik. Sanırsam fikrin çıkış noktası buydu.
Siz de önemli bir iş insanı olarak -tıpkı şuan olduğu gibi- pek çok soruyla muhatap oldunuz. Bu kitapla soru soran taraftasınız. Peki, soruları hep siz mi sordunuz? Yani hepsi sadece kendi merak ettikleriniz mi?
Evet, röportaj yapmak, soru soran taraf olmak çok konforluymuş ama soruları hazırlarken ekipten yardım aldım. Bunun yanında, bu soruların muhataplarının söylemek istediklerine de uygun sorular eklemeyi ihmal etmedim.
Hazırlık sürecinizi de merak ediyorum doğrusu. Mesela sorular üzerinde ne kadar çalıştınız?
Her röportaj üzerinde hazırlık, görüşme sonrasında derleme ve editleme için 3 tam günden daha az çalışmadım.
Peki, kitapta yer alan isimleri neye göre belirlediniz?
Arkadaşlarımdan, daha önce bu detayda röportaj vermemiş olan isimleri yani ‘merakını mucip’ olanları seçmeye çalıştım. Ama tabii kabul etmeyenler de oldu, onu da belirteyim.
Muhakkak ki kitabınızdaki söyleşilerin hepsi çok değerli ama sizi en çok etkileyen ya da ters köşe yapan isim kimdi?
Ayırt etmem mümkün değil. Hepsi gerçekten farklı ve önemliydi benim için.
Bu kitap okuru nasıl besleyecek sizce?
Umarım iş hayatında istifade ederler.
Peki, Murat Ülker olarak sizi nasıl besledi?
Arkadaşlarımla tekrar görüşmüş oldum. Benim de merak ettiğim şeylerin cevabını duymuş oldum. Bazı önyargılarımı da teyit etmiş oldum.
Yine aynı tuzağa düştüm
Kitabın sonunda bir de kendinizle söyleşiniz var. Takipçilerinizden gelen sorulara ekleme yaparak yanıtlamışsınız soruları. Neden gerek duydunuz buna?
Kitabın sonundaki kendi söyleşim aslında üç kısımdan oluşuyor. Biri takipçilerden gelen sorular, ikincisi kendi kendime sorduğum sorular, üçüncüsü de kendime daha önce sorduğum ama cevaplamadığım sorular. Yani bunlar sosyal medyada yok.
Neden derseniz? Aslında gerek yoktu buna ama insanlar beğenerek, güvenerek yediği mamulleri kimin ya da kimlerin yaptığını merak ediyorlar ve öğrenmek hakları, diye düşündüm.
Yanıtladınız ama aynı soruları farklı biçimde de olsa tekrar tekrar soracaklarını biliyorsunuzdur sanırım. Sürekli belli etiketlere maruz kalmak, kendinizi anlatmaya çalışmak zor değil mi?
Evet, gene aynı tuzağa düştüm, pireyi deve yaptım. Ne söylemek istediğimi anlamak istemediler hatta ‘niye bunları söylüyorsun’ diyen arkadaşlarım haklı çıktılar. Fakat neticede birinin bunları söylemesi lazım diye düşünüyorum.
Liderlik üzerine çok soru var kitapta. Daha önceki kitaplarınızda da bu konuya değindiniz. Ufuk açmak adına da soruyorum, neden bu konu bu kadar önemli sizin için?
Evet herkesin liderlik tipi yani yoğurt yiyişi farklı. İş yapmak başka, liderlik başka. İnsanlar çok çeşitli karakterde ve iştigal sahasında da olsa liderlerin hem ortak hem de kendilerine has tarzları var. Bunları vurgulamak istedim.
Ben Murat Ülker’in gözünden Murat Ülker’in nasıl bir lider olduğunu sormak isterim bir de. Liderlik tarzınız nedir?
Bence buna kitabı okuyunlar karar versin.
Ben dijital bir göçmenim
Yaptıklarınızı ‘müthiş bir başarı’ olarak nitelendiren ve motivasyon kaynağınızın ne olduğuna dair bir soruya verdiğiniz yanıt dikkatimi çekti. “Hakikaten kabiliyetli, becerikli ve çok çalışkan olsaydım, çok başka şeyler başarır, tatmin olurdum” diyorsunuz. Nedir o çok başka şeyler?
Bilseydim denerdim. Zaten hayatta vaktiniz bir iş yapmaya yetiyor. Benim de babamdan kalanı yapmak kolayıma geldi, devam ettim. İyi ki bisküvici, çikolatacı olmuşum. ‘Mutluetmutluol.’
Twitter hesabınızı kapattınız ama sosyal medyanın farklı kanalında takipçi sayınız giderek artıyor. Üstelik aktif iletişim halindesiniz de… Nasıl bir sosyal medya kullanıcısı olarak tanımlarsınız kendinizi?
Ben dijital göçmenim. Yani her şeyi sonradan görüp, kendini adapte etmeye çalışan. Bu süreçte bazı acemilikler, çaylaklıklar yaptığımız da oluyor tabii.
Bundan sonrası için en azından ‘yazar’ olan Murat Ülker ne yazmayı planlıyor? Ya da planlıyor mu?
Zaten her hafta yazıyorum, makalelerin 7. cildi çıkıyor. Yazdığım makale sayısı daha fazla ama 6 kitaba alınan makale sayısı şu anda 167. Özel bir konuda kitap yazacak bilgi ve yetkinliğim olduğuna inanmıyorum. Ama MOVERS, OFCOURSE, GOAL21, IMPACT*D gibi yazılarımda belirttiğim bazı çalışma ilkelerim var. Belki onları bir kitapta biraraya getiren birileri çıkar.
Bu soruyu sizden kopya çekerek soruyorum. En iyi performansınızı gösterebilmek için nasıl enerji topluyor ve enerjinizi nasıl koruyorsunuz?
Enerjimi koruyamıyorum. Her akşam yoruluyorum. Gördüğüm rüyaları bile hatırlamıyorum. Ama çok şükür, sabah dinlenmiş kalkıyorum. En iyi performansıma ulaşabildiğimi sanmıyorum. İş yaparken %50 dalga geçiyorum. Bu da iş yapmayı zevkli kılıyor.
